22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

kim olduğunu sordum. "Bu zâta Şeyh Mûsâ derler." diye cevap verdiler. Tavaftan sonra<br />

babama; "Oğlun Şeyh Mûsâ ile görüştü." dediklerinde, babam çok memnun olup, bana duâ<br />

etti. Şeyh Mûsâ'nın üstünlüğünden bahsetti.<br />

Şeyh Mûsâ'nın talebelerinden biri; "Onun Kur'ân-ı kerîmi çok hatmetmesi doğrudur. Bunu<br />

daha önceden işitmiştim. Hatırıma bu nasıl olur, diye gelmişti. Bir gece onunla birlikte<br />

Kâbe'yi tavâf ettim. Tavâfdan sonra Hacer-ül-Esvedi öptü. Oturup Kur'ân-ı kerîm okumaya<br />

başladı. Fâtiha sûresinden başlayıp, Hacer-ül-esvedden Kâbe'nin kapısı karşısına kadar dört<br />

adımlık yeri yürüyene kadar kısa zamanda bir hatmi tamamladı. Ben harf harf tâkip ettim."<br />

dedi. Babam ve orada bulunan cemâat bu sözleri dinleyip kabûl ettiler. Bunun üzerine babam<br />

Şihâbüddîn-i Sühreverdî'ye; "Bu hal zamânın genişlemesi kâbilinden ve evliyâda hâsıl olan<br />

bir hal midir?" dedim. Babam; "Öyledir." dedi. Bu hâdiseyi isbat için de şöyle anlattı:<br />

"Şeyh-üş-Şüyûh İbn-i Sekîne'nin kuyumculuk yapan bir müridi vardı. Bu mürid, Cumâ<br />

günleri dervişlerin, talebelerin seccâdelerini câmiye getirir, namazdan sonra da toplayıp<br />

dergâha götürürdü. Yine bir Cumâ günü seccâdeleri alıp birbirine bağladı. Dicle Nehri<br />

kenarına gitti. Gusül abdesti almak için nehre girdi. Suya girip çıkınca baktı ve oranın Dicle<br />

Nehri olmadığını gördü. "Burası neresidir?" diye bir kimseden sorunca; "Mısır'dır ve bu nehir<br />

Nil Nehridir." dediler. Hayret edip, oradan şehre gitti. Bir kuyumcu dükkanına vardı.<br />

Üzerinde sâdece örtünecek kadar bir bez vardı. Kuyumcu onun da kuyumcu olduğunu ve<br />

başından acâib bir hâdisenin geçtiğini anladı. Ona hoş muâmele yapıp evine götürdü. Onu<br />

kızı ile nikâhladı. Bu evlilikten üç çocuğu oldu. Bu hal üzere yedi sene geçti. Bir gün Nil<br />

Nehrine gidip suya girdi. Sudan başını çıkarınca, kendini Dicle kenarında buldu. Yedi sene<br />

önce suya girdiği yer ve elbiseleri de koyduğu yerde duruyordu. Elbiselerini giyinip dergâha<br />

gitti. Dervişlerin seccâdelerini bağladığı gibi buldu. Ona çabuk ol cemâat mescide girmeye<br />

başladı demeleri üzerine, seccâdeleri mescide götürdü. Namazdan sonra da dergâha döndü.<br />

Başından geçen hâle çok şaşırmış bir halde evine döndü. Hanımı; "Misâfirler için balık<br />

pişirmemizi istemiştin. Balık pişti hazır, misâfirleri getir." dedi. Gidip misâfirleri getirdi balık<br />

yediler.<br />

Sonra hocası İbn-i Sekîne'nin evine gidip, başından geçen hâdiseyi anlattı. "Mısır'daki<br />

çocuklarını gidip getir." buyurdu. Bilâhare gidip getirdi. Hocası ona; "Sen Dicle'ye girdiğin<br />

sırada hatırında ne vardı?" diye sorunca; "Hatırımda meâlen; "Rabbinin indinde bir gün,<br />

saydığınızdan bin sene gibidir." buyrulan âyet-i kerîme vardı. Bunu düşünüyordum." dedi.<br />

Hocası; "Bu hal, Allahü teâlânın rahmetidir. Senin müşkülünün halli ve îmânının tashihidir.<br />

Allahü teâlâ bâzı kullarına mahsus olmak üzere zamânı böyle uzun yapmaya ve yine kısa<br />

göstermeye kâdirdir." buyurdu.<br />

1) Bahr-ül-Velâye, Süleymâniye Kütüphânesi, H.Hüsnü Kısmı, No: 579, v.456-A<br />

MUSLİHUDDÎN TAVÎL;<br />

Osmanlı âlim ve velîlerinden. Kastamonu'ya bağlı Küre'de doğdu. Doğum ve vefât târihleri<br />

bilinmemektedir. On altıncı asrın başlarında Bursa'da vefât etti. Orada medfundur.<br />

Zamânının âlimlerinden aklî ve naklî ilimleri tahsîl etti. Birçok ilmî eserleri okuyup<br />

müzâkere etti ve yüksek derecelere ulaştı. Şöhreti her tarafta duyulup, âlimler arasında<br />

yüksek bir dereceye sâhib olduktan sonra tasavvufa yöneldi. Zamânındaki tasavvuf ehli<br />

birçok zâtların sohbetinde bulundu, fakat hiçbirinden kalbi mutmain olup, rahat bulup feyz<br />

alamadı. En sonunda Şeyh İlâhî hazretlerine talebe olup, hizmetinde bulundu. Ondan feyz<br />

alıp yükseldi. Vefât edinceye kadar onun yanından ve hizmetinden ayrılmadı. Tasavvufta<br />

yüksek mertebelere ulaştı ve kemâle erdi. Ömrü boyunca kötü insanlardan uzak oldu.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!