22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Buna sevinmez ise, azâba olur lâyık.<br />

Ve yine dünyâlığı, azalsa bir kimsenin,<br />

O kişi de kalbinden, üzülse bunun için,<br />

Lâkin onun dîninde, noksanlık olur ise,<br />

Üzülmezse, azâba, lâyık olur o kimse.”<br />

1) Hilyet-ül-Evliyâ; c.5, s.3<br />

2) Tehzîb-üt-Tehzîb; c.9, s.209<br />

3) El-Kâşif; c.3, s.51<br />

4) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.2, s.315<br />

MUHAMMED ŞÂZİLÎ;<br />

Mısır'da yetişen büyük velîlerden. İsmi, Muhammed eş-Şâzilî el-Mısrî el-Hanefî, lakabı<br />

Şemsüddîn'dir. Doğum târihi bilinmemektedir. Hazret-i Ebû Bekr'in soyundandır. Küçük<br />

yaşta öksüz kaldı. Teyzesinin yanında büyüdü. Sanâta verdiler, fakat medreseye kaçtı.<br />

Medrese arkadaşlarından biri de, meşhûr muhaddis İbn-i Hacer Askalânî'dir. 1443 (H.847)<br />

senesinde vefât etti. Mısır'da Berekât denilen yerdeki kabri meşhûr olup, ziyâret<br />

edilmektedir.<br />

Muhammed Şâzilî, vilâyetin bütün makamlarını geçmiş, ilmiyle âmil, yüksek hâller sâhibi bir<br />

kimse idi. İlim, amel, hâl, zühd ve Allahü teâlâya muhabbette pek ileriydi. Çok kimse onun<br />

vâsıtasıyla hidâyete kavuşmuştur. Büyüklüğünü kimse inkâr edemezdi. Dünyânın her<br />

tarafından huzûruna gelenler, halledemedikleri meseleleri suâl ederler, tatmin edici cevaplar<br />

alırlardı. Başka ülkelerden gelenlerle, onların lisânı ile sohbet ederdi.<br />

Ebü'l-Hasan-ı Şâzilî hazretleri buyurdu ki: "Benden sonra, Mısır'da Muhammed Hanefî<br />

ismiyle meşhûr bir zât gelecek, bu ülkenin fâtihi olacak, kendisi büyük şân sâhibidir. O,<br />

benim beşinci halîfem olacaktır."<br />

Kıymetli, şık elbiseler giyerdi. Huzûruna gelenlerin kalbinden geçenleri bilirdi. Büyüklüğüne<br />

inanmayanlar, huzûruna geldiklerinde mahcûb bir şekilde tövbe edip talebesi olurlardı.<br />

Ebü'l-Abbâs Sersî anlatır: "Muhammed Şâzilî okuldan, medreseden çıkınca, çarşıda<br />

dükkânında oturur ve kitap satardı. Ona bâzıları uğrayıp; "Yâ Muhammed! Sen dünyâ için<br />

yaratılmadın." dediler. Bu söz üzerine dükkândan ayrıldı, kitapları ile bütün varlığından<br />

vazgeçti. Hepsini terk etti. Sonra bunların ne olduğunu bir daha sormadı. Kendisine halvet<br />

(yalnızlık) sevdirildi. Halvete girdiğinde 14 yaşında idi. Yedi sene halvette kaldı, yeraltındaki<br />

odasından insanlar arasına hiç çıkmadı.<br />

Ebü'l-Abbâs diyor ki: "Muhammed Şâzilî hazretlerine talebe olmuştum. Talebe iken, odasına<br />

her gidişimde izin isterdim; gir derse girer, sükût ederse geri dönerdim. Bir gün gittiğimde<br />

sükût etti. Fakat buna rağmen ben içeri girdim. Baktığımda bir köşede meşgûl olduğunu ve<br />

yanında da büyük bir arslanın durduğunu gördüm. Arslan edeble oturuyordu. Beni görünce,<br />

arslan sert sert baktı. Kendimi dışarı zor attım. Tövbe istigfâr edip, bir daha odasına izinsiz<br />

girmedim."<br />

Muhammed Şâzilî, gaybdan bir nidâ işitinceye kadar halvetten çıkmadı. Bu ses üç defâ şöyle<br />

diyordu: "Yâ Muhammed! Çık ve insanlara faydalı ol!" Üçüncüsünün sonunda; "Şayet<br />

çıkmazsan çıkmaya zorlanırsın." diye ses geldi. Muhammed Şâzilî;"Zorlandıktan sonra<br />

ayrılmaktan başka çâre yoktur." dedi. Muhammed Şâzilî sonrasını şu şekilde anlattı:<br />

"Kalktım ve zâviyeye gittim. Fıskiyede abdest alan bir cemâat gördüm. Onların bir kısmının

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!