22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

merâsimden sonra bir karar alarak, bunu emir olarak Nizâmeddîn Evliyâ'ya gönderdi. Bu<br />

emire göre; Nizâmeddîn Evliyâ'nın da, diğer bütün saray erkânı ve devlet görevlileri gibi, her<br />

ayın ilk günü, "Selâm" için sultânın dîvânında bulunması isteniyordu. Bu emir, Nizâmeddîn<br />

Evliyâ'ya; Şeyh İmâmüddîn Tûsî, Şeyh Vahideddîn Kondûzî, Mevlânâ Burhâneddîn ve başka<br />

âlimlerden kurulu bir heyetle gönderildi. Onlar, Nizâmeddîn Evliyâ'nın huzûrunda, sultânın<br />

isteklerine râzı olarak bu ihtilâfa son vermesini, bunun yapılmamasının, hem halk, hem de<br />

saltanat için tehlikeli neticelere sebebiyet vereceğini, yalvararak istirhâm ettiklerinde,<br />

Nizâmeddîn Evliyâ; "Bakalım, Allahü teâlânın bu iş için izni ne olacak." diye cevap verdi ve<br />

onların yanından ayrılmalarını istedi. Heyet sultânın yanına dönünce, ona; "Nizâmeddîn<br />

Evliyâ istenen târihte huzûrda olacak." dediler. Fakat birkaç gün sonra Nizâmeddîn Evliyâ<br />

talebelerinin yanında; "Önce gelen büyüklerimizin âdetlerine aykırı düşen hiçbir şey<br />

yapmıyacağım. Selâm alayına katılmayacağım." dedi. Bu durum gerginliği artırdı ve<br />

talebeleri de dehşete düşürdü. Kısa görüşlü sultan, büyüklerin maneviyât gücünün ve onların<br />

duâsının red olunmayacağının farkında değildi. Hâlbuki Nizâmeddîn Evliyâ, hakîkatin<br />

yanında olduğundan emindi.Hakîkat, ama bugün, ama daha sonra dünyânın geçici<br />

üstünlüklerine karşı şerefli bir şekilde gâlib gelecekti. Bu sebebten o, inanç ve sadâkatiyle<br />

tam bir sükûnet ve huzur içerisindeydi. Ayın yirmi dokuzuncu gecesi, mağrur<br />

SultanKutbeddîn, sarayında uyurken en güvenilir adamlarından olanHüsrev Hân tarafından<br />

başı kesilerek öldürüldü. Fârisi beyt tercemesi:<br />

Zavallı korkak kedi niçin yerinde oturmuyorsun.<br />

Gücünü aslana karşı deneyip cezâya lâyık oluyorsun.<br />

Kutbeddîn Hilcî'nin yerine geçen Hüsrev Hânın ömrü çok kısa oldu. Hazînede bulunan<br />

paraları ulemâ ve dervişlere dağıttı. Nizâmeddîn Evliyâ'ya da beş yüz bin gümüş para<br />

gönderdi. Her zaman olduğu gibi, o büyük zât, bütün bu parayı fakirlere dağıttı. Mültan vâlisi<br />

Gıyâseddîn Tuğlak, sultanın öldürülmesinden sonra hemen ordusuylaDehli'ye gelerek,<br />

Hüsrev Hânı öldürüp sultan oldu. Gıyâseddîn Tuğlak, hazîneye bakıp hiçbir şey olmadığını<br />

görünce, daha önceki sultanın dağıttığı bütün paraları geri istedi. Herkes paraları sultâna<br />

gönderdi.Sâdece Nizâmeddîn Evliyâ, kendisine gönderilen paraları, yeni sultâna vermedi ve<br />

buyurdu ki: "O paralar, Allahü teâlânın malıydı. Allahü teâlâ yolunda gitti." Bu cevap<br />

sultânın hoşuna gitmedi ve geri alma yollarını araştırdı.<br />

Nizâmeddîn Evliyâ'nın büyüklüğünü kıskanan, Sultân Kutbeddîn'in acı sonundan mesûl olan<br />

saray erkânı, bir kere daha Sultan Gıyâseddîn Tuğlak'ı o büyüğe karşı kışkırtarak, eski<br />

yaptıklarını denediler. Ona olmayacak şeyleri söylediler. Sultâna bağlı âlimler ile<br />

Nizâmeddîn Evliyâ arasında münâzara olması kararlaştırıldı. Yapılan münâzarada<br />

Nizâmeddîn Evliyâ'nın naklettiği hadîs-i şerîfleri diğer âlimler kabûl etmedi. Bir kırgınlık<br />

oldu. Dergâhına geri dönen Nizâmeddîn Evliyâ, üzgün bir şekilde talebelerine şöyle dedi:<br />

"Dehli âlimlerinin ve saray adamlarının, içi, bize karşı kıskançlık ve düşmanlıkla kaynıyor.<br />

Münâzarada bana karşı açıkca saldırmalarından bu anlaşılıyor. Ayrıca onlar, yüce<br />

Peygamberimizin hadîs-i şerîflerini dinlemeyi de reddettiler. Bunun gibi îtirâzı gayri kâbil<br />

olan şeylerle münâkaşa etmeye, ancak Peygamber efendimizin hadîsine inanmıyanlar cesâret<br />

edebilirler. Sultânın yanında bunlar, hadîslerin en sahîhini bile kabûl etmeyi reddederek<br />

mağrûr bir edâ ile konuştular. Resûl-i ekremin sahîh hadîslerini kabûl etmeyen bir âlimi ne<br />

görmüş, ne de duymuştum. İçinde, böyle mağrûrâne ve yanlış yollara sürükleyen<br />

münâzaraların yapıldığı şehir, nasıl parlak vaziyette kalabilir? Onun tuğlaları bir gün yıkılıp<br />

birbirine çarparsa şaşmamak gerekir. Sultan ve ona bağlı âlimler, hakkı söylemeyen kâdılar,<br />

bu şekilde Peygamber efendimizin hadîsine göre hareket etmeyecekleri işitildikten sonra,<br />

alelâde halk, Allah ve Peygambere olan îmânlarını nasıl sağlam bir şekilde muhâfaza<br />

edebilir? Bu şekildeki âlim ve dînî liderlerindeki inanç noksanlığı sebebiyle, Allahü teâlânın<br />

cezâsının; kıtlık, salgın hastalık ve sürgün şeklinde bu şehre gelmesinden korkarım." Bir süre<br />

sonra, Dehli'de büyük bir kıtlık oldu. Arkasından, salgın hastalık yayıldı. Halk çok zorluk

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!