22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

vâzlarını sayısız kimse uzaktan yakından gelip dinledi. Câmide toplanan kalabalıktan o gün<br />

Nasûhî hazretlerinin vâz günü olduğu anlaşılırdı.<br />

Nasûhî Efendi, vâz günlerinden olmayan bir günde Eyyûb SultanCâmiine gelmişti. Câminin<br />

o günkü vâizi, hazırladığı vâza âit notlarını unutmuştu. Durumu Nasûhî Efendiye bildirdi.<br />

Nasûhî Efendi de hazırlıksız olmasına rağmen kürsüye çıktı. "Bana bir kitap veriniz." dedi.<br />

Orada bulunanlar bir şiir kitabı verdiler. Nasûhî Efendi o kitaptan bir şiir okuyarak vâza<br />

başladı. Bugünkü vâzı diğerlerinden daha hoş olup, dinleyenler çok memnun kaldılar. Nasûhî<br />

Efendinin o kitaptan okuduğu kıt'a şudur:<br />

Gönül ki sînede sensiz garîb imiş cânâ<br />

Vatanda âşıka kûyün habîb imiş cânâ<br />

Gamınla mihnete salmışdı rûzigâr beni<br />

Yine cemâlini görmek nasîb imiş cânâ.<br />

Tasavvuf yolunda kutbiyyet, gavsiyyet ve ferdiyyet derecelerine ulaşmış olan Mahmud<br />

Nasûhî Efendinin birçok kerâmetleri görüldü.<br />

Sâlih Efendizâde Feyzullah Efendi çocuk iken hastalanmış, bir şey yiyip içmeden dalgın<br />

halde yatıyordu. Nasûhî Efendi, Burnaz Hasan Ağaya; "Sâlih'e gidelim, Sâlih'in oğlu hasta<br />

olup perişan bir halde yatmaktadır." dedi. Yanlarına aldıkları bir-iki kimseyle birlikte Sâlih<br />

Efendinin evine geldiler. Dalgın bir halde yatan Feyzullah Efendinin başucuna yaklaşıp<br />

ellerini alnına koydu ve; "Feyzullah'ım, Feyzullah'ım." diyerek yüzünü okşarken Feyzullah<br />

Efendi gözlerini açtı. Gördü ki, mübârek elleriyle kendisini okşuyordu. Feyzullah Efendi,<br />

Nasûhî Efendinin ellerini öptü. O saatte üzerindeki ağırlık ve rahatsızlık gitti.<br />

Draman Dergâhı şeyhi olan Îsâ Efendinin kızı hastalanmıştı. Hastalık o dereceye ulaşmıştı ki,<br />

etrâfında bulunanlar ondan ümit kesmişlerdi. Îsâ Efendi de tam bir ümitsizliğe düşmüştü. Bir<br />

an Nasûhî Efendi ile kardeşlik derecesinde sevgileri olduğunu düşünüp, evlâd-ı mânevîsî<br />

olanZâkir AhmedEfendiyi Üsküdar'a gönderdi. Zâkir Ahmed Efendiye; "Nasûhî Efendi<br />

hazretlerine git, selâmımı söyleyip hâlimi arzet. Ömrümün meyvesi biricik kızım çok<br />

hastadır. Kardeşliğini bugün için beklerim. Himmet buyurup kızımın sıhhate kavuşması için<br />

Allahü teâlâya yalvarıp duâ etmelerini istiyorum." dedi. Zâkir Ahmed Efendi hemen<br />

Üsküdar'a gidip Nasûhî Efendi hazretlerinin dergâhına vardı. Huzurlarına çıkıp ellerini<br />

öptükten sonra geliş maksadını arzetti. Nasûhî Efendi bir mikdâr durakladıktan sonra; "Îsâ<br />

Efendiye selâm söyle. Cenâb-ı Hak kerîmdir, bağışlar. Çok üzülmesinler." buyurdu ve müjde<br />

verdi. Ahmed Efendi, Îsâ Efendinin dergâhına döndüğü zaman, selâm verip içeri girdi. Ona<br />

hastanın kalkıp çorba içtiğini ve biraz kendisine geldiğini söylediler. Ahmed Efendi, Nasûhî<br />

Efendi hazretlerinin selâmını tebliğ edip, müjdelerini bildirdi. Îsâ Efendinin kızı kendisinin<br />

sıhhate kavuştuğu kanâatine vardı. Dergâhta bir bayram havası vardı ve herkes seviniyordu.<br />

Bu sırada, Nasûhî Efendinin ergenlik çağına ulaşmış olan kızı hastalandı. Kendisine haber<br />

verdiklerinde; "Onun için gerekli hazırlıkları yapın, vefât edecektir." buyurdu. Techiz ve<br />

kefeni hazırlanıp diğer hazırlıkları yapıldı. O gece kızı vefât etti. Ertesi günü defnedildi.<br />

Lodosun şiddetle estiği fırtınalı bir günde talebeleri Nasûhî Efendiyi ziyârete gittiler. Bir<br />

miktar sohbet ettikten sonra, Harem İskelesine doğru geldiler. Sonra Nasûhî Efendi;<br />

"Harem'den Galata'ya cenâze namazına kim gider?" dedi. Orada bulunanlar; "Ey Sultanımız!<br />

Bu fırtınalı havada karşıya geçmek mümkün müdür?" dediklerinde; "Aslına sonra vâkıf<br />

olursunuz. Sevâba ihtiyâcı olan gider." buyurdu. İki ihtiyar kimse ile gitmeye karar verdiler.<br />

Talebeleri de Aşağı Çınar'a kadar berâber gidiyorlardı. Hacı Paşa Hamamı önünde bir<br />

mevlevî dervişi zuhûr etti. Gelerek Nasûhî hazretlerinin elini öptü. Derviş konuşmaya<br />

başlamadan önce Nasûhî Efendi; "Fasîh Dede ne zaman vefât etti." diye sordu. Derviş; "Bu<br />

gece yarısından önce Derviş Osman'ı odasına çağırıp; "Bu gece yolcu olsak gerektir. Lâkin<br />

beni Şeyh Nasûhî gasl etsin (yıkasın). Namazımı dahi onlar kıldırsınlar." diye vasiyet eyledi<br />

ve iki saat geçtikten sonra vefât etti. Biz sabah namazını kıldıktan sonra Derviş Osman beni

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!