22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

"Mazhar-ı Cân-ı Cânân" hazretleri olup, evliyânın büyüklerindendir.<br />

Seyyid Nûr Muhammed Bedâyûnî hazretleri, dînin emirlerine tam uyardı. Şüpheli şeylerden<br />

ve haramlardan sakınma husûsunda gayreti son dereceye ulaşmıştı. Yiyeceği ekmeğin ununu<br />

helâlden tedârik eder, hamurunu kendi yoğurup, pişirir ve açlık ağır bastıkca azar azar yerdi.<br />

İstiğrâk ve cezbe hâlleri yâni tasavvufda ilâhî aşk ile kendinden geçme hâli pek ziyâde idi.<br />

On beş sene bu hâl üzere yaşadı ve tasavvufî hâllere gark oldu. Ömrünün son zamanlarında<br />

bu hâlden ayıklık hâline dönmüştür. Sünnet-i seniyyeye uymakta, edeb ve âdetlerde de<br />

Peygamber efendimize tâbi olmakta büyük bir dikkat gösterirdi. Peygamber efendimizin<br />

hayâtını ve yüksek ahlâkını anlatan kitapları devamlı yanında bulundurur, bunları okuyup,<br />

hâllerinde ve işlerinde Resûlullah efendimize uymaya çalışırdı.<br />

Bir defâsında helâya girerken, yanlışlıkla önce sağ ayağını içeri atmıştı. Bunun üzerine<br />

tasavvufdaki hâlleri bağlandı. Üç gün Allahü teâlâya yalvarıp, tazarrû ve niyâzda<br />

bulunduktan sonra hâlleri tekrar açıldı. Dünyâya düşkün olanlar ile görüşmekten tamâmen<br />

sakınırdı. Yiyeceklerinin helâl olması husûsunda çok dikkatli davranırdı. Dâimâ murâkabede<br />

bulunurdu. Böylece, Allahü teâlâdan başka her şeyi unutup, Allahü teâlâya yönelerek o kadar<br />

çok ibâdet ve tâat yaptığından beli bükülmüştü. Buyurmuştur ki: "Otuz seneden beri<br />

kalbimden insanın tabiî gıdâsı olan şeyleri yemek geçmedi. Ne zaman yiyeceğe ihtiyaç<br />

duysam yanımda bulduğumu yerdim." Günde yalnız bir defâ yemek yerdi. Kazançları ve<br />

yemekleri şüpheli olanların ikramlârına el uzatmazdı.<br />

Bir gün birisi yiyecek bir şey hediye getirmişti. Kendisine takdim edilince, nâzik bir tavırla;<br />

"Bu yiyecekte bir zulmet gözüküyor, bir araştırınız!" buyurdu. Bu yiyecek helâldendir diye<br />

arzettiler. Fakat araştırınca, bu yiyeceğin gösteriş niyetiyle hazırlandığını anladılar. Dünyâya<br />

düşkün olan bir kimse, kendisinden emânet bir kitap istediğinde verirdi. Kitap geri getirilince<br />

o kitabı bir yere kor üç gün bekletirdi. Verdiği kimseden kitap üzerine sirâyet eden zulmet,<br />

sohbeti bereketiyle dağıldıktan sonra alıp okurdu.<br />

Evliyânın büyüklerinden ve Seyyid Nûr MuhammedBedâyûnî hazretlerinin en başta gelen<br />

talebesi olan Mazhar-ı Cân-ı Cânân hazretleri ondan bahsederken, gözleri yaşla dolar ve<br />

talebelerine şöyle derdi; "Sizler Seyyid Nûr Muhammed Bedâyûnî hazretlerine<br />

yetişemediniz, onu görmediniz. Eğer görmüş olsaydınız, îmânınız tâzelenir ve Allahü teâlâ ne<br />

büyük kudret sâhibidir ki, böyle mübrek bir zât yaratmış derdiniz. Onun keşfi son derece<br />

kuvvetli idi. Başkalarının baş gözüyle göremediklerini o, kalb gözüyle görür ve anlardı.<br />

Hayâtı baştan sona fazilet ve kerâmetler ile doludur."<br />

Bir defâsında bir talebesi huzûruna giderken, yolda gözü yabancı bir kadına takılıp ona<br />

bakmıştı. Hocası Seyyid Nûr Muhammed Bedâyûnî'nin huzûruna girince, sende zinâ zulmeti<br />

görüyoruz buyurarak yabancı kadına bakması sebebiyle günaha girdiğine işâret etmiştir.<br />

Bir defâsında râfizî olup, Peygamber efendimizin arkadaşlarından bâzılarına düşmanlık<br />

besliyen iki kişi, Seyyid Nûr Muhammed Bedâyûnî hazretlerinin huzûruna gelmişlerdi. Râfizî<br />

olduklarını saklayıp, kendisine tâbi olmak istediklerini söylemişlerdi. Onların sapık îtikâdda<br />

olduklarını anlayıp; "Önce bozuk îtikâdınızdan vazgeçin sonra tâbi olma arzusunda bulunun"<br />

buyurdu. Bu iki râfizîden biri huzûrunda tövbe edip, sapık îtikâdından vazgeçti ve saâdete<br />

erdi. Diğeri ise sapıklığında ısrar edip, saâdetten mahrûm kaldı.<br />

Seyyid Nûr Muhammed Bedâyûnî hazretlerinin evinin yakınında oturan bir kişi, bir dükkân<br />

açıp, afyon, esrâr satmaya başladı. Bunun üzerine Seyyid Nûr Muhammed Bedâyûnî<br />

hazretleri; "Afyonunun zulmeti bizim bâtın nisbetimizi kederlendirdi" dedi. Bunu işiten<br />

talebeleri afyon satan adamın dükkânını yıkıp harâb ettiler. Seyyid Nûr Muhammed<br />

Bedâyûnî hazretleri, bu işi duyunca üzülüp; "Onun dükkânını harâb etmeniz bizi daha çok<br />

kederlendirdi. Çünkü onun afyon, esrâr satmasına mâni olma işi, devletin hâkiminin<br />

vazifesidir. Siz başkasının işine müdâhale ettiniz. Böylece dînin emrine muhâlif iş yapıldı.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!