22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ederdi.Sonra yeniden abdest alıp, ikindiyi kılar ve ardından vâz ederdi. Bâzan ikindiyi<br />

kıldıktan sonra husûsî odasına gider, akşama kadar orada kalır, akşam olunca namaz için<br />

çıkar, akşam namazını vaktin evvelinde kılardı. Sonra akşam vazifelerini okur, evvâbin<br />

namazını kılardı. Bu namazda uzun sûreler okurdu. İmâm-ı Âzam hazretlerinin mezhebine<br />

göre yatsı vakti girince, yâni ufukta beyazlık kaybolunca namazını kılıp, odalarına giderdi.<br />

Soğuk mevsimlerde gecenin üçte birine kadar yatsı namazını geciktirip, öyle kılardı. Gecenin<br />

sonuna doğru teheccüde kalkardı, namazda uzun sûreler okurdu. Çoğu zaman teheccüd<br />

namazının abdesti ile sabah namazını kılardı. Her vakitte okunması bildirilen duâları okur,<br />

ayrıca vakit belirtilmemiş duâları da okurdu. Bunlarla birlikte her gün beş bin kelime-i<br />

tayyibe okurdu. Bu kadar devamlı tâat, vakitleri gözetip değerlendirme ve ibâdet, insan<br />

gücünün dışında idi. Buna rağmen, talebenin yetiştirilmesinde eshâbıyla sohbetinde, eksiklik<br />

ve kusur etmezdi. Hak tâliblerine feyz saçar, onları ilerletir, yüksek makamlara kavuştururdu.<br />

Bu yolun tâlibleri çok uzak memleketlerden huzûruna gelir, yüksek makamlara kavuşurlardı.<br />

Sır mahremlerinden çok güvenilir biri anlattı: Bir defâ Muhammed Saîd hazretleri hastalandı.<br />

Hastalığı uzadıkça ağırlaştı. Zayıfladı, bitkin hâle geldi. Tabibler çare bulamadılar. Birgün<br />

hazret-i İmâm yolda bir kâğıt gördü, eğilip aldı. Üzerinde, Allah ism-i şerîfi yazılıydı. Onu<br />

öpüp temiz bir yere koydular. Bunun üzerine Allahü teâlâ tarafından kendilerine; "Bizim<br />

ismimizi yücelttiğin için, oğlunu sana bağışladık ve hastalığını sıhhate çevirdik." diye ilhâm<br />

edildi ve kısa zamanda o hastalıktan iyileşti.<br />

HâceMuhammed Saîd'in, makam, kerâmet ve hârikulâde hâlleri sayılamıyacak kadar çoktur.<br />

Kalblerden geçenleri bilmede, kabir hâllerini keşfte ayrı bir husûsiyeti vardı. Bir mesele<br />

hakkında bir şey söylese, Allahü teâlâ onun hatırı için o işi söylediği gibi yaratırdı.<br />

Hadarât-ül-Kuds müellifi, Bedreddîn Serhendî hazretleri anlatır: "Geniş bir ova gördüm.<br />

Velîler, sâlihler ve bâzı insanlar oraya toplanmıştı. HâceMuhammed Saîd bir taht üzerinde<br />

oturuyor ve bütün bu kalabalık, ona yüz dönmüş onu dinliyordu. Bu kalabalığın imâmı,<br />

büyüğü ve rehberi o idi."<br />

Hazret-i MuhammedSaîd'in bağlılarından olan Vezir Hanın hâmile olan hanımı, kendisine bir<br />

mektup yazıp; "Hak teâlânın bana bir erkek evlâd vermesi için teveccüh buyurun." dedi.<br />

Hazret-i MuhammedSaîd duâ etti ve cevâbında o hanıma; "Rahat olun, Allahü teâlâ yakın<br />

zamanda sana bir erkek evlâd verecektir." diye yazdı. Hâmile olan o hanım, doğum yapınca,<br />

bir oğlu dünyâya geldi.<br />

Bir kimsenin oğlu ölmek üzereydi. Oğlunu çok sevdiği için, vefâtının biraz daha gecikmesini<br />

arzu ediyordu. Bu sebeple ağlayarak Muhammed Saîd hazretlerinin huzûruna geldi ve; "Ey<br />

İmâm hazretleri! Allahü teâlâ, hazret-i Îsâ aleyhisselâma ölüleri diriltme mucizesini ihsân<br />

etti. Siz de peygamberlerin aleyhimüsselâm vârislerisiniz. Oğlum şu anda ölmek üzeredir.<br />

Hâline bir teveccüh buyurmanızı istirhâm ediyorum." diye yalvardı. Muhammed Saîd bir<br />

müddet cevap vermedi, murâkabe ettikten sonra başlarını kaldırıp; "Oğlunun canı geri geldi,<br />

dirildi ve sağlamlaştı." buyurdular. O kimse sevinerek evine koştu. Evde yerinden<br />

kalkamayan, konuşamayan, sekerât-ı mevt hâlindeki oğlunu, iyileşmiş buldu.<br />

İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin oğullarına yazdığı bir mektup aşağıdadır:<br />

"Allahü teâlâya hamd olsun. Resûlüne salât ve selâm olsun. Kıymetli oğullarım! Siz ne<br />

kadar, bizim sohbetimizi istiyorsanız, ben de o kadar sizi görmek, sizinle konuşmak<br />

istiyorum. Fakat ne yapalım ki, bütün arzular ele geçmiyor.<br />

Mısra':<br />

"Rüzgâr, ekseriye geminin istemediği taraftan eser."<br />

Bu asker arasında, isteksiz ve rağbetsiz kalmamda, büyük faydalar görüyorum. Burada bir<br />

saat kalmağı, başka yerlerde bir çok saatler kalmaktan daha iyi buluyorum. Burada öyle

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!