22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

hazretlerinin mübârek kabirlerini ziyâret edip rûhâniyetlerinden mânevî istifâdede bulundu.<br />

Kâmil Efendi, İstanbul'a döndüğünde vekil olarak Yâkûb Hanın İstanbul'daki talebelerinin<br />

mânevî terbiyeleriyle uğraştı. Bir gün Yâkûb Hanın Hindistan'ın Dehli şehrinde vefât ettiği<br />

haberi geldi. Kâmil Efendi bunun üzerine; "Biz-de artık vekâlet kalmadı." buyurdu ve<br />

büsbütün talebelerle ve başkalarıyla görüşmeyi kesti. Lâkin sevdikleri yine onun etrâfına<br />

toplanıp mânevî feyzlerinden ve bereketlerinden istifâde ettiler.<br />

Sultan Abdülhamîd Han, Kâmil Efendiyi sever, hürmet eder ve saygı gösterirdi.Bir gün<br />

kendisini saraya dâvet etti. Lâkin o, mâzeret beyân edip saraya gitmedi. İbâdetle meşgûl oldu.<br />

Çok kimseler Kâmil Efendinin yanına gelir, sohbetini dinler, duâsını alırdı. Kâmil Efendi<br />

bunları sâdece muhabbet için kabûl ederdi.Devlet adamlarından ve zenginlerden getirdikleri<br />

para mal gibi hiçbir şeyi kabûl etmezdi.<br />

Kâmil Efendi çok namaz kılar ve çok oruç tutardı. Gece namazını teheccüdü terk ettiği<br />

görülmedi. Evliyânın hallerinin yazılı olduğu kitapları çok sever, Muhyiddîn-i Arabî<br />

hazretlerinin kitaplarını çok okurdu.<br />

Kâmil Efendi uzunca boylu, beyaz sakallı, kumral gözlü, buğday benizli olup, bedeni çok<br />

zayıftı. Çok az konuşur, hiç gülmez, kimsenin yüzüne sert ve dik dik bakmazdı. Yalnız bir<br />

şey soracağında, muhâtabının yüzüne yumuşaklıkla bakardı.<br />

Kimseden bir şey kabûl etmezdi. Refâh içinde yaşar görünürdü. Ramazân-ı şerîf ayında<br />

sofrası herkese açıktı.Her kim gitse dergâhında nefis yiyeceklerin hazır olduğunu görürdü.<br />

Huzurlarına kim gelse kalbinden dünyâ düşüncesi gider, onun heybeti karşısında titremeye<br />

başlardı. Gelenler sohbetini dinleyince kendilerinin câhil olduğunu anlarlar, ilim sâhipleri<br />

huzûruna girdiklerinde bildiklerini unuturlardı.<br />

Kâmil Efendi, Muhyiddîn-i Arabî hazretlerinin evliyâlık vasıflarını taşırdı.<br />

Talebesi anlatır:<br />

"Biz kendilerinden Muhyiddîn-i Arabî hazretlerinin Fütûhât-ı Mekkiyye kitâbını<br />

okumuştuk. Buradaki velîlik vasıflarını hocamızda fazlasıyla gördük."<br />

Kâmil Efendi bâzıları gibi taç ve hırka peşinde koşan ve kendilerine şeyh, mürşid dedirten<br />

sahte tarîkatçılarla görüşmez, onlar gibi, tanınmak ve bilinmek istemezdi. Gönlü Allahü<br />

teâlânın zikriyle meşguldü. Üç günde bir hatm-i şerîf okurdu.<br />

Devlet adamlarından Hacı Ali Paşa kendisini çok sever ve ziyâret ederdi. Kâmil Efendi,<br />

Kuşadalı İbrâhim Efendinin tasavvuftaki Halvetî yolu üzerineydi.<br />

1) Menâkıb-ı Feyzullah Efendi, İbnü'l-Emîn, No: 2760, vr. 111<br />

MUHAMMED KARSÎ;<br />

Büyük velîlerden. İsmi Muhammed Karsî, künyesiEbü's-Sirâc, lakabı Nûreddîn'dir. Kars'da<br />

doğdu. Doğum târihi bilinmemektedir. Heri (Herat) şehrinde yaşadı. 1400 (H.803) târihinde<br />

Kars civârında vefât etti.<br />

Muhammed Karsî, evliyânın büyüklerinden Muhammed Harezmî'nin bereketli sohbetlerinde<br />

yetişti. Kendisinden ilim ve edeb öğrenip velîlerin önde gelenleri arasına girdi. Güzel halleri<br />

ve kerâmetleri görüldü. Hocasından Herî (Herat) şehrinde icâzet, diploma alıp geriye<br />

memleketi olanKars'a döndü. Orada Kars'ın müftîsi ve hatîbi olarak hak yolun bilgilerini<br />

öğretti. Çok talebe yetiştirdi. Meânî ve beyân hakkında eserleri vardır. Minhâc-ül-Müzekkîn<br />

onun eseridir.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!