22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Babası anlattı: "Oğlum yedi yaşına basmıştı. Ramazân-ı şerîfin yirmi yedinci gecesi<br />

yatağında uyuyordu. Biz bu geceyi ihyâ etmek için Kur'ân-ı kerîm okuyorduk. Oğlum gece<br />

yarısına doğru uyandı ve; "Babacığım! Evimizi dolduran bu nûr nedir?" diye sordu. Biz<br />

hiçbir şey göremiyorduk. O zaman anladım ki, bu gece Kadir gecesidir, oğlum ileride Allahü<br />

teâlânın sevdiği kullarından olacaktır."<br />

Muhyiddîn Ebû Zekeriyyâ Yahyâ'yı, babası küçük yaşta Kur'ân-ı kerîm öğrenmesi için<br />

mektebe gönderdi. Kısa zamanda Kur'ân-ı kerîmi ezberledi.<br />

Büyük âlimlerden Muhammed Zerkeşî anlatır: "Nevevî'ye Kur'ân-ı kerîm öğreten zâta gittim.<br />

Ona tavsiyelerde bulundum ve; "Bu çocuğun ileride zamânın en büyük âlimi ve dünyâya hiç<br />

gönül bağlamayan bir zâhid olacağını, bunun sebebiyle pekçok kimselerin hidâyete, doğru<br />

yola kavuşacağını ümid ediyorum." dedim. Bunun üzerine hocası bana; "Nereden biliyorsun,<br />

sen müneccim misin?" diye sordu. Ben de; "Hayır. Ancak Allahü teâlâ beni böyle<br />

konuşturuyor. Konuşana değil, konuşturana ve söylenilene bak." dedim. Bunu babasına da<br />

söyledim ki, iyi yetiştirsin."<br />

Tasavvuf yolundaki hocası Yâsîn bin Yûsuf anlatır: "Yahyâ bin Şeref'i, on yaşında iken<br />

Nevâ'da gördüm. Çocuklar onu, kendileriyle berâber oyun oynamaya zorluyordu. O ise<br />

çocuklardan kaçıyor ve ağlıyordu. Bu hâlde Kur'ân-ı kerîm okumaya devâm ediyordu. Onun<br />

bu hâlini görünce, kalbime sevgisi düştü, onu çok sevdim. Babasının bir dükkanı vardı.<br />

Nevevî de dükkanda dururdu. Alış-veriş onu Kur'ân-ı kerîm okumaktan hiçbir zaman<br />

alıkoymazdı."<br />

Nevevî on dokuz yaşına gelince, babası onu Şam'daki Revâhiyye Medresesine tahsîle<br />

gönderdi. Önce tıp dersleri gördü, sonra tamâmiyle din dersleri üzerinde çalıştı. Şâfiî<br />

mezhebinin temel kitaplarından olan El-Tenbîh'i ve Mühezzeb'in dörtte birini dört buçuk<br />

ayda ezberledi. Kemâleddîn Sellâr Erbilî, İzzeddîn Ömer Erbilî, Kemâleddîn İshâk bin<br />

Ahmed hazretlerinin derslerine devâm etti. Onlardan fıkıh ilmini öğrendi. İzzeddîn Ömer<br />

Erbilî'ye çok hizmet etti. Onun abdest ibriğinin suyunu doldururdu. Her gün hocalarından on<br />

iki ayrı ilim okurdu.<br />

Usûl, nahiv, lügat ve benzeri ilimlerin inceliklerine vâkıf oldu. Hadîs ilmini; Hâfız Zeyn<br />

Hâlid Nablûsî, Radî bin Bürkân, İbn-i Abdüddâim, Ebû Muhammed İsmâil bin Ebî Yusr ve<br />

birçok âlimden öğrendi. Kısa zamanda ilimde devrinin en büyük âlimlerinden oldu. Kısa<br />

süren ömründe, insanlığın saâdeti için pekçok kitap yazdı. Şâfiî mezhebini kayda geçirdi.<br />

Kendisinden; Şeyh el-Mizzî, Ebü'l-Hasan Attâr ve pekçok âlim ilim tahsîl ettiler.<br />

İmâm-ı Nevevî hazretleri, geçinmede kanâat üzere olup, nefsî ve dünyevî arzu ve isteklerden<br />

vaz geçmişti. Allahü teâlâdan çok korkardı. Doğru konuşur, yerinde söyler, geceleri ibâdet ve<br />

tâat ile geçirirdi. İlim tahsîlinde gayretli olup, sâlih ameller yapmakta sabrı çoktu. Şam<br />

halkının yediği şeylerden yemez, memleketinden, anne babasının yanından getirdiği, tam<br />

helâl olduğunu bildiği şeyleri yemekle kanâat ederdi. Yirmi dört saatte bir defâ, yatsıdan<br />

sonra yemek yerdi. Yine günde bir defâ, sahur vaktinde su içerdi. O diyârın âdeti olan kar<br />

suyu içme âdetini yapmazdı. Bekârdı. Hiç evlenmedi. Geceleri uyumaz, ibâdet eder ve kitap<br />

yazardı. Devlet reislerine, vâlilere ve diğerlerine emr-i mârûf ve nehy-i münker ederdi.<br />

Allahü teâlânın emirlerini bildirir, yasaklarından sakınmak lâzım olduğunu anlatırdı. Bu işte<br />

hiç müdâhene etmez, gevşeklik göstermezdi. İki kere hacca gitti. 1266 senesinde, Dâr-i<br />

Hadîs-i Eşrefiyye'de ders verdi. Vefâtına kadar bu vazîfesinin karşılığında oradan hiç para<br />

almadı. Mübârek sakalında birkaç tâne beyaz kıl vardı. Üzerinde sekîne ve vakar hâli herkes<br />

tarafından görünürdü.<br />

Aynı zamanda evliyâ-i kirâmın büyüklerindendir. Çok kerâmetleri görülmüştür.<br />

Bâzı keşf sâhipleri, İmâm-ı Nevevî için; "Kutb olmayınca, ölmedi." demişlerdir. Gâibden ses<br />

işitmek, kilitli kapıyı açmak ve benzeri çok kerâmetleri görülmüştür. Bir defâsında duvar

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!