22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Muhammed Ömer, orta boylu, heybetli, huşû' ve hudû' sâhibi bir zât idi. Bütün ibâdet ve<br />

tâatlarını tam bir kalb huzûru içerisinde yapardı. Resûlullah efendimizin mübârek ahlâkı ile<br />

ahlâklanmıştı. O'nun ahlâkını herkes beğeniyordu.<br />

Muhammed Ömer'in en meşhûr talebesi, oğlu Ebü'l-Hayr'dır. O da 1922 (H.1341) senesinde<br />

Delhi'de vefât etmiş olup, onun oğlu Ebü'l-Hasan Zeyd-i Fârûkî, Delhi'deki Abdullah-ı<br />

Dehlevî dergâhında ilim ve feyz saçmağa devâm etmektedir.<br />

Muhammed Ömer'in kerâmetleri çoktur. Bâzıları şöyle anlatılır:<br />

Harem-i şerîfte, Ramazân-ı şerîf gecelerinden birisinde talebelerine; "Bu gece, Allahü teâlâ<br />

Sâhibzâde Muhammed Yûsuf'a sâlih bir evlâd verdi. Onun ismi Muhammed'dir" dedi.<br />

Talebeleri onun bu haberine çok şaşırdılar. O günün târihini yazdılar. Bir müddet sonra gelen<br />

mektupta,Ramazân-ı şerîfin falanca gecesinde Sâhibzâde Muhammed Yûsuf'un bir oğlunun<br />

doğduğu, ona Muhammed ismini verdiklerini bildiriyordu. Bu haberle daha önce yazdıkları<br />

Muhammed Ömer'in söylediği vakti karşılaştırdıklarında, ikisinin de aynı güne isâbet ettiğini<br />

gördüler.<br />

Mevlânâ Hakîm MuhammedNüvvâb, bir gün Muhammed Ömer'in yanına geldi. Ona;<br />

"Mekke-i mükerreme emîriŞerif Abdullah Paşa, hasta olan kardeşi Şerîf Sultan'ı tedâvî<br />

etmemi emretti. Bunun için sizden izin istiyorum. Eğer müsâade ederseniz, tedâvisine<br />

başlayacağım. Eğer izin vermezseniz, mâzeret beyân edeceğim" dedi. O zaman Muhammed<br />

Ömer; "Sen mâzeret beyan et, hastaya yaklaşma!" buyurdu. Bunun üzerine Hakîm<br />

Muhammed Nüvvâb, Şerif Abdullah Paşaya bir mâzeret beyân etti. Emîrin hasta olan kardeşi<br />

üç gün sonra vefât etti.<br />

Muhammed Ömer, Mekke-i mükerremede çok şiddetli bir şekilde hastalanmıştı. Bu sebeple,<br />

çocukları ve onu sevenler çok üzülmüşlerdi. Muhammed Ömer, bilhassa çocuklarının çok<br />

üzüldüğünü görünce; "Üzülmeyin! Çünkü benim vefâtım bu hastalık sebebiyle olmayacak"<br />

dedi. Çocukları, Muhammed Ömer'in bu haberinden dolayı biraz rahatladılar. Fakat bir<br />

tânesinin kalbine; "Babam çok hasta, belki beni tesellî için böyle söylüyor" diye geldi. O<br />

zaman babası; "Hatırından geçenleri biliyorum" dedi. Oğlu, Muhammed Ömer'e; "Benim<br />

arzum sizinle berâber gitmektir" deyince, Muhammed Ömer; "Hayır benimle berâber<br />

gelmeyeceksin. Çünkü burada birisinin terbiyesi senin elinle olacaktır" dedi. Muhammed<br />

Ömer daha sonra senelerce yaşadı.<br />

Muhammed Ömer, ömrünün sonlarına doğru deniz yoluyla, Mekke-i mükerremeden<br />

Hindistan'a gitmek için çoluk-çocuğu ve talebelerinden bâzıları ile gemiye bindi. Gemi<br />

Hindistan'a doğru yola çıktı. Muhammed Ömer, gece-gündüz tövbe ve istigfâr hâlinde<br />

bulunuyordu. Gemide şiddetli sıcak ve izdiham olmasına rağmen bunlara hiç<br />

aldırmıyordu.Bu yüzden çoluk-çocuğundan ve talebelerinden bâzıları hastalandı.<br />

Talebelerinden bâzısı yanına gelip; "Efendim gemi çok sıcak, izdiham fazla,<br />

çoluk-çocuğumuz çok rahatsızlar. Hiçbirimizin yürümeye ve hareket etmeye tâkati yok."<br />

dediler. Muhammed Ömer sükût edip, onları dinledi. Biraz sonra hıristiyan ve İngiliz olan<br />

gemi kaptanı geldi. Onun konuştuğunu kimse anlamadı. Daha sonra hâl ve hareketlerinden,<br />

orada bulunanlar onun Muhammed Ömer'i sorduğunu anladılar. Bu sırada gözü Muhammed<br />

Ömer'e ilişti. Kaptan hemen ona lâzım gelen hürmeti gösterdi. Bir tercüman ve gemideki<br />

hizmetçileri çağırdı. Muhammed Ömer ve talebeleri için ayrı yer hazırlattı. Kadınlar için de<br />

ayrı bir yer tahsis etti. Hepsi çok rahatladılar. Kaptan hergün Muhammed Ömer'in yanına<br />

gelip, yanında yarım saat kalıyor, lâzım gelen hizmetleri yapıp yanından ayrılıyordu. Bu<br />

durum, Kelkütâ'ya varıncaya kadar devâm etti. Kaptan, Kelkütâ'ya gelip, gemiden inmeden<br />

önce, yarım saat kadar Muhammed Ömer ile görüştü. Bu sırada kimseyi içeri almadılar.<br />

Kaptanın onun ile ne konuştuğunu kimse duyup öğrenemedi.<br />

Kelkütâ'ya varınca, herkes onu karşılamaya geldi. Yollar insanlarla doldu. Onu karşılayanlar,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!