22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

tehlikeli olduğu, arkadaşsız yola çıkmanın mümkün olmayacağı söylendi. O ise; "Mühim bir<br />

şey oldu. Mutlaka ona yetişmem lâzım." dedi. Bir ata binerek yola koyuldu. Biz de peşine<br />

takıldık. Ona, Düme denilen yerde yetişebildik. Burada bize Şeyh Muhammed Abdülhâdî'nin<br />

vefât ettiğini haber verdiler. Şam'a vardığımızda Murâd-ı Münzâvî atından inmeden<br />

doğrucaEmevî Câmiine gitti. İbn-i Abdülhâdî'nin cenâze namazına yetişti."<br />

Âriflerden Mustafa Bekrî şöyle anlatır: "Murâd-ı Münzâvî ile birkaç kere görüştüm. Onun<br />

simâsında, yüzünde Allah adamlarının alâmetlerini gördüm. Sâlihleri görmek büyük<br />

saâdettir. Murâd-ı Münzâvî, Muhammed Ma'sûm'un bir talebesidir. Şeyh Abdülkerîm Kattân<br />

bana, Murâd-ı Münzâvî'nin Resûlullah efendimizin sünnet-i seniyyesine olan bağlılığından<br />

çok bahseder, onunla görüşmeye teşvik ederdi. Hattâ Murâd-ı Münzâvî'yi bir gece rüyâmda<br />

üç defâ gördüm."<br />

Mustafa Bekrî şöyle der: "Sohbetinde bulunduğum evliyâdan birisi de hocam Molla<br />

Abdürrahîm Hindî'dir. Molla Abdürrahîm, Murâd-ı Münzâvî'ye çok hürmet ederdi.Ona çok<br />

bağlıydı. Hattâ, onun ilim ve ameldeki makâmına hayrandı. Molla Abdürrahîm yüksek hâller,<br />

dereceler sâhibiydi. Bu sebeble, Murâd-ı Münzâvî'nin derecesini herkesten daha iyi<br />

biliyordu. Çünkü o, gözünden mânevî perdelerin kaldırıldığı bir zâttı.<br />

Yine şöyle anlatır: "Şam'ın ileri gelenlerinden birisi, Murâd-ı Münzâvî'yi dâvet etti ve ayrıca<br />

gelirken Molla Abdürrahîm'i de berâberinde getirmesini söyledi. Bunun üzerine Murâd-ı<br />

Münzâvî ona; "Siz dâvet sâhibisiniz dâveti siz yapınız" buyurdu. Dâvet sâhibi<br />

MollaAbdürrahîm'e gidip; "Şeyh Murâd-ı Münzâvî yarın bizim evi teşrif etmenizi istiyor."<br />

dedi. Ertesi gün Murâd-ı Münzâvî ve Molla Abdürrahîm, Şam'ın ileri gelenlerinden olan<br />

dâvet sâhibinin evine gittiler. Bir müddet kaldıktan sonra, Molla Abdürrahîm hoşuna<br />

gitmeyen bir şeyden dolayı evine döndü ve; "Keşke Şeyh Murâd-ı Münzâvî, ev sâhibine beni<br />

çağırttırmasaydı." dedi. Bir ara uyudu. Bu sırada rüyâsında Murâd-ı Münzâvî'yi gördü.<br />

Huzûruna varıp selâm verdi. Münzâvî ona dönüp; "Sizin bize ihtiyâcınız yok." deyip, onun<br />

hâlini beğenmediğini ifâde eden bir tavır takındı. (Çünkü uyumazdan önce Murâd-ı<br />

Münzâvî'ye niçin kendisini çağırttığı için sitem etmişti.) MollaAbdürrahîm heyecanla<br />

uykudan uyandı. Hemen Murâd-ıMünzâvî'nin evine gitti. Murâd-ı Münzâvî onu görünce:<br />

"Geldin mi?" buyurdu. O da; "Evet efendim." deyip özür diledi. Murâd-ıMünzâvî'nin elini<br />

öptü. Bu sırada büyük nîmetlere ve hâllere kavuştu. Onun kapısından bir daha ayrılmadı."<br />

Muhammed Bedîrî Dimyâtî şöyle anlattı: "Bir kere Murâd-ı Münzâvî'yi ziyâret etmiştim.<br />

Huzûruna varınca, Allahü teâlânın vergisi olan ilimlerin diğer ilimlere olan üstünlüğünü uzun<br />

uzun anlattı."<br />

Şam ulemâsından ve o beldenin ileri gelenlerinden olan Bekrîzâde Halil Efendi İstanbul'da<br />

ilim tahsîli yapıp kâdı olmuştu. Hazret-i Ebû Bekr'in neslinden olduğu için Bekrîzâde<br />

denmekle meşhur olan bu zât şöyle nakletmiştir: "Şeyh Murâd Efendi hazretleri İstanbul'da<br />

hazret-i Eyyûb el-Ensârî'nin türbesi civârında ikâmet ederdi. Dergâhında bereketli<br />

sohbetleriyle insanlara feyz saçardı. Ben de devamlı ziyâretine gider, sohbetini dinlemekle<br />

şereflenirdim. Her varışımda benim hazret-i Ebû Bekr soyundan olmam hasebiyle iltifat ve<br />

ikrâmda bulunurdu. Âdeti üzere kahve ve tatlı ikrâm eder ve bu ikrâmı her defâsında yapardı.<br />

Bâzan da kendine mahsus macun gibi olan ferahlatıcı bir çeşit tatlıdan ikrâm edilmesini<br />

emrederek, çok yakın ve samîmi iltifatta bulunurdu. Yine bir gün ziyâretine gidiyordum.<br />

Giderken macun şeklindeki husûsî tatlısından yemeyi canım çok istedi. Kendi kendime ben<br />

herkese ikrâm edilen tatlıdan istemem. Hususi tatlıdan isterim. Benim bu arzumu keşf ve<br />

kerâmetiyle anlayıp ikrâm etseler diye düşündüm. Bu düşünce ile huzûruna vardım.<br />

Oturduktan sonra hizmetçisi âdet üzere herkese ikrâm edilen tatlıdan getirip bana ikrâm etti.<br />

Hizmetçi o tatlıyı bana verirken Murâd Efendi hazretleri hizmetçiye; "Yok yok! Git bizim<br />

macundan getir." buyurdu. Hizmetçi derviş gidip tatlı macundan getirdi. Bana verdi. Ben de<br />

alıp yedim. Şeyh Murâd Efendi bana bakıp tebessüm ederek; "Bir kaşık daha yiyin, arzu

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!