22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

efendimizin mübârek kabr-i şerîfini ziyâret etti. Dîvân'ında bu ziyâreti esnâsındaki hudutsuz<br />

sevincini şöyle bildirdi:<br />

"Ser-i Livây-i Enbiyâsın, hiç sana olmaz misâl,<br />

Şevkle Müştâk'ınım etmekteyim azmi Hicâz.<br />

Saray-ı devletin dar-ül-emândır yâ Resûlallah."<br />

Müştâk Kâdirî hazretleri, önce İstanbul'a sonra da Trabzon'a geldi. Halkın pek ziyâde hürmet<br />

ve saygısıyla karşılaştı. Sultan Üçüncü Selîm Hanın sadrâzamlarından Yûsuf Ziyâ Paşanın<br />

yanında orduyla birlikte gazâya katıldı. Kudüs ve Şam'a uğradı. Kudüs-i şerîfte şu güzel<br />

kıt'ayı terennüm eyledi:<br />

Sahrâtullaha bi-ayn-ı ibret,<br />

Kim bakarsa olur ehl-i rikkat,<br />

Kara taş olsa çü kalb-i Müştâk,<br />

Nerm olur bu ne acâib hikmet!"<br />

Müştâk Kâdirî hazretleri 1790-1814 senelerinde İstanbul'a geldi. İstanbul'da iken, Eyyûb<br />

Sultan'da Selâmi Efendi Dergâhında ikâmet etti. Müştâk Efendi Bitlis'e döndüklerinde<br />

İbrâhim-i Edhem ismini verdikleri bir oğlu oldu. Bu oğlu Edhem Baba adıyla meşhûr oldu.<br />

Müştâk Efendi, iki kızından birini saraydan Ahmed Beye, diğerini Ahmed Muhlis Paşaya<br />

nikâhladı. İstanbul'da iken, âlimlerin meşhurlarından Hoca Neş'et Efendi ile görüştü.Onunla<br />

Mesnevî ve hadîs-i şerîf üzerinde sohbette bulundu. Müştâk Efendi, Dîvân'ında bu konuda;<br />

"Hazret-i Neş'et gibi üstâda hemdem olmuşum." diye yazmaktadır.<br />

Müştâk Efendi, Konya'ya hazret-i Mevlânâ'yı ziyârete gitti. Orada bereketlenmek için<br />

Mesnevî-i Şerîf okuttu. Konya eşrâfından çok yakınlık ve sevgi gördü. Müştâk Efendi,<br />

İstanbul'a oradan daMuş'a giderek insanlara ilim öğretmeye devâm etti. Ayrıca, Erzurum'a da<br />

uğradı. Orada bir çilehânesi vardı. Çok talebe yetiştirdi. Kendilerine icâzet, diploma verdiği<br />

talebelerinin en meşhûrları şunlardır: Oğlu Hacı İbrâhim Edhem Bâbâ Efendi, İstanbul'da<br />

Etyemez'de Gümüş Baba Dergâhı şeyhi Seyyid Sa'dullah Efendi, Erzurum'da İbrâhim-i<br />

Edhem Efendi, İstanbul Haseki'de Başmak Şerif Dergâhı şeyhi Musullu Baba Efendi,<br />

Mehmed Celâl Paşa, Ahmed Cemâl Paşa ve başkalarıdır.<br />

Müştâk Efendi; uzun boylu, geniş göğüslü, nûrânî yüzlü, elâ gözlü, çekme burunlu, heybetli,<br />

sohbeti hoş, fakir ve fukâraya yardımı çok seven bir zâttı.<br />

Müştâk Efendi, Hakkârî beylerinden olduğu halde dünyâ malı ve rütbelerinden yüz<br />

çevirmişti. Babalarından kendilerinin idâresine giren yirmi yedi köydeki ne kadar mal varlığı<br />

ve geliri varsa, hepsini terk etmişti. Mânevî saltanat ona, dünyânın yanında üstün ve kıymetli<br />

olmuştu. Kâdirî yolu önde gelenleri arasına girmişti.<br />

Müştâk Efendi elini ne zaman cebine soksa avuç avuç altın çıkarırdı.<br />

Müştâk Efendinin ömrü, insanlara hizmetle geçti. Muş'ta iken bozuk îtikâd sâhibi kimselerin<br />

hücûmuna uğradı. Evinde seccâdesi üzerinde ibâdetle meşgûl iken boğularak şehîd edildi.<br />

Seccâdesinin altından bir kağıda yazılı şu na't-ı şerîf çıktı.<br />

"Yâ Resûlallah! Ulüvv ü şân senin,<br />

Server-i kevneynsin, fermân senin,<br />

Dest-i hükmünde şehâ çevgân senin<br />

Top senin, cevlân senin, meydân senin,<br />

Söz senin, sohbet senin, devrân senin."<br />

Müştâk Efendi, şehâdetini önceden dostlarına haber vermişti. Kendisi bu ilâhî takdîre boyun<br />

eğdi. Şehîd edildiğinde yetmiş beş yaşındaydı. Bir gün kırk kurban kestirip, etini fakir<br />

fukarâya dağıttırdı. Sonra da dergâhında el açıp; "Yâ Rabbî! Bu âciz kuluna şehîdlik rütbesini<br />

ihsân et. Ancak o zaman sevgili kulun Hasan'ına kavuşurum." diye duâ ve niyâzda bulundu.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!