22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

hâlde, o hiç şikâyet etmez, hâline şükr ve sabrederdi. İbâdet edebilecek kadar yer,<br />

yiyeceklerin pekçoğundan perhiz ederdi. Buyururdu ki: "Hastalık sebebiyle yaptığım bu<br />

perhizler aynı zamanda kalbimi temizledi."<br />

Ömrünün sonuna doğru saltanat merkezi olan Delhi'ye gitti. Zamanın pâdişâhı Muhammed<br />

Ferruh onun talebesi olmakla şereflenmişti.<br />

Muhammed Sıddîk hazretlerinin, MuhammedMehdî veMuhammedAbdülbâkî isminde iki<br />

oğlu vardı.<br />

1) Umdet-ül-Makâmât; s.394<br />

2) İslâm Âlimleri<strong>Ansiklopedisi</strong>; c.17, s.120<br />

MUHAMMED SIDDÎK ARVÂSÎ;<br />

Büyük âlim ve velî. Seyyid Fehîm Arvâsî hazretlerinin oğludur. 1871 (H.1287) senesinde<br />

Arvas'ta doğdu. 1916 (H.1334) senesinde otuz iki yaşında Ermeniler tarafından şehîd edildi.<br />

Küçük yaşta ilim tahsîline başladı. Arvas Medresesinde veGevaş'ta babasının icâzetli<br />

talebelerinden, Molla Abdülcelîl'den bir müddet okudu. İlk bilgileri öğrendi.Daha sonra<br />

zamânın meşhûr âlimi ve tasavvufta büyük rehber Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretlerinden<br />

Başkale'de ilim öğrendi. Onun yüksek huzûrunda ilmini tamamladı. Bundan sonra da<br />

tasavvufta yetişmek üzere çalıştı. Bu hocası onu lâyık olduğu feyz ve kemâl derecelere<br />

ulaştırdı.Hilâfetle şereflenip irşâd için önce Arvas'a gitti. Sonra hocasının emriyle Van<br />

Müftülüğünü kabûl etti.<br />

Ders arkadaşlarından Abdülmecîd Efendi şöyle anlatmıştır: "Benim yazım düzgün ve güzel<br />

olduğundan hocamız Abdülhakîm Efendi bana MuhammedSıddîk'ın hilâfetnâmesini yazdırdı.<br />

Bunu yazdırdıktan sonra bizimle bir hafta hiç ilgilenmedi. MuhammedSıddîk bu durum<br />

karşısında herhalde bir kabahatim var diye çok üzüldü. Üzüntüden başını kaldıramaz<br />

olmuştu. Bir gün hocamız Abdülhakîm Efendi bana; "Muhammed Sıddîk'a söyle at hazırdır,<br />

yarın atına binsin buradan gitsin." buyurdu.<br />

Bunun üzerine ertesi gün Muhammed Sıddîk gâyet üzgün bir halde yola çıkacaktı. Beldenin<br />

eşrafı onu uğurlamak için toplandı. Abdülhakîm Efendi hazretleri ise ona dönüp bakmadı<br />

bile. Nihâyet yola çıkıp ayrıldı gitti. Çevkan Suyunun yanına vardığı sırada Seyyid<br />

Abdülhakîm Arvâsî hazretleri onu geri çağırdılar. Koluna girip iki âşık gibi berâber<br />

yürüyerek geri geldiler. Birbirlerini çok severlerdi. Herkes onları seyrediyordu. Muhammed<br />

Sıddîk'a hilâfetnâmesini verdiler. Tekrar insanlara yaklaştılar. Muhammed Sıddîk Efendi<br />

sevincinden tebessüm ediyordu.Hocası ona halkın gözleri önünde çok iltifat gösterdi. Sonra<br />

onu tekrar uğurlayıp, gönderdi. Ona önce gösterdiği sert muâmeleye temasla şöyle buyurdu:<br />

"Her şeyi tamamdı. Ancak kalbinde Seyyid Fehim Arvâsî hazretlerinin oğluyum diye bir<br />

nokta vardı. Onu da bu muâmele ile sildik."<br />

Muhammed Sıddîk Efendi zâhirî ve bâtınî ilimlerde yetişip hocası Abdülhakîm Arvâsî<br />

hazretlerinden icâzet aldıktan sonra Arvas'ta ve Van'da hizmet etti.Van'da bulunduğu sırada<br />

bir gün Van Vâlisi Tâhir Paşa zamânında, Van'a, rûhun bir insandan başka bir insana<br />

geçtiğine inanan sapık bir kimse gelmişti. Van'a geliş sebebini Vâli Tâhir Paşaya anlatıp, vâli<br />

konağında misâfir olmuştu. Vâli Tâhir Paşaya sapık düşüncelerini açınca, bir müddet<br />

münâkaşa ettiler. Bu münâkaşadan sonra Vâli Tâhir Paşa da Van'da bulunan büyük âlim<br />

Muhammed Sıddîk Efendiyi vâli konağına dâvet edip; "Şöyle sapık bir kimse geldi. Bozuk<br />

fikrini yayarsa zararlı olur ne edelim?" diye sordu. Bunun üzerine; "Ben şimdilik onu tam<br />

mânâsıyla susturup iknâ edemem. Konuşma çok uzar. Onu birkaç sözle ancak hocam Seyyid<br />

Abdülhakîm Arvâsî hazretleri iknâ eder." dedi. Bunun üzerine Başkale'ye;

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!