22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

kadar onu bırakma." buyurdu. Bu emir üzerine, o şahsın yanına gittim. Ona; "Sen niçin<br />

talebelerin arasına karışmıyorsun ve dergâhta kimse girmesin diye odanın kapısını<br />

kapatıyorsun? Niçin yalnız başına oturuyorsun?" dedim. O da; "Ben fakir ve garip birisiyim.<br />

Kendimi arkadaşlar arasına karışmaya lâyık görmüyorum. Hem de onların vakitlerini zâyi<br />

etmeyi ve onları rahatsız etmeyi istemiyorum." dedi. Ben, hâlini tam anlatmasını, elbette onu<br />

arkadaşların arasına karışmaktan men eden birşeyin olduğunu ve bunu açıklamasını ısrârla<br />

istedim. Bu ısrârım karşısında; "Niçin bu kadar üsteliyorsun?" deyince, ben de, bana bunu<br />

sormamı hocamın emrettiğini, hâline iyice vâkıf oluncaya kadar yanından ayrılmayacağımı<br />

söyledim. Isrârımın kendimden olmayıp hocamdan geldiğine iyice kanâat getirince, âh<br />

çekerek şöyle dedi: "Bende bir zaman garib bir hâl meydana geldi. Sana ondan biraz<br />

anlatayım. Cemâatle yatsı namazını kıldıktan sonra, bir süre murâkabe ile oturur, bir mikdâr<br />

da Allahü teâlânın zikri ile meşgûl olurdum. Bu sırada, sonu görünmeyen bir nûr beni her<br />

taraftan kuşatırdı. O nûrun görünmesiyle kendimden geçerdim. Bu hâlim sabaha kadar<br />

uzardı. Gündüz ise, bu hâlin lezzetine dalardım." Ondan bu hallerini dinleyince, ona gıpta<br />

etmemden dolayı içim yanıyordu. Elimde olmayarak gözlerimden yaşlar geldi. Onun sözleri<br />

bana çok tesir etti. Oradan ayrıldım. Anladım ki; Mevlânâ Sa'düddîn'in onun hâlini<br />

öğrenmemi istemesi, etrâfında böyle kimselerin de bulunduğunu bana bildirmek içindi."<br />

1) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.1, s.171<br />

2) Reşehât; s.145<br />

3) Hadâik-ül-Verdiyye; s.153<br />

4) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.14, s.253<br />

5) Sefînet-ül-Evliyâ; s.189<br />

6) Bahr-ül-Velâye; v.183 a<br />

MUHAMMED SÂDIK;<br />

Hindistan'ın büyük velîlerinden. İnsanları Hakk'a dâvet eden, onlara doğru yolu gösterip<br />

hakîkî saâdete kavuşturan âriflerin ışığı, velîlerin önderi, İslâmın bekçisi ve müslümanların<br />

baştâcı olan İmâm-ı Rabbânî müceddîd-i elf-i sânî Ahmed-i Fârûkî Serhendî hazretlerinin<br />

birinci oğludur. 1591 (H.1000) senesinde Serhend'de doğdu. 1599 senesinde pederi ile<br />

birlikte Hâce Muhammed Bâkî-billah ile görüştü. Ondan cenâb-ı Hakk'ı zikretmek, murâkabe<br />

etmek için vazife almakla ve ona bağlı bir talebe olmakla şereflendi. İstidâdı, fıtratı ve<br />

yaradılışı yüksek olduğundan, onların terbiyesi ve merhametli nazarlarının bereketleri<br />

sayesinde kıymetli hâllere, yüksek makamlara kavuştu. Daha çocukken, uzak yerlerdeki<br />

şeyleri, mezardaki hâlleri keşf ederdi. Sonra kendi peder-i âlîsinden feyz alarak, kemâl<br />

mertebelerinin sonuna erişti. Babasının esrarına mahrem oldu. 1616 (H.1025) senesinde tâûn<br />

hastalığından Serhend'de vefât etti.<br />

Muhammed Sâdık'ın, çocukluğunda, tâlim ve terbiyesi ile, yüksek dedesi Abdülehad<br />

hazretleri meşgûl oldu. Çok akıllı olup, nûr ve zekâ alâmetleri, yüzünden belliydi. Babası<br />

İmâm-ı Rabbânî hazretleri; "Babam bana; "Sizin bu oğlunuz bana eşyânın hakîkatinden ve<br />

keyfiyetinden garip suâller soruyor. Çok zor cevap verebiliyorum" derdi." buyurdu.<br />

Muhammed Sâdık, yüksek kâbiliyet ve yaradılışı sebebiyle hazret-i İmâm'ın, rahmet<br />

nazarlarının ve terbiyelerinin bereketi ile, üstün hâllere, pahâ biçilmez muâmelelere kavuştu.<br />

Hazret-i Hâce Bâkî-billah'ın ve muhterem babalarının dâimî tasarrufları altında idi. O<br />

günlerde velîlikte görülen ve cezbe denilen hâlin kendilerinde gâlib olduğu zamanlarda bile,<br />

din ilimleri öğrenmekten geri kalmayıp, onları da bitirmeğe uğraştı. Hâşim-i Keşmî anlattı:<br />

"İşittim ki: O günlerde çok defâ kendinden geçmenin ve cezbeye kapılmanın çokluğundan,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!