22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

kontrolden çıktı. Gemi, kendi hâlinde deryâda fırtınanın önüne kapılıp gidiyordu. Sonunda<br />

rüzgâr gemiyi düşman sâhillerine attı. Gemide bulunanlarda bir şaşkınlık ve kargaşa başladı.<br />

Düşmanlar gemidekileri esir aldı. Muhammed bin Abdullah’ın büyüklüğünü bilen ve tanıyan,<br />

dostlarından bir kimse, para ödeyerek onu kâfirlerin elinden kurtardı. Mehmed Bey bu<br />

hâdiseden sonra İstanbul’a geldi.<br />

Kânûnî Sultan Süleymân Hân, Muhammed bin Abdullah’ı, Bursa’da Sultan ve Edirne’de<br />

Sultan Bâyezîd Hân medreselerine müderris tâyin etti. Sonra Şam kadılığı ile vazifelendirildi.<br />

Şam kadılığına bir müddet adâlet ile devâm etti. Şam halkı kendisinden çok memnun iken,<br />

daha değişik bir vazife verilmek üzere oradaki vazifesinden alınıp İstanbul’a getirildi.<br />

İstanbul’a gelince rahatsızlandı. Hastalığı sırasında kendisine Mısır kadılığı verildi. Mevsim<br />

kış olup, rahatsızlığı da tam geçmeden vazifesinin ehemmiyeti îcâbı meşakkatli ve sıkıntılı<br />

bir şekilde Mısır’a gitmek üzere karadan yola çıktı. Kütahya’ya geldiği zaman hastalığı arttı<br />

ve 1543 (H.950) senesinde orada vefât etti.<br />

Muhammed bin Abdullah, çok cömert ve yumuşak huylu idi. Fakat vakarını, heybetini<br />

kaybetmezdi. Kendisi çok sevilir ve sayılırdı. Kitap okumağa çok meraklı ve düşkün olup<br />

devamlı okurdu. Bunun için de çok kitabı vardı. Naklî ilimlerden başka; hesap, hendese<br />

(mühendislik) gibi riyâziyât ilimlerinde de ihtisas ve mahâret sâhibi olmuştu. O zamanda<br />

âlimler arasında mûteber olan birçok kitap kendisinde mevcûd idi ve bunların tamâmına<br />

yakınını okumuş idi. Bu ilimlerde böylece derinleşmiş olup, bâzı kitaplara ta’likler, ilâveler<br />

yazdı. Âlimlere muhabbeti ve ilme olan bağlılığı son derecede idi. Tasavvuf yolunda<br />

bulunanları çok severdi. Tasavvuf ehline olan meyli nihâyet derecesinde idi.<br />

1) Şakâyik-ı Nu’mâniyye Tercümesi (Mecdî Efendi); s.491<br />

2) Şezerât-üz-Zeheb; c.8, s.284<br />

3) Sicilli Osmânî; c.4, s.112<br />

4) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.14, s.192<br />

MUÎDZÂDE (Mollaz Muhammed bin Abdülazîz);<br />

Osmanlı âlim ve velîlerinden. İsmi, Muhammed bin Abdülazîz olup, Maraşlıdır. Muîdzâde<br />

diye tanınır. Baba ve dedeleri de zamanlarının âlim ve fâzıl zâtları olup, sülâleleri Âl-i Bektût<br />

(Bektût oğulları) diye tanınır. Bunun için Muîdzâde Muhammed Efendinin bir nisbeti de<br />

Bektûtî'dir. 1516 (H.922) senesinde Eshâb-ı Kehf'in beldesi olan Tarsus'ta doğdu. 1575<br />

(H.983) senesinde Kudüs kâdısı iken vefât etti. O sırada bulunan Hanefî mezhebi âlimlerinin<br />

büyüklerinden ve fazîlet sâhibi yüksek zâtların meşhûrlarından idi. Vefâtına, "Vâh, yazık<br />

Bektût oğullarına" mânâsına gelen; "Hayf İbn-i Bektût'a" cümlesi târih düşürülmüştür.<br />

İlk tahsîlini doğum yeri olan Tarsus'ta, o beldenin âlimlerinin derslerine devâm ederek yaptı.<br />

Muîdzâde, dînimizin temel bilgilerini öğrendikten ve tasavvufta bilgi sâhibi olduktan sonra,<br />

Anadolu'da yetişen âlimlerin yükseklerinden olan; Mimârzâde ve Sinân efendilerin derslerine<br />

devâm etti. Bunların ders ve sohbetlerinde kemâle geldi. Bundan sonra, yine büyük<br />

âlimlerden, pâdişâh hocalığı yapmış bulunan Hayreddîn Efendinin ders verdiği âsitâneye<br />

(dershâneye, dergâha) girdi.<br />

Bu büyük âlimlerin sohbet ve hizmetlerinde bulunmakla, üstün gayret ve azmi, istidâd ve<br />

kâbiliyetinin yüksekliği ile asâletine uygun olarak en güzel şekilde yetişip kemâle gelen<br />

Muîdzâde Efendi, ilim tahsîlini tamamladıktan sonra, önce Edirne'de İbrâhim Paşa<br />

Medresesine müderris oldu. Sonra Câmi-i Atîk veKepenekçi medreselerinde müderrislik<br />

yaptı. 1563 (H.971) senesinde Pîrî Reis yerineBursa'daManastır Medresesine, dört sene<br />

sonraEdirne'de bulunan Dâr-ül-hadîs Medresesine tâyin olundu. Bu medreselerde altı sene<br />

vazife yaptıktan sonra, 1572 (H.980) senesinde, Akyazılı Sinân Çelebi yerine Şam

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!