22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

iz, âhiretteki sonsuz nîmetleri ve dayanılmaz acıları düşünüyoruz ve ona göre düzgün<br />

yaşamaya gayret ediyoruz. Bunun için düşünceli ve mahzûn bir hâlimiz var. Aslında böyle<br />

olmak, iki cihân saâdetinin sebeplerindendir ve bu da rahatlıktır." buyururdu.<br />

1) Lemezât (Süleymâniye Kütüphânesi Hâlet Efendi kısmı 281 numaralı kitap)<br />

2) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.10, s.332<br />

MUHYİDDÎN-İ İSKİLİBÎ;<br />

Büyük velî. Şeyhulislâm Ebüssü'ûd Efendinin babası. İsmi, Şeyh Yavsı Mustafa Muhyiddîn-i<br />

İskilibî'dir. Doğum târihi ve yeri bilinmemektedir. 1514 (H.920) senesinde İskilip'te vefât<br />

etti. Kabri ziyâret mahallidir.<br />

Muhyiddîn İskilibî, âlim ve velî bir zât olup, Molla Ali Kuşcu ve MollaAli Tûsî'den ilim<br />

öğrendi. Sonra da Şeyh Muslihuddîn'in derslerine devâm etti. Sonra Şeyh İbrâhim<br />

Kayserî'nin sohbetlerinde bulundu. İlim ve edeb öğrendi. İcâzet, diploma aldı. Hocasının<br />

emriyle halkı irşâda, hak ve hakîkatı anlatmaya başladı. Ömrü insanları hak yola dâvet ve<br />

güzel ahlâkı öğretmekle geçti.<br />

Muhyiddîn-i İskilibî hacca giderken, Amasya'da Şehzâde Bâyezîd ile görüştü. Bu görüşmede<br />

ona; "Hacdan dönüşte sizi pâdişâhlık tahtına oturmuş buluruz." buyurdu ve öyle oldu.<br />

Muhyiddîn-i İskilibî, ilmi ve âlimleri çok seven, pâdişâhın takdîr ettiği bir büyük zât idi.<br />

Pâdişâhla aralarında kuvvetli bir muhabbet bağı vardı. Bu sebeple kendisine "Hünkâr Şeyhi"<br />

denildi ve bu lakabla meşhûr oldu. Sultan Bâyezîd Hân, onun için, İstanbul'un en güzel<br />

yerinde çok güzel bir dergâh yaptırdı ve nice binâ ve malı buraya vakfeyledi. Onunla sohbet<br />

etmekten çok hoşlandığından, zaman zaman saraya dâvet eder, güzel ahlâkından ve tatlı<br />

sözlerinden çok faydalanırdı.<br />

Muhyiddîn-i İskilibî'nin dergâhı, gelenlerle dolup taşar, ilim ve edeb sâhiplerinin yeri olurdu.<br />

Vezîrler, beyler, kadıaskerler ziyâretinde kusûr etmez, gelen herkes kapısında ilim ve edeb<br />

öğrenme imkânını bulurdu. Bu alâka karşısında, Muhyiddîn-i İskilibî'nin davranışlarında<br />

hiçbir değişiklik olmaz, insanların medhetmesi veya zemmedip kötülemesi, hâlini<br />

değiştirmezdi. Dünyânın gelip geçici mal ve mevkiine önem vermezdi. Her hâliyle doğruluğu<br />

halkın gönlünde yer etmişti. Güzel ahlâkı ve davranışları ile insanlara örnek oldu.<br />

Muhyiddîn-i İskilibî, birkaç ilimde üstün derecede idi. Âlimler onun yanında konuşmaktan<br />

çekinirlerdi.<br />

Taşköprüzâde şöyle anlattı: "Birgün Muhyiddîn-i İskilibî, babama zor bir mesele sorup, îzâh<br />

etmesini istedi. Babam bu mesele ile ilgili bir kitap yazıp, huzûruna götürüp arz etti.<br />

Muhyiddîn-i İskilibî esere şöyle bir nazar etti ve; "Zamânımız âlimlerinden kimse bu<br />

meseleyi böyle güzel araştırıp îzâh edemez." buyurdu."<br />

Muhyiddîn-i İskilibî'nin en büyük fazîleti; on üçüncü Osmanlı Şeyhulislâmı Ebüssü'ûd<br />

Efendi gibi, insanlara ve cinnîlere fetvâ veren bir oğul yetiştirmiş olmasıdır.<br />

Muhyiddîn-i İskilibî'nin bir tanıdığının oğlu suç işledi ve yakalanıp hapsedildi. Babası gelip,<br />

Muhyiddîn-i İskilibî'ye durumu arz etti ve ilgili yerlere başvurarak kurtarılmasını istedi. O<br />

zaman Muhyiddîn-i İskilibî; "Ben bu hususu onlardan daha büyük bir makama arz<br />

edeceğim." buyurarak duâ etti. Cezâsını tesbit için, ertesi gün genci mahkemeye çıkarttılar.<br />

Dâvâcılar aleyhte konuşacak yerde, o genci affettiklerini söyleyip, üstelik de medh ettiler.<br />

Bunun üzerine o genç serbest bırakıldı.<br />

Şeyh Mustafa anlatır: "Yedi yaşında iken şiddetli bir hastalığa tutuldum. Herkes ölecek<br />

zannetti. Muhyiddîn-i İskilibî o günlerde Edirne'yi teşrîf etmişlerdi. Babam beni alıp onun

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!