22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Hakk'ın ihsânı ile kazanlar kaynamaktadır.<br />

1) Siyer-ül-Evliyâ; s.100, 151, 551<br />

2) Ahbâr-ül-Ahyâr; s.60<br />

3) Fevâid-ül-Fuât; s.28, 75, 149<br />

4) Nizâm-ı Ta'lim; c.2, s.94, 150<br />

5) Cevâmi-ül-Kelîm; s.296<br />

6) Saviours of İslamic Spirit; c.2, s.145<br />

7) The Big Five of India in Sufism; s.138<br />

8) Tam İlmihâl Seâdet-iEbediyye; (49. Baskı) s.1130<br />

9) Nefehât-ül-Üns; s.583<br />

10) Hadrat-i Mahbûb-iİlâhî (Hüseyin Dehlevî)<br />

11) İslâm Âlimleri<strong>Ansiklopedisi</strong>; c.10, s.348<br />

NİZÂMEDDÎN HÂMÛŞ;<br />

Buhârâ'da yetişen büyük velîlerden. Hâce Alâüddîn-i Attâr hazretlerinin talebesi veSa'düddîn<br />

Kaşgârî'nin hocasıdır. İsmi, Mevlânâ Nizâmeddîn Hâmûş'tur. Doğum ve vefât târihleri<br />

bulunamamıştır. Sekizinci asrın ortalarında doğup, dokuzuncu asrın ortalarında, doksan<br />

yaşlarında vefât ettiği bilinmektedir.<br />

İlk zamanlarda lüzûmu kadar zâhirî ilimleri tahsîl etti. Sonra, tasavvuf yolunda ilerlemeye<br />

çalıştı, riyâzet ve mücâhede ile nefsini terbiye etmek için çok gayret etti. Nefsin istediği,<br />

beğendiği şeyleri yapmaz, dâimâ ona zor gelen şeyleri yapardı. Bu yoldaki gayretlerinin<br />

neticesinde, kendisinde keşf ve kerâmet hâlleri görülmeye başladı.<br />

Şâh-ı Nakşibend Behâüddîn-i Buhârî hazretlerinin en yüksek talebesi ve halîfesi olan Hâce<br />

Alâüddîn-i Attâr, Buhârâ'ya gelmişti. Bunu haber alan Nizâmeddîn-i Hâmûş, onun<br />

sohbetlerinde bulunmak üzere huzûruna giderken, Mevlânâ Saîd ile karşılaştı. Mevlânâ buna;<br />

"Sizi gâyet temiz görüyorum. Çeşitli merhalelerden geçip yükseleceğiniz zaman hâlâ gelmedi<br />

mi?" dedi. Bu söz ona çok tesir etti. Alâüddîn-i Attâr'ın sohbetlerinde bulunmak arzusu arttı.<br />

Oraya vardığında, Hâce Alâüddîn onu görür görmez; "Sizi gâyet temiz görüyorum. Çeşitli<br />

merhalelerden geçip yükseleceğiniz zaman hâlâ gelmedi mi?" dedi. Bu söz, yolda kendisine<br />

Mevlânâ Saîd'in söylediği sözün aynısıydı.<br />

Zâten büyük bir arzu ve istekle gelen Nizâmeddîn, onu görür görmez bu kerâmeti ile de<br />

karşılaşınca, sevgi ve muhabbet ateşi içine düştü. O büyük zâtın sohbetlerinde bulunmakla<br />

duyduğu lezzeti, başka şeylerde bulamıyordu. Her şeyden yüz çevirip, sâdece o büyük zâtın<br />

sohbetlerinde bulunmaya, bu şerefli ve kıymetli sohbetlerden istifâde etmeye gayret etti. Bu<br />

teslîmiyetinin meyvelerini kısa zamanda toplayıp, Hâce hazretlerinin en yüksek<br />

talebelerinden oldu.Zamânın en büyük âlim ve velîlerinden biri olarak yetişti.<br />

Birçok fazîlet ve üstünlüklerin kendisinde toplandığı, kerâmetler ve hârikalar sâhibi çok<br />

yüksek bir zât idi. Namaz kılmak üzere bir mescide varsa, o anda da mescidin kapısı kilitli<br />

olsa, içeri girmek niyetiyle elini uzatınca, Allahü teâlânın izni ile kapı açılır ve rahatlıkla içeri<br />

girerdi. Sohbetinde bulunanlara, hocasından aldığı yüksek ilimleri anlatıp, çok faydalı olurdu.<br />

İnsanlar ondan çok istifâde ettiler.<br />

Sohbetlerine devâm edenlerden birisi şöyle anlatır: "Bir gün Nizâmeddîn Hâmûş'un<br />

huzûrunda bulunuyorduk. Bir ara kalbime bâzı uygunsuz düşünceler geldi.Keşif yoluyla bu<br />

hâlimi anlıyarak, bana döndü ve buyurdu ki: "Kalbini bu türlü düşüncelerden uzak tut. Hak<br />

ehli, Allahü teâlânın izni ile herkesin gönlünden geçeni bilebilirler. Allahü teâlâ ise herkesten<br />

iyi bilir. Vallahi kırk yıldır ihtilâm olmadım. Sebebi şu idi ki, bir gün rûhâniyet âleminden bir

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!