22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Muînüddîn-i Çeştî hazretlerinin en başta gelen talebesi ve halîfesi Kutbüddîn Bahtiyâr Kâkî şöyle<br />

anlatmıştır: "Muînüddîn-i Çeştî hazretlerinin çok hizmetinde bulundum. Hiç kimseye îtirâz edip,<br />

azarladığını görmedim. Bir gün hocamla birlikte bir yere gidiyorduk. Yanımızda talebelerinden Şeyh<br />

Ali Rızâ da vardı. Biz yolda giderken bir adam gelip, Şeyh Ali Rızâ'nın yakasından tutarak; senden<br />

alacağım var, borcunu ver diyerek alacağını istedi. Onun ise o anda ödeyecek durumu yoktu. Bu<br />

sebepten çok mahcûb oldu. Muînüddîn-i Çeştî hazretleri adama yaklaşarak, son derece yumuşak ve<br />

gâyet nâzik bir hâlde birkaç gün daha mühlet vermesini söyledi. Fakat adam diretip, aslâ kabûl<br />

etmedi. Bunun üzerine cübbesini çıkarıp yere serdi ve cübbesinin altı altın ve gümüş ile doldu. O<br />

adama; "Alacağın ne kadarsa onu al, fazla alma." dedi. Fakat adam altınları ve gümüşleri görünce,<br />

tamahkârlık ederek alacağı miktardan fazla aldı. Bunun üzerine hemen eli kuruyup, tutmaz oldu.<br />

Feryâd ederek; "Tövbe ettim, bana duâ ediniz, bu hâlden kurtulayım" diyerek yalvardı. Muînüddîn-i<br />

Çeştî adamın bu hâline acıyıp lütfederek, kuruyan eline kendi elini sürdü. Adamın eli eski hâline<br />

geldi. Adam, Muînüddîn-i Çeştî hazretlerinin ayaklarına kapandı. Bundan sonra ona talebe olup,<br />

ömrünü ona hizmetle geçirdi. Sohbetinden ve derslerinden ayrılmadı. Böylece saâdete kavuştu."<br />

ATEŞ SİZİ YAKACAK<br />

Muînüddîn-i Çeştî, kendi evinde her gün,<br />

Yemek yedirir idi, fukaraya her öğün.<br />

Var idi bu iş için, hizmet eden bir kişi,<br />

Her gün yemek pişirip, dağıtmaktı tek işi.<br />

Para lâzım oldukça, bu işte hizmetçiye,<br />

Gelirdi çekinmeden, Muînüddîn Çeştî’ye.<br />

Namaz kıldığı yerde, bir çekmece dururdu,<br />

Onu çeker, içinde, hazîneler bulurdu.<br />

Alırdı kâfi miktar, günlük ihtiyâcını,<br />

Onunla erzak alır, yakardı ocağını.<br />

Var idi o zamanlar, Bağdat’ta yedi kimse<br />

Ateşe tapıyordu, onların yedisi de,<br />

Çekerlerdi hem dahi, her gün sıkı riyâzet<br />

Yâni nefislerine, ederlerdi eziyyet.<br />

Öyle yapmış idi ki, bu riyâzet onları,<br />

Altı ayda bir lokma, ekmekti gıdâları.<br />

Böyle açlık, susuzluk, çekerek gün ve gece,<br />

Bir hayli istidrâca, kavuştular böylece.<br />

Çok insanlar görerek, onların bu hâlini,<br />

Büyük zât bilirlerdi, mâlesef herbirini.<br />

Muînüddîn Çeştî’yi, işitip bu kâfirler,<br />

Onun ile tanışıp, görüşmek istediler.<br />

Geldiler bu maksatla, bulunduğu ülkeye,<br />

Sordular insanlara: “Hânesi nerde?” diye.<br />

Girdiler, oturdular, karşısında bir yere,<br />

Dehşete kapıldılar ve lâkin birden bire.<br />

Zîrâ henüz onlara, gelmişti bir nazarı,<br />

O an büyük bir korku, kaplamıştı onları.<br />

Peşinden bir titreme, aldı bedenlerini,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!