22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

MÜFTİ ABDÜLAZÎZ EFENDİ<br />

Osmanlılar devrinde on altıncı yüzyılda yetişmiş âlim ve velîlerden. Alay müftisi olarak<br />

katıldığı Kıbrıs'ın fethin'de Lefkoşe'nin alınmasında büyük tesiri olmuştur. Şehre girildikten<br />

sonra vukû bulan sokak çarpışmalarında şimdiki Selimiye Câmii yakınlarında şehid<br />

düşmüştür. Bölge halkı tarafından Lefkoşe Belediye Pazarının güneydoğu köşesinde<br />

hâtırasına yapılan Tekke ve mescidi bugün harab haldedir. Türbesi ise İkinci Selim Hanın<br />

emriyle yapılmış olup ziyâret edilmektedir.<br />

MÜNÂVÎ (Yahyâ bin Muhammed);<br />

Fıkıh, hadîs âlimi ve büyük velî. İsmi, Yahyâ olup babasınınki Muhammed'dir. Haddâdî,<br />

Münâvî, Mısrî mahlasları olup, künyesi Ebû Zekeriyyâ'dır. Lakabı Şerefüddîn'dir. 1396<br />

(H.799) senesinde doğdu. 1467 (H.871) senesinde Kâhire'de vefât etti. Cenâze namazında<br />

sultan da hazır bulundu. İmâm-ı Şâfiî hazretlerinin türbesi yakınına defnedildi.<br />

Münâvî, Kâhire'de büyüdü. Küçük yaşta Kur'ân-ı kerîmi ezberledi. Ayrıca; Umde, Tenbîh,<br />

Milha, Elfiye, Minhâc ve başka eserleri iyice okuyup, zihnine nakşetti. Fıkıh ilmini<br />

el-Bermâvî, el-Irâkî'den öğrendi. Irâkî'nin derslerinde çok bulundu. Nahiv, ilmini<br />

eş-Şatnûfî'den; ferâiz, hesâb ve arûzuNâsırüddîn el-Bârenbârî'den; hesâb ilmini özellikle<br />

İmâdüddîn bin Şeref'den tahsîl etti. İbn-i Hümâm'dan ilim öğrendi. İbrâhim el-Edkâvî, Seyyid<br />

et-Tabâkıbî ve Zeynüddîn el-Hâfî ve başka âlimlerle görüştü.Babası ile hacca gitti. Sonra da<br />

Veliyyüddîn el-Irâkî ile hacca gitti ve orada İbn-i Selâme, İbn-ül-Cezerî ve başka âlimlerden<br />

hadîs dinledi.Kâhire'de de Şerefüddîn bin el-Küveyk, Abdullah el-Hanbelî, İbn-i Fadlullah,<br />

Şemsüddîn eş-Şâmî, İbn-iKâsım es-Süyûtî, Zeynüddîn ibni Nakkâş, el-Kumnî, eş-Şehb,<br />

el-Vâsıtî, el-Kelûtâtî, Nûreddîn el-Fûyî, Kemâlüddîn ibniHayr, Bedrüddîn Hüseyin<br />

el-Bûsirî'den ilim öğrendi. İzzeddîn bin Cemâ'a, Sadruddîn es-Süveyfî, Fahrüddîn ed-Dendîlî,<br />

Bedrüddîn ed-Demâmînî, el-Bûsırî, el-Beycûrî, el-Benhâvî, İbn-ül-Baytâr, İbn-üz-Zerâtîtî,<br />

Ebû Abdullah ve başkaları ona icâzet, diploma verdiler. Şâfiî mezhebi fıkıh âlimlerinin<br />

büyüklerinden oldu.<br />

Münâvî, ömrü boyunca ilim öğrenmek ve öğretmekle, ibâdet ile meşgûl oldu. İlim ve amelde,<br />

zamânındaki âlimlerin önde gelenlerindendi. Bilhassa fıkıhta üstün bir dereceye yükseldi.<br />

İlim tâliblerine; fıkıh, kırâat, Arab dili ve edebiyâtı, tefsîr, hadîs ve tasavvufu öğretti. Çok<br />

talebe yetiştirdi.Mısır'da kâdılık vazifesinde bulundu, fetvâlar verdi.<br />

Münâvî, kuvvetli îmân sâhibi, sâlih, çok ibâdet eden, sünnet-i seniyyeye bağlı, tevâzu ve<br />

kerem, cömertlik sâhibi, herkese iyilik eden bir zâttı. Talebelerin elbisesini verir, gönüllerini<br />

hoş ederdi. Müsâmahası çoktu. Dünyâ malına gönül bağlamadı. Vefât ettiğinde, cenâze<br />

namazı görülmemiş bir kalabalık tarafından kılındı. Şemsüddîn el-Cevherî ve pek çok kimse,<br />

vefâtı sebebiyle mersiyeler yazdılar.<br />

Münâvî hazretleri zamânında, Ebü'l-Hayr Nehhâs isminde bir kimse vardı. O, halktan<br />

malların zekâtını ve uşrunu toplamak için sultan tarafından görevlendirilmişti. Fakat o<br />

görevini kötüye kullanarak, halkın elinden malların büyük bir kısmını karz-ı hasen (ödünç)<br />

olarak zorla alıyor, sonra ödemiyordu. Bir gün Ebü'l-Hayr Nehhâs, Münâvî'nin yanına<br />

gelerek; "Sultânın selâmı var. Sizden on beş bin dînâr karz-ı hasen (ödünç) istiyor." dedi.<br />

Onun gâyesi, bu parayı sonra ödememekti. O andaMünâvî'nin değil on beş bin, on beş<br />

dirhemi bile yoktu. Durumu Ebü'l-Hayr Nehhâs'a söyledi. Ebû Zekeriyyâ isminde,<br />

Münâvî'nin hizmetini gören bir talebesi vardı. Ona; "Sen bu gece İmâm-ıŞâfiî'nin türbesine<br />

git. Yüzünü onun mübârek yüzüne çevir. Hüsn-i edeble dur ve; "Hizmetçiniz Yahyâ Münâvî,<br />

başına gelenleri size arz eder." de. Ne cevap işitirsen, iyice ezberle ve gelip bana söyle." dedi.<br />

O talebe,İmâm-ı Şâfiî hazretlerinin türbesine gitti ve hocasının dediklerini yaptı. Fakat<br />

İmâm-ı Şâfiî'den hiçbir ses işitmedi. Bunun üzerine hocasının dediklerini bir daha tekrâr etti.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!