22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ir adam vardı. Çok eziyet görenler, Muhyiddîn-i Arabî'ye bunu şikâyet edip, sabra<br />

tahammülümüz kalmadı, cezâsını veriniz dediler. O da; "Bana şöyle şöyle bir bıçak getirin."<br />

buyurdu. Bir kâğıdı insan şeklinde yapıp, bıçakla kesti ve; "Ey cemâat, şu anda, Horasan'daki<br />

o inatçı adamı boğazladım. Evindeki duvarın çatısındaki köprü şeklindeki kalası kaldırdım ve<br />

bıçağı onun altına koydum. Onu yirmi kişiden az insan kaldıramaz. Bıçağın üzerine, onun<br />

kanı ile, bunu Muhyiddîn-i Arabî boğazladı diye yazdım." buyurdu.Şikâyet edenlerden biri<br />

Horasan'a gitti. O evi buldu. Filân kimse, falan günde, falan saatte onu kesti dediler. Hâdise,<br />

hocalarının buyurduğu şekildeydi. Onlara vâkıayı anlattı. Birçokları töhmetten kurtuldu.<br />

Bildirilen kalası kaldırdılar. Bıçağı ve yazıyı, Muhyiddîn-i Arabî'nin buyurduğu hâlde<br />

buldular.<br />

Bir kimse, Muhyiddîn-i Arabî hazretlerinin büyüklüğüne inanmaz, ona buğzederdi. Her<br />

namazının sonunda da, ona on defâ lânet etmeyi kendisine büyük bir vazife kabûl ederdi.<br />

Aradan aylar geçti, adam öldü. Cenâzesinde Muhyiddîn-i Arabî de bulundu. Cenâzenin<br />

affedilmesi için cenâb-ı Hakk'a yalvardı. Definden sonra arkadaşlarından biri,<br />

Muhyiddîn-iArabî'yi evine dâvet etti. O evde bir müddet murâkabe hâlinde bekledi. Bu arada<br />

yemekler gelmiş, soğumuştu. Ancak saatler sonra murâkabeden gülümseyerek ayrıldı ve<br />

yemeğin başına gelip buyurdu ki: "Bana her gün namazlarının sonunda on defâ lânet okuyan<br />

bu kimse, af ve magfiret edilinceye kadar Allahü teâlâya hiçbir şey yememek ve içmemek<br />

üzere ahdetmiştim. Onun için bu hâlde bekledim. Yetmiş bin Kelime-i tevhîd okuyarak<br />

rûhuna bağışladım. Elhamdülillah, Rabbim dileğimi kabûl buyurdu. Artık yemek<br />

yiyebilirim."<br />

Muhibbüddîn-i Taberî, vâlidesinden şu hâdiseyi rivâyet etti: "Şeyh-i Ekber Muhyiddîn-i<br />

Arabî hazretleri, bir gün Kâbe-i muazzamada, Kâbe'nin mânâsı hakkında bir vâz veriyordu.<br />

İçimden onun söylediklerini inkâr ettim. O gece, mânevî mânâda Kâbe'nin<br />

Muhyiddîn-iArabî'nin etrâfında dönerek, onu tavaf ettiğini gördüm."<br />

Şihâbüddîn Sühreverdî ile Muhyiddîn ibni Arabî yolda karşılaştılar. Bir saat kadar sonra bir<br />

şey konuşmadan ayrıldılar. Daha sonra Sühreverdî'ye denildi ki: "İbn-i Arabî hakkında ne<br />

dersin?" buyurdu ki: "Hakîkatler deryâsı, kutb-i kebîr ve gavs'dır."<br />

İbn-i Arabî'ye Sühreverdî'den sorulunca buyurdu ki: "Baştan ayağa kadar sünnet-i seniyye ile<br />

doludur."<br />

"Ruhlar ile nasıl görüşüyorsunuz?" diye sordular. Onlara verdiği cevapta; "Üç şekilde: 1)<br />

Rüyâ yoluyla, 2) Onların rûhâniyetlerini dâvet edip görüşerek, 3) Bedenimden rûhumu<br />

ayırıp, rûhumla onların yanına giderek" buyurdu.<br />

Muhyiddîn-i Arabî hazretleri kendinden nasîhat isteyen bir kimseye buyurdu ki:<br />

"Ey nefsinin kurtuluşunu isteyen kimse! Herşeyden önce sana lâzım olan, sana kendi ayıb ve<br />

kusûrlarını gösterecek, seni nefsine itâattan kurtaracak bir üstâd, hoca lâzımdır. Şâyet böyle<br />

bir zâtı aramak için uzak memleketlere gideceksen, sana bâzı nasîhatlerde bulunayım. O zâtı<br />

bulduğun zaman, huzûrunda, yıkayıcının elindeki meyyit, ölü gibi ol. Çünkü meyyit,<br />

yıkayıcının irâdesine göre hareket eder. Yıkayıcı onu istediği tarafa çevirir. Meyyit,<br />

yıkayıcıya aslâ îtirâz etmez.<br />

Sakın hatırına o zâta karşı îtirâz gelmesin. Hâlini ondan gizleme ve onun yerine oturma.<br />

Elbisesini giyme. Onun huzûrunda, kölenin, efendisinin huzûrunda oturuşu gibi otur. Sana<br />

emrettiği şeyi yap. Sana emrettiği şeyi iyice anla ve iyi öğrenmeden o işin peşinde koşma.<br />

Ona bir rüyânı veya başka bir hâlini arz ettiğin zaman, ona cevâbını sorma, ona düşman<br />

olandan Allah için uzak dur. O düşman ile berâber olma. Arkadaşlık etme. Hocanı seveni sev<br />

ve ona yardımcı ol.<br />

O zâta, hiçbir işinde îtiraz etme. Bunu niçin böyle yaptın? deme. Sana ne iş vermişse yap.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!