22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

yerli kabîleleri etrafına topladı. Büyük bir güçle başta Maasker olmak üzere Merakeş sınırına<br />

kadar bütün batı Cezâyir'e sâhib oldu. Fransızlar 26 Şubat 1834 antlaşmasıyla Abdülkâdir'in<br />

Batı Cezayir üzerindeki otoritesini tanıdılar. Ancak ertesi yıl bölgedeki Fransız komutanı<br />

General Trezel, emirin kendisine bağlı saydığı aşîretleri himâyesi altına aldığını bildirdi.<br />

Amacı, mücâhidleri bölmek ve parçalamaktı. Onun bu kararı üzerine Abdülkâdir-i Cezâyirî<br />

tekrar harekete geçti. Makta'da yapılan çarpışmada Trezel alayını müthiş bir bozguna uğrattı<br />

(1835).<br />

Bu yenilgi üzerine Fransa bölgeye yardım kuvvetleri gönderdi. Bu birliklerin başında gelen<br />

General Bugeaud kısa bir sürede Cezayir'i ele geçireceğine, müslümanları mahv edip<br />

Abdülkâdir'i yakalayacağına söz vererek harekete geçti. Fransızlar Maasker'i kısa sürede ele<br />

geçirdiler. Bu zaferle kendisine fevkalade güvenen Bugeaud, Konstantine önüne geldiğinde<br />

Abdülkâdir'in asıl gücü ile karşılaştı. Abdülkâdir'in ne zaman ve ne şekilde vuracağı belli<br />

olmuyordu. Ordusu son derece disiplinli idi. En küçük bir bozulma ve ümitsizliğe düşmüyor<br />

ve insanüstü bir gayretle çarpışıyordu. Bu durum Fransız birliklerinin tekrar bozgun hâlinde<br />

geri çekilmesine yol açtı. Bugeaud Fransa hükümetine gönderdiği raporlarda:<br />

"Abdülkâdir hızlı, zekî ve ne yapacağı belli olmayan bir düşmandır. Dehâsı ve temsil ettiği<br />

inanç sâyesinde kazandığı îtibârla kitleleri bize karşı harekete geçiriyor. Kendisi sıradan bir<br />

insan değil, müslümanların severek ve arzu ile beklediği ve hasretle kucakladığı bir liderdir."<br />

diyordu.<br />

Nitekim Bugeaud çok geçmeden Abdülkâdir'le Tafna Antlaşmasını yapmaya mecbur<br />

kaldı(1837). Bu antlaşma ile Emir Abdülkâdir limanlar ve kıyı şehirleri dışında ülkenin<br />

tamâmında hâkimiyeti elde ediyordu.<br />

Abdülkâdir-i Cezayirî bu sulh devresinden faydalanarak güçlü bir devlet mekanizması<br />

kurmaya çalıştı. Devlet merkezini Maasker'den Tagdempt'e nakletti. Kanun ve kaideleri<br />

düzelterek İslâmiyete uygun hâle getirdi. Osmanlılar zamânında birtakım mükellefiyetler<br />

karşılığında vergiden muaf tutulan Mehazin kabîlelerinin imtiyazlarını kaldırdı ve herkesten<br />

zekat topladı. Fas yoluyla İngiltere'den sağladığı top ve tüfeklerle ordusunu teknik açıdan<br />

kuvvetlendirdi.<br />

Bu arada Fransızlar antlaşmaya aykırı olarak faaliyetlerine devam ediyorlardı. 1837<br />

Ekiminde Osmanlı tâbiiyetini sürdüren ve kendilerine karşı direnen Ahmed Bey'i yenerek<br />

Konstantine şehrini zaptettiler. 1839'da ise Abdülkâdir'le Kabiliye bölgesinin nüfuz meselesi<br />

yüzünden görüşmek istediler. Red cevâbı üzerine harekete geçen Fransız birlikleri Cezâyir'i<br />

Konstantine'ye bağlayan Bîbân geçidini ele geçirdiler. Buna karşı Abdülkâdir de 19 Kasımda<br />

küçük fakat hareket kâbiliyeti yüksek birliklerini Fransızlar üzerine sevketti. Aynı zamanda<br />

"cihâd-ı mukaddes" ilân ederek dînini seven herkesi bayrağı altınaçağırdı. Kumandan ve<br />

yardımcılarına gönderdiği mektuplarla onların şevkini ve gayretini arttırmaya çalıştı.<br />

Abdülkâdir-i Cezâyirî böylece Fransızlara karşı ölüm kalım harbini başlatmış bulunuyordu.<br />

Bu harbin sonunda ya Cezayir'de İslâmı muzaffer kılacak veya bu uğurda çok istediği<br />

şehadete kavuşacaktı.<br />

Emir Abdülkâdir, Sumala adını verdiği merkezini seyyar bir vaziyete getirdi. Düşmanın<br />

vaziyetine göre merkezini istediği yere naklediyor ve savaşın cereyan tarzını hep kendi<br />

istediği şekilde yönlendiriyordu. Bu hareketli tesislerinde barut, mermi ve silah da imal<br />

edebiliyor ve malzeme sıkıntısı çekmiyordu.<br />

Ancak Abdülkâdir'in az fakat disiplinli ordusu karşısında üst üste mağlubiyetin ezikliği<br />

içerisindeki düşman çareyi; kadın, çocuk ve ihtiyarları zalimce katletmek, ekili araziyi yakıp<br />

yıkmak ve hayvanları telef etmek gibi yollarda buldu. Böylece yüz bini aşan Fransız ordusu<br />

yirmi bin kişilik ve dağınık vaziyetteki mücahidleri açlık ve sefalete düşürerek mağlub etmek<br />

gibi bayağı yollara başvuruyordu. Onların bu şekildeki davranışları ve sinsi faaliyetleri,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!