22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

2) Mâhadar; s.388<br />

MUHAMMED MURÂD KAZANÎ;<br />

Evliyânın meşhurlarından. 1855 (H.1272) senesinde Rusya'nın Kazan vilâyetinin Ufa<br />

kasabasında doğdu. 1933 (H.1352)de Medîne-i münevverede vefât etti. Orada medfundur.<br />

Altı yaşında tahsîle başladı. Önce babasından ve annesinden Kur'ân-ı kerîm okumayı öğrendi.<br />

Sonra bulunduğu diyârın meşhur âlimi İsmâil Kaşgârî'nin en meşhûr talebesi olan dayısı<br />

Şeyh MollaHüsâmeddîn'den okudu. On sekiz yaşına kadar dayısından ders aldı. Nahiv,<br />

mantık, ahlâk ve fıkıh ilimlerini okudu. Dayısına yardımcı müderris, asistan oldu. Bu<br />

yardımcılığı, okuduğu dersleri iyice anlamasına ve hazmetmesine sebeb oldu.<br />

Sonra Kazan'a gitti. Oradan bir seyyah ile Buhârâ'ya veMâverâünnehr'e gitmek üzere yola<br />

çıktı. Troyski'de iki sene kaldı. Burada Molla Şerefüddîn ve Molla Muhammed Cân<br />

medreselerinde Şerh-i Akâid kitabını okudu ve aklî ilimleri tahsîl etti. Bundan sonra Taşkent<br />

üzerinden Buhârâ'ya giderken iki ay Taşkent'te kaldı. Orada Şerh-i Akâid ile Şerh-i<br />

Hikmet-il-Ayn adlı eserleri bâzı âlimlerden tekrar okudu. Sonra Buhârâ'ya gitti. Dört sene<br />

kalıp tanınmış âlimlerden ders aldı. Ancak Buhârâ'nın eski havasını bulamadı. Oradan<br />

Taşkent'e gitti. O civardaki âlimlerden de iki sene ders aldı. Taşkent'te kalacak yeri yoktu.<br />

Bir tekkede kaldı. İlim öğrenmekle meşgûl oldu. Kaldığı tekkede Arapça ve Farsça çok<br />

kıymetli tasavvuf ve siyer kitapları vardı. Büyük bir heves ve zevkle bunların hepsini<br />

okumaya koyuldu. Okudukça halleri ve düşünceleri çok değişti. Tasavvufa meyli arttı. O<br />

zamâna kadar geçirdiği vakte esef etti. Siyer kitaplarını okurkenPeygamber efendimizi<br />

rüyâda gördü. Bu sırada bir şeyhe tâbi oldu. Sonra Buhârâ'ya dönmek istediyse de bâzı<br />

dostları hacca gitmesini söylediler. Bunun üzerine seçkin bir yolcu kâfilesi ile hacca gitmek<br />

üzere Taşkent'ten ayrıldı. Semerkant, Belh, Celâlâbâd, Peşâver, Lahor, Mültan, Haydarâbâd<br />

ve Karaçi'ye uğradılar. Ramazan ayında Karaçi'de kaldılar. Bayramdan sonra gemiyle on<br />

sekiz günde Cidde'ye vardılar.<br />

Hac ibadetini yaptıktan sonra Medîne'ye gitti. OradaEmîn Ağa Medresesine dâhil oldu. Sonra<br />

Şifâ Medresesine daha sonra da Mahmûdiye Medresesine girdi. Çeşitli ilimleri okudu ve<br />

okuttu. Aynı sene Kur'ân-ı kerîmi ezberledi. Medîne-i münevvere âlimlerinden ilimde icâzet<br />

aldı. Bu sırada tasavvufta vaktinin kutbu ve evliyânın büyüklerinden Şeyh Muhammed<br />

Mazhar Müceddidî hazretlerinden Nakşibendî yolunu aldı ve sohbetlerinde yetişip kemâle<br />

erdi. Tasavvufta yüksek hallere ve derecelere kavuştu. Hocasının medhine mazhar oldu. Bu<br />

sıralarda hastalandı. Memleketine gidip hava değişimi arzu etti. Hocası bırakmak istemedi.<br />

Ancak bâzı sebepler ve yollarla izin aldı. Memleketine gidip birkaç ay kaldıktan sonra aynı<br />

sene içinde Hicaz'a döndü. Mekke'de kalıp Mevlânâ Şeyh Allâme Abdülhamîd Dağıstânî<br />

hazretlerinin sohbetlerine devâm etti. Sonra tekrar memleketine döndü. Aynı sene Hicaz'a<br />

tekrar gelip Yenbu'danMedîne'ye oradan hac için Mekke'ye geçti. Abdülhamîd Dağıstânî'nin<br />

sohbetlerinden istifâde etti ve huzûrunda hadîs kitaplarından Sünen-i Ebû Dâvûd'u dinledi.<br />

Bütün bu hareketli bir hayattan sonra tekrar, Medîne'ye şeyhi Muhammed Mazhar<br />

Müceddîdî'nin sohbetine dönmeyi ve artık hep huzûrunda kalmayı arzu etti. Medîne'ye doğru<br />

yola çıktı. Ancak hocasının vefât haberini aldı. Üzüntü içinde geri döndü. Abdülhamîd<br />

Dağıstânî'nin sohbetlerine devâm etti. Bu hocasının da vefâtı üzerine büyük sıkıntıya düştü.<br />

Hindistan'a gitmeye karar verdiği sırada, Abdülhamîd Dağıstânî'nin yerine Mevlânâ Seyyid<br />

MuhammedSâlih Zevâvî geçince onun sohbetine devâm etti. Bu hocası da seyâhata çıkınca<br />

ızdıraba düştü. Bu sırada Reşahât kitâbını Farsçadan Arapçaya çevirdi.<br />

Son hocası Mevlânâ Seyyid Muhammed ona icâzet ve hilâfet verdi. Reşâhât'ı Arapçaya<br />

çevirdiğini görüp, İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin Mektûbât'ını da Arapçaya çevirmesini<br />

emretti. "Bu çok zor bir iştir." diyerek, üstlenmekten çekindi ise de hocası; "Allahü teâlâ

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!