22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ilimlerde tam bir mahâret elde etti. Bu tahsîl esnâsında yüksek babalarının tasarruf ve<br />

bereketli teveccühleriyle bu büyük yola bağlılığı kuvvetlendi ve yüksek hâllere kavuştu.<br />

Bütün bu zâhirî olgunlukları ve manevî terakkîleri on yedi yaşında ikmâl edip bitirmişti. O<br />

zamandan beri aklî ve naklî ilimlerde mahâret sâhibi olup, dâimâ ders okutur, bâzı kıymetli<br />

kitaplara ilâveler ve hâşiyeler yapardı. Bunlardan biri Mişkât-ül-Mesâbih'e yaptığı<br />

ilâvelerdir. Hanefî mezhebi imâmlarından alınan sağlam hadîsleri açık delîllerle, doğru<br />

şâhidlerle, en kıymetli kitaplardan alıp buraya yazmıştır. Okuyan âlimler, çok beğendiler.<br />

Onu medhedip, çok duâ eylediler. Hayâli Hâşiyesi üzerine de hâşiyesi vardır. Bu eseri de<br />

çok sağlamdır. Hattâ bunda sırf kendine mahsus sözleri de vardır. Zamânının âlimleri bu<br />

eseri okuyunca, Muhammed Saîd hazretlerinin son derece ince ilimlere sâhib olduğunu kabûl<br />

etmişlerdir.<br />

Münâzarada, bütün Hindistan âlimlerini susturacak ayrı bir meziyeti vardı. Muhammed<br />

Hâşim-i Keşmî bu hususta şöyle anlattı:<br />

"Bir gün bu fakîr de yanlarında idim. Âlimlerden biri kendilerinden usûl-i fıkha dâir çok zor<br />

bir mesele sordu. Bu soruyu, gâyet açık ve geniş olarak cevaplandırdı. O âlim kulağıma<br />

eğilip, "Bu Mahdumzâde'nin, ilimde bir eşi yoktur. Biliyor musun?" dedi.<br />

Yine bir gece, zamânın büyüklerinden biri büyük bir meclis hazırladı. O memleketin<br />

âlimlerini, meşâyıhını ve ileri gelenlerini de dâvet ettiler. O mecliste tâzim secdesi ve<br />

ibâdetteki secdeler hakkında çok derin ilimler ortaya döküldü. Hazret-i Mahdumzâde<br />

MuhammedSaîd, azîz kardeşi MuhammedMa'sûm ile berâber bir tarafta idi. Âlimlerin<br />

büyüklerinden kalabalık bir grup bir tarafta idiler. Her ilimde sözü en yüksek dereceye<br />

getiriyorlardı. Mecliste olanlar bunların kim olduklarını bilmek için kalkıp, yanlarına gelip,<br />

bunları seyrediyorlardı. Bu iki kardeşi tanımadıklarından, bu azîzlerin kim olduklarını<br />

soruyorlardı. Hazret-i İmâm'ın oğulları olduklarını öğrenince; "Bu vilâyet sedefinden ne için<br />

böyle hidâyet incileri zuhûra gelmesin?" dediler.<br />

Yine bu Mahdumzâde teşehhüdde parmak kaldırmamak hakkında Hanefî mezhebine göre bir<br />

risâle yazıp, buyurdular ki: "Evlâ olan, parmak kaldırmamaktır." Parmak kaldırılmasının<br />

gerekli olduğunu iddiâ eden âlimler, risâledeki cevaplar karşısında şaşırıp kaldılar.<br />

Hâşim-i Keşmî anlattı: "Bir gün hazret-i İmâm bu iki kardeşin zâhirî ve bâtınî ilimlere sâhip<br />

olmaları hakkında bu fakîre şöyle buyurdular: "Oğlum Muhammed Sâdık vefât edince, kendi<br />

kendime; "Zâhir ilimlerde bu kadar fazîletli, kalb hâllerinde bu kadar yüksek oğlu nerede<br />

bulurum?" dedim. Allahü teâlâ ihsân ederek, bu mübârek kardeşini, yüksek ağabeyinin vekîli<br />

eyledi.Bu ihsânından dolayı Allahü teâlâya hamd ü senâlar olsun."<br />

Zamânın âlimlerinden Âsaf-ı Câhî, aklî ilimlerde derin bilgi sâhibi olup, cevaplandıramadığı<br />

bâzı meseleleri Muhammed Saîd'e arzederdi. Allahü teâlânın yardımıyla, ânında en güzel<br />

cevapları alır içi rahatlardı. Âsaf-ı Câhî zaman zaman Sultan Şâh Cihân'ın huzûruna gider,<br />

Muhammed Saîd hazretlerini medh edip; "Şeyh Muhammed Saîd, Müceddîd-i elf-i sânî'nin<br />

oğludur. İlimde babası ile berâberdir." derdi. Muhammed Saîd ne zaman sultânın huzûrunda<br />

bulunsa, pâdişâh, ondan başkasına dînî suâl sormazdı. Hâlbuki pâdişâhın meclisinde her<br />

zaman yüksek âlimler bulunurdu.<br />

Muhammed Saîd hazretleri kalb ilimlerini de, zâhir ilimler gibi yüksek babasının sohbetinden<br />

elde etti. Kemâl derecesine kavuşup, bu büyükler yolunda, tâlipleri yetiştirmek için<br />

babalarından hilâfet ve icâzet aldı. Talebelerin yetişmesi ve terbiyesi ile meşgûl oldu. Hattâ<br />

babaları, ömürlerinin sonuna doğru talebeler ile meşgûl olmaktan el çekip, bunları bu oğlu ve<br />

diğer oğlu Hâce Muhammed Ma'sûm hazretlerine havâle ettiler. İmâm-ı Rabbânî hazretleri,<br />

fıkıh bilgileri üzerinde bir meseleyi araştırmak isteyince, bu oğlundan sorardı. Verdiği doğru<br />

ve sağlam cevaplardan çok hoşlanırdı. Ona duâ ederdi. Bu iki oğlu hakkında; "Her kutbun iki<br />

imâmı olur. Siz ikiniz de imâmsınız." buyurdular.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!