22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

yanına gittiler. Şeyh Abdullah Efendiye; "Bunlar kimlerdir?" diye sordum. O; "Bunlar<br />

Sun'ullah Efendinin talebelerindendirler." cevâbını verdi. Ben ona; "Sun'ullah Efendi vefât<br />

edeli yüz seneye yakın oldu." deyince, Abdullah Efendi; "Bunlar cinnî tâifesindendir.<br />

Tecdîd-i bîat (bîatlarını yenilemek) için geldiler. HâlenSun'ullah Efendinin türbesinin<br />

penceresi önünde otururlar. Pekçok defâ bunları görenleri gördük." dedi.<br />

Muhammed Nasûhî Efendi 1718 senesi Şâbân ayının son haftası, vâzında; "Bize bir sefer<br />

gerekti. Bu makamda son vâzımdır." buyurarak cemâate vedâ etti. Dergâhlarında da aynı<br />

şekilde vedâ etti. Onun bu sözlerini talebeleri herhalde Kastamonu'ya gidip oradaki büyükleri<br />

ziyâret edecek diye mânâlandırdılar. O hafta Cumâdan sonra hastalandı. Ramazan ayının ilk<br />

günlerindeydi. Bir gece oturduğu evden dışarıya çıkan Nasûhî Efendi, dergâhın bahçesinde<br />

dolaşıyordu. Onun bahçede dolaştığını gören hanımı, bahçeye çıkarak yanına yaklaştı ve;<br />

"Muhterem efendim! Bu gece vakti bu bahçede niçin gezinip durursunuz?" diye sordu. O da;<br />

"Allahü teâlâ bilir ama, bu bayramı burada geçireceğiz. Şimdiden kendime yer hazırlıyorum."<br />

buyurdu.Hanımı bu haberi işitince üzüldü ve; "Niçin böyle söyleyip yüreğimizi yakıyorsun."<br />

dedi. Nasûhî hazretleri; "Takdîr-i İlâhî böyledir." cevâbını verdi. Aradan günler geçti.<br />

Ramazân-ı şerîf ayının ortasına geldiğinde, sevenlerini etrâfına toplayıp, yerine oğlu<br />

Alâeddîn Efendiyi halîfe tâyin etti ve vasiyetini bildirdi.<br />

Muhammed Nasûhî hazretlerinin talebelerinden Şâmî Ahmed Efendi, vefât edeceği gün<br />

hocasını ziyâret etti. Mahammed Nasûhî Efendinin hastalığı iyice artmıştı. Şâmî Ahmed<br />

Efendi ona; "Efendim biraz az oruç tutup ilaç kullanırsanız rahatsızlığınız iyileşebilir."<br />

deyince, Nasûhî Efendi; "Oğlum! Cenâb-ı Hakk'ın inâyetiyle otuz senedir farzları değil<br />

nâfileleri dahi noksan yapmadım. İnşâallah bu gece dergâh-ı izzete, oruçlu giderim."<br />

buyurdu.<br />

Mahammed Nasûhî hazretleri vefât ettikleri gün ikindi namazından sonra hizmetinde olan<br />

dervişlere; "Bu gece Cüneyd-i Bağdâdî, Abdülkâdir-i Geylânî, MollaHünkâr Celâleddin,<br />

Mârûf-i Kerhî, Seyyid Yahyâ Şirvânî, SultanŞâbân-ı Velî ve hocamAli Atvel hazretleri teşrif<br />

buyuracaklardır. Onlara hizmette kusur etmeyin."İftar vaktinde Derviş İbrâhim, Nasûhî<br />

hazretlerinin yanından odanın kapısına varıp iki lokma ekmek yedi. Üçüncü lokmayı yerken<br />

Nasûhî hazretleri bir defâ; "Hû." diye seslendi. Derviş İbrâhim ekmeği bırakıp içeri girerken<br />

tekrar; "Hû." diyeAllahü teâlânın ismini zikr edip rûhunu teslim etti.<br />

Ramazân-ı şerîf ayının on sekizinci Pazartesi günü iftâr vaktinde vefât etti. Ertesi gün<br />

Üsküdar'da Doğancılar Parkının karşısındaki çıkmaz sokağın içindeki dergâhının bitişiğinde<br />

defnedildi. Muhammed Nasûhî Efendinin kabrinin üzerine daha sonra türbe inşâ edildi.<br />

Taştan yapılmış türbenin önünde mescidin minâresi vardır. Eskiden türbeden mescide bir<br />

kapı açılırdı. Türbenin içinde tahta sandukalı on kabir vardır. Ortadaki demir şebekeli<br />

sanduka Şeyh Nasûhî Efendinindir. Diğerleri ise Muhammed Nasûhî Efendinin oğulları ile<br />

torunlarının ve türbede postnişinlik yapanlarındır. Bâzılarının üstünde isimlerini ve vefât<br />

yıllarını gösteren levhalar vardır. Türbenin sağ tarafında dergâhın mescidi vardır. Türbenin<br />

üzerinde Şâir Zekâî'nin ta'lik hattıyla yazılmış olan şu iki satırlık manzûmesi bulunmaktadır.<br />

Makâm-ı evliyâdır, menbâ-ı feyz-i fütûhîdir,<br />

Edeple dâhil ol sofî, bu dergâh-ı Nasûhî'dir.<br />

Mânâsı: "Ey derviş! Manevî fetihlerle ilgili feyzlerin kaynağı ve velîler durağı olan bu<br />

Nasûhî dergâhına edeple gir."<br />

Abdülkerîm Dede, Canbazlar Kethüdâsı İbrâhim Ağa ve Nasûhîzâde AhmedEfendi anlattılar:<br />

"Bir gün dergâha elinde bavulu ile biri geldi.Bavulunu emânete verip, bize Nasûhî<br />

hazretlerinin türbesini sordu. Biz de; "Yorgunsun, birazcık dinlen, sonra ziyâret edersin."<br />

dedik. Fakat o; "Önce ziyâret edeyim sonra dinlenirim." cevâbını verdi. Bunun üzerine<br />

türbeyi gösterdik. O gidip kabrin başında bir müddet Kur'ân-ı kerîm okudu. Ziyâretten sonra

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!