22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

para sevgisiyle dolu bir grup kimseye; "Sizin taptığınız, benim ayağımın altındadır." dedi.<br />

Orada bulunanlar bu sözü anlayamadılar. 1240 (H.638) Rabî'ul-âhir ayının 28. Cumâ günü,<br />

yetmiş sekiz yaşında iken Şam'da fânî dünyâdan âhirete irtihâl etti. Sâlihiyye'de defnolundu.<br />

Şam halkı, onun büyüklüğünü anlayamadıkları için kabrinin üzerine çöp döktüler. Osmanlı<br />

SultânıYavuz Selîm Hân Şam'a geldiğinde; "Sin, Şın'a gelince, Muhyiddîn'in kabri meydana<br />

çıkar." sözünün ne demek olduğunu anladı. Kabrini araştırıp buldurdu. Çöpleri temizleterek,<br />

kabrin üzerine güzel bir türbe, yanına bir câmi ve imâret yaptırdı. Ayrıca Muhyiddîn-i<br />

Arâbî'nin vefâtından önce ayağını yere vurarak, "Sizin taptığınız, benim ayağımın altındadır"<br />

buyurduğu yeri tesbit ettirip, orayı kazdırdı. Orada küp içinde altın çıktı. Bundan, "Siz,<br />

Allahü teâlâya değil de, paraya tapıyorsunuz" demek istediği anlaşıldı.<br />

Muhyiddîn-i Arabî hazretlerinin, onu çok seven bir hizmetçisi vardı. Onun vefâtından sonra<br />

gece gündüz ağlardı. Bir gece hizmetçinin kapısı açıldı. İçeriye Muhyiddîn-i Arabî<br />

sağlığındaki hâliyle girdi. Hizmetçisine; "Ağlamayınız." diyerek onu teselli etti.<br />

Büyük âlimlerden birisi Kâbe-i muazzamaya gelmiş tavâf ediyordu. O esnâda ihrâmını<br />

giymiş bir kimsenin ayağa kalkmadığını gördü ve kendi kendine; "Benim gibi bir âlime<br />

hürmet etmemek ne ayıp şey." dedi. Biraz sonra büyük bir câmide vâz verecekti. Câmi çok<br />

kalabalıktı. Bütün cemâat onun vâzını dinlemek için bekliyorlardı. Büyük âlim ağır ağır<br />

kürsüye çıktı. Fakat hiçbir şey söyleyemedi. Aklındaki bilgiler o anda silinmişti. Bir an aklı<br />

durur gibi oldu. Ter içinde kaldı. "Bugün biraz rahatsızım, konuşamayacağım." dedi ve<br />

kürsüden indi. Evine gidip; "Yâ Rabbî! Ne gibi bir hatâ ettim, ne gibi bir kusûr işledim de<br />

bunlar başıma geldi." diye Allahü teâlâya yalvarıp ağladı. O gece rüyâsında Muhyiddîn-i<br />

Arabî'yi gördü. Hatâsının ona karşı olan düşüncesi olduğunu anlayıp pişman oldu.<br />

Muhyiddîn-i Arabî'yi aradı fakat bulamadı. Ümitsiz bir halde otururken kapısı çalındı. Gördü<br />

ki, Muhyiddîn-i Arabî hazretleri karşısında durmaktadır. "Buyurun." deyip içeri aldı ve af<br />

diledi. Muhyiddîn-i Arabî onun özrünü kabûl etti. Allahü teâlâya onun için duâ etti. O âlim<br />

kimsenin ilmi, kendisine iâde olundu.<br />

Muhyiddîn-i Arabî hazretleri her işini Allahü teâlânın rızâsına kavuşmak için yapardı. Allahü<br />

teâlânın rızâsına ve mârifet-i İlâhiyyeye kavuşmak için İslâmiyete tam uymak gerektiğini<br />

belirtirdi.<br />

"İslâmiyetin emirlerinden bir emri yapmayanın mârifeti sahîh değildir." buyururdu.<br />

Muhyiddîn-i Arabî; "Ârifin niyeti, maksadı olmaz" buyuruyor. İslâm âlimleri bu cümleyi<br />

şöyle açıklamaktadırlar: "Allahü teâlâyı tanıyan kimse, belâdan kurtulmak için bir şeye<br />

başvurmaz demektir. Çünkü, derd ve belâların sevgiliden geldiğini, O'nun dileği olduğunu<br />

bilmektedir. Dostun gönderdiği şeyden ayrılmak ister mi ve o şeyin geri gitmesini özler mi?<br />

Evet duâ ederek, gitmesini söyler. Fakat, duâ etmeğe emr olunduğu için, bu emre<br />

uymakdadır. Yoksa, gitmesini hiç istemez. O'ndan gelen her şeyi de sever, hepsi kendine tatlı<br />

gelir. Evet, çünkü sevgilinin düşmanlığı, düşmanlar içindir. Dostlarına düşmanlığı,<br />

görünüştedir. Bu ise merhametini, acımasını bildirmektedir. Böyle düşman görünmesinin,<br />

sevene nice faydaları vardır, bu anlatılmakla bitmez. Bundan başka, dostlarına düşmanlık<br />

gibi görünen işler yapması, bunlara inanmıyanları harâb etmekte, onların belâlarına sebeb<br />

olmaktadır."<br />

Şeyh-i Ekber Muhyiddîn-i Arabî hazretleri hadîs ilminde sâhib-i isnâd ve fıkıh ilminde<br />

ictihâd makâmında idi. Buyururdu ki: "Peygamber efendimiz; "Hesâba çekilmeden evvel,<br />

hesâbınızı görünüz." emri ile, bâzı meşâyıh, her gün ve her gece yaptıkları işlerden<br />

kendilerini hesâba çekiyor. Ben, hesâbda onları geçtim ve işlediklerimle berâber,<br />

düşündüklerimde de hesâbımı görüyorum."<br />

Dört mezhebin âlim ve ârifleri, Muhyiddîn-i Arabî'yi hep medhetmişlerdir. İmâm-ı Şa'rânî<br />

El-Yevâkit vel-Cevâhir'inde ondan uzun uzun bahsetmekte, Şeyh Abdülganî Nablüsî ve

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!