22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

6) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.9, s.139<br />

MUHAMMED KUDSÎ BOZKIRÎ;<br />

Aklî ve naklî ilimlerde derin âlim, tasavvuf ehli ve velî. İsmi, Muhammed bin Mustafa bin<br />

Îsâ'dır. 1784 (H.1198) senesinde Konya'nın Bozkır kazâsının Aliçerçi köyünde dünyâya<br />

geldi. Annesi Halîme hanımdır. Hocası Ödemişli Hasan Kudsî Efendiye nisbetle, Kudsî<br />

denildi. Kudsî lakabını ona Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinin verdiği de rivâyet<br />

edilmiştir. Halk arasında Memiş Efendi lakabıyla tanındı. 1852 (H.1269) senesi Muharrem<br />

ayının on üçünde, Salı günü, yetmiş bir yaşında iken Seydişehir yakınlarında Çavuş köyünde<br />

vefât etti. Aynı yerde defnedildi. Türbesi bu köyde olup ziyâret edilmektedir.<br />

İlim ve irfân ile meşgûl olan bir âilenin çocuğu olarak dünyâya gelen Muhammed Kudsî<br />

Efendi, küçük yaşta Bozkır'ın Karacahisar köyüne gitti. Orada akrabâlarından İbrâhim Efendi<br />

adında Ebû Saîd Hâdimî hazretlerinin talebelerinden ilim sâhibi bir zât vardı. Onun<br />

terbiyesinde büyüdü. İbrâhim Efendi vefât edince, oğlu Muhammed Efendinin huzûrunda<br />

tahsîline devâm etti. Sonra Kayserî'ye, bilâhare İstanbul'a, Trakya'da Tırhala'ya, Hâdim ve<br />

Antalya'ya gitti. Gittiği yerlerde ilim öğrenip tahsîlini tamamladı. Aklî ve naklî ilimlerde<br />

yetişip, her ilimde söz sâhibi oldu. Memleketine geri geldi. Karacahisar köyünde yerleşip<br />

evlendi. Tâliblerine ilim öğretmekle meşgûl oldu.<br />

Bu sıralarda Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleri, halîfelerinden Ödemişli Hasan Kudsî<br />

Efendiyi Konya'ya göndermişti. Hasan Efendi, Konya'nın etraf ve havâlisini dolaşarak,<br />

Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî'den (r.aleyh) aldığı feyzleri saçmaya başladı. Hâdim'i ziyâret etti.<br />

SonraKaracahisar'a geldi.Karacahisar'da ilim öğretip talebe yetiştirmekle meşgûl olan<br />

MuhammedKudsî Efendi, Hasan Kudsî hazretlerinin kendi taraflarına doğru yola çıktığını<br />

duyunca, talebelerini toplayıp karşılamaya çıktı. O mübârek zâtı birkaç gün köyünde misâfir<br />

etti. İlim ve feyzinden istifâde etti. Hasan Efendiye hayran kaldı. Dersi ve talebeyi bırakıp,<br />

muhabbet sarhoşluğu ile HasanKudsî'nin peşisıra Seydişehir'e gitti. Seydişehir'e varınca,<br />

Hasan Efendi; "Muhammed Efendi, senin hâtırın için Seydişehir'de on gün kalıp, tâlim ve<br />

terbiyen ile meşgûl olacağım. Sonra sen geri dön. Meclis ve taleben dağılmasın. Dersler<br />

kesildiği zaman Konya'ya gel!" buyurdu. On gün orada kaldı. Sonra, talebelerinin başına<br />

döndü. Dersler kesilince Konya'ya gidip, beş ay Hasan Efendinin sohbetinde bulundu.<br />

Evliyâlığın yüksek derecelerine kavuştu. Kalbinden Allah sevgisinden başka her şeyi attı. Bin<br />

yıl düşünse, Allah sevgisinden ve Allah rızâsından başka bir şey aklına gelmezdi. Kemâle<br />

gelip icâzet, diploma aldı. Hocalarından aldığı ilim ve feyzi yaymak, Allahü teâlânın<br />

kullarınıO'nun râzı olduğu yola kavuşturmak vazifesi ile, Hasan Efendinin; "Memleketine git,<br />

irşâd ile halkı Hakk'a dâvet eyle!" emri üzerine, Karacahisar'a döndü. Orada ilim ve feyz<br />

saçmak, Allahü teâlânın emir ve yasaklarını öğretmekle meşgûl olurken, Mevlânâ Hâlid'i<br />

görüp, sohbetine kavuşmak arzusu dayanılmaz bir hâl aldı. Her şeyi bırakıp Şam'a doğru yola<br />

çıktı. Allahü teâlânın rızâsı için çıktığı bu yolculukta, çok sıkıntı çekip pekçok mânevî<br />

nîmetlere kavuştu. Şam'a varınca, Mevlânâ Hâlid hazretlerinin sohbetleri ile şereflendi. Kırk<br />

gün sohbetlerinde bulunup, feyzlere mazhar olarak, bizzat Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinin<br />

icâzeti ile şereflendi. Yine memleketine gidip, akrabâ ve hemşehrilerini Hakk'ın rızâsına<br />

kavuşturmakla vazifelendirildi.<br />

Karacahisar'a geri dönüp yeniden insanlara feyz saçmaya başladı. Allahü teâlânın emir ve<br />

yasaklarını insanlara tebliğ etti. O belde insanlarının kendisine çok alâka göstermesi, bâzı<br />

kimselerin hasedine yol açtı. Hattâ kendisini tüfekle öldürmeye kalkıştılar. Ama Allahü<br />

teâlânın izniyle, bir kerâmet olarak kendisine doğru tutulan tüfek yana çevrildi. Bu kerâmeti<br />

meşhûr olunca, Karacahisar'da duramaz oldu. O zaman Hâce köyü nâmıyla meşhûr olan<br />

Üçpınar kasabasına hicret etti. Burada da on yedi sene kalıp tâliblerine ilim ve feyz saçtı.<br />

Ancak orada da fitne ve fesat ateşi körüklendi. Bâzı kendini bilmez câhil kimselerin

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!