22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Nizâmüddîn Hâmûş'a bağlandığım zaman, karanlık gecelerde yolda giderken, sağımda ve<br />

solumda on veya on iki meşale yanardı.Nereye gitsem onlar da benimle berâber giderlerdi.<br />

Buna rağmen aslâ onlara iltifât etmez, onlara hiç îtibâr etmezdim." diye buyurduktan sonra,<br />

kızarak şunları ilâve etti: "Yanımdan kalk git. İkinci defâ bu şekilde bir daha yanıma gelme!"<br />

Böylece beni meclisinden kovdu. Onun huzûrundan kalbim kırık çıktım. Çok ağlayıp, göz<br />

yaşları döktüm. Bundan dolayıAllahü teâlâdan af ve magfiret diledim. Kalbimi bu gurûr ve<br />

kendini beğenme kirlerinden temizlemek için çok gayret gösterdim. Hocam Sa'düddîn<br />

Kaşgârî'nin iltifatları ve teveccühlerinin bereketi ile, bu sıkıntılı ve kötü durumdan<br />

kurtuldum. Aynen bana görünen nûr, anneme de göründü.Hattâ, o benden daha fazla gördü.<br />

Böyle nûrların bana göründüğü günlerde, birisi bana çok tevâzu gösteriyordu. Onun bana<br />

karşı tevâzusu artık haddini aşmıştı. Bunun üzerine ona; "Bana niçin bu kadar tevâzu<br />

gösteriyorsun? Bunun sebebi nedir?" diye sordum. O şahıs, şunları anlattı: "Karanlık bir<br />

gecede mescide bitişik dergâhta oturuyordum. Bu sırada kapıdan biri girdi.Bunun üzerine<br />

orası gündüz gibi aydınlanıverdi. Hâlbuki o şahsın yanında kandil falan yoktu. O şahsa iyice<br />

baktığımda, siz olduğunuzu gördüm. Siz oradan gidince, yine orası eskisi gibi karardı."<br />

Mevlânâ Sa'düddîn'in sohbetine kavuşmama rağmen, kalbimde bu yolun büyüklerine bağlılık<br />

hâsıl olmadığı için, çok üzgün ve kederli idim. Karanlık gecelerde, câmide başımı yere<br />

vuruyordum. Gündüzleri sahrâya çıkıyor, oralarda ağlıyor, Allahü teâlâya yalvarıp<br />

yakarıyordum. Bu hâl üzere, yaklaşık sekiz ay geçti. Bir gün Mevlânâ Sa'düddîn, bu hâlde<br />

ağlarken görünce; "Çok ağla ve yalvar. BöyleceAllahü teâlânın rahmetine kavuşursun. Çünkü<br />

ağlayıp yalvarmak, Allahü teâlânın rahmetine kavuşmakta çok tesirli ve kıymetlidir. Ben de<br />

gençlik günlerimde senin gibi çok ağlardım." dedi. Bu sırada ona iltifât ve teveccüh ile baktı.<br />

Bunun üzerine onda, bu yolun büyüklerine bir anda bağlılık hâsıl oldu.<br />

Bundan sonra câmide murâkabe hâlinde idim. Gece yarısına doğru uyku bastırınca, uyku<br />

dağıtmak için kalktım. O sırada hocamın arka tarafta beni tâkib ettiğini fark ettim. Hemen<br />

arkasına oturmak istedim. O da başını kaldırarak; "Ey Muhammed, niçin kalktın?" buyurdu.<br />

"Uyku hâli meydana gelmişti. Onu gidermek için" dedim. O zaman bana lütuf ve merhamet<br />

buyurdular ve bende büyüklerin yoluna bağlılık tamâmen hâsıl oldu.<br />

Mevlânâ Sa'düddîn Kaşgârî'nin Allahü teâlânın izniyle, istediği zaman istediği kimseye, bu<br />

yolun büyüklerine bağlılığı verme gücü vardı. İstediği kimseyi, kendisinden geçirir, mânevî<br />

âlemlere daldırırdı. Bir gün onunla berâber mescidin kapısına gelmiştim. Akşam ezânı<br />

okundu. Mescide girip akşam namazını kıldık. Namazdan sonra hatim okunacaktı. Çok<br />

kalabalık bir cemâat vardı. Her tarafta kandiller yakılmıştı. Sa'düddîn Kaşgârî namazdan<br />

sonra kıbleye doğru bir köşede oturdu. Ben de arkasına bir yere oturdum. Sonra bana,<br />

yanında oturmam için işâret etti.Yerimden kalkıp yanlarına oturdum. Daha oturmadan, bir ân<br />

bakınca birden bire kendimden geçtim. Bu hâl, müezzinin yatsı ezânını okumasına kadar<br />

sürdü. Bu süre içerisinde, hiçbir şeyden haberim olmadı.<br />

Daha bu yolun başlangıcında iken, câmide abdest alınan yerde oturdum. Elimde de Mesnevî<br />

kitabı vardı. O sırada Mevlânâ Sa'düddîn abdest alınan yere geldi. Bana, elimdeki kitabın ne<br />

olduğunu sordu.Mesnevî deyince; "Onu okumakla bu yolda ilerleme olmaz. Bu yolda<br />

çalışma ve gayret lâzımdır. Ancak o zaman onun mânâlarına vâkıf olabilirsin." buyurdu.<br />

Yine bu yolda başlangıç günlerinde iken câminin bir kenarında, bağdaş kurmuş bir halde<br />

murâkabede bulunuyordum. Bu sırada; "Ey edebsiz! Hizmetçiler hiç sultânın huzûrunda<br />

böyle mi oturur?" diye bir ses işittim. Bunun üzerine derhâl yerimden sıçrıyarak, kerpiçlerin<br />

üzerinde oturdum. O zamandan sonra bağdaş kurarak hiç oturmadım."<br />

Bir gün hocası Mevlânâ Sa'düddîn ile, Şeyh Behâüddîn Ömer'i ziyâret için Cigâre köyüne<br />

gittiler. Hocası ata bindi. O da peşlerinden yüreyerek gidiyordu. Yola çıkmadan evvel, evde<br />

biraz bir şeyler yemişti. Yolda harâret bastı. Fakat edebinden, hocasından izin isteyip de su

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!