22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

"MuhammedSıddîk çok ağır hasta acele teşrifinizi dilemektedir." diye bir tel çekildi.<br />

Abdülhakîm Efendi bu haberi alır almaz atına binip Van'a gitti. TalebesiMuhammed Sıddîk<br />

ile buluşunca, Muhammed Sıddîk; "Efendim benim hastalığım, sıkıntım şudur?" diyerek<br />

inkârcı, sapık kimsenin hâlini anlattı ve cevap verilerek onun iknâ edilip susturulmasını arzu<br />

ettiğini söyledi.<br />

Bunun üzerine Abdülhakîm Efendi; "O kimse ile bahçede görüşeceğim. Bir yer hazırlatın.<br />

Altı yaşında bir eşeği de bahçeye bağlatıp bir müddet aç ve susuz bırakınız." dedi. Bu<br />

hazırlıklar yapıldıktan sonra sapık kimse ile bahçede görüşmek üzere bir araya geldiler.<br />

Konuya geçmeden önce Abdülhakîm Efendi sapık kimseye; "Nerelisin? Evli misin, baban<br />

öleli kaç sene oldu?" diye sordu.Sapık kimse; "Siz şarklı hocalar birisi ile karşılaşınca, böyle<br />

fuzûlî sorular sorarsınız. Buraya ne için geldiyseniz o konuda konuşalım." dedi. Abdülhakîm<br />

Efendi hazretleri; "Dâvânızı duydum. Yalnız siz çok insafsız bir kimsesiniz. İnsafsızlarla ilmî<br />

münâzara yapmayı tercih etmem." buyurunca; "Neden insafsız mışım?" dedi. "İfâdenize göre<br />

baban altı sene önce ölmüş ve o zaman deminden beri şurada anırıp duran şu eşek dünyâya<br />

gelmiş ve babanın rûhu bu eşeğe geçmiş! Böyle iddiâ ediyorum aksini isbât edebilir misin?"<br />

deyince, sapık kimse şaşırıp kaldı ve yenik düştü. Sapık bir düşüncede olduğunun farkına<br />

vardı. Seyyid Abdülhakîm Efendinin büyük bir âlim ve velî olduğunu anladı, iknâ oldu.<br />

Bundan sonra SeyyidAbdülhakîm Efendi ilmî olarak gâyet geniş açık ve anlayabileceği bir<br />

tarzda rûhun bir insandan başka bir insana geçmeyeceğini, bunun mümkün olmadığını anlattı.<br />

Sapık kimse gerçekten iknâ olup, sapık fikrinden vaz geçti. Îtikâdını düzeltti ve tövbe etti.<br />

Seyyid Abdülhakîm Efendi onu alıp Vâli TâhirPaşanın yanına götürdü. "İşte bir iddiâ ile<br />

buraya kadar gelmiş bu kimseyi bir eşekten misâl vererek müslüman ettik." buyurdu. Sonra<br />

bu kimsenin saptırdığı insanların îtikâdının düzeltilmesi içinTâhirPaşanın gayret göstermesini<br />

ve yardımcı olmasını istedi.<br />

Muhammed Sıddîk Efendi Van'da müftü olduğu sıradaBirinciDünyâ Savaşı çıkmıştı.Bu<br />

sıralarda bir gün Mejingir (Yukarı Kaymaz) köyünde Mejingir Suyu kenarında kollarını<br />

sıvamış abdest alıyordu.Sağ ayağını yıkamış sol ayağını yıkamak üzere iken o çevrede<br />

bulunan ermeni komitacılarından iki ermeni yakınında saklanmıştı. Ateş edip<br />

MuhammedSıddîk Efendiyi vurdular. Atılan kurşun sağ omuzundan girip sol böğründen<br />

çıkmıştı. Vurulduğunu hissedince, belindeki kundaklı silahı çekip ateş etti.Kendisini<br />

yaralayanı vurup öldürdü. Diğerini de yaraladı. Arkadaşları da o yaralıyı öldürdüler.<br />

MuhammedSıddîk hazretleri birkaç saat sonra şehîd oldu. Bu arada vasiyetini yapmıştır.<br />

Kabr-i şerîfi Mejingir köyündedir. Fehmî Efendi adında fazîlet sâhibi bir oğlu vardı. 1969<br />

senesinde vefât etmiştir. Kabri, babasının kabri yanındadır. Kerâmet sâhibi bir velî idi.<br />

1) İslâm Meşhûrları <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.3, s.1538<br />

MUHAMMED SIDDÎK KEŞMÎ;<br />

Hindistan'da yetişen büyük velîlerden. İran'da Bedahşân'ın Keşm kasabasından olup, Hidâye<br />

ismi ile meşhûrdur. Doğum târihi bilinmemektedir. Küçük iken, Hân-ı Hânân Abdürrahîm'in<br />

sohbetinde bulundu. Bunun vâsıtası ile Hâce Bâkî-billah hazretlerinin sohbeti ile şereflendi.<br />

Bu hocasının vefâtından sonra, İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin sohbet ve hizmetine kavuştu.<br />

Evliyâlıkta, "Vilâyet-i hâssa" ismi verilen en yüksek makamlara kavuşmakla şereflendi. 1622<br />

(H.1032) senesinde, izin alarak hacca gitti. 1640 (H.1050) senesinde vefât etti.<br />

Muhammed Sıddîk'ın ilk hocası Hân-ı Hânân Abdürrahîm'in, Nakşibendiyye yolunun<br />

büyüklerine bağlılığı ve yakınlığı vardı. Muhammed Sıddîk, tasavvuf yolunda yükselmek için<br />

hocasının işâreti ile, zamânın en büyük velîlerinden Hâce Bâkî-billah'ın huzûruna gitti. Onun<br />

hasta kalblere şifâ veren sohbeti ile şereflendi. Hâce hazretlerine her bakımdan teslim olup,<br />

bütün emirlerine ve hizmetine canla başla sarıldı. Böylece hocasının en gözde talebeleri

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!