22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Muhammed Hazîn, ömrünün sonuna doğru rahatsızlanıp, yatağa düştü.Vefât ânı<br />

yaklaştığında yanında talebelerinden olan müezzini Yûsuf Efendi vardı. MuhammedHazîn bir<br />

âyet-i kerîme okuduktan sonra şöyle buyurdu: "Allahü teâlânın kullarından bâzıları<br />

öldüklerinde, gökler kendilerine doğru yükselen amellerin son bulması sebebiyle ağlarlar.<br />

Yine aynı şekilde yerler de üzerlerinde yapılan iyi amellerin kesilmesinden dolayı ağlarlar.<br />

Melekler bu sırada garip kuşlar şeklinde gelip, cenâze ile birlikte giderler. Sübhânallah<br />

velîlerin rûhları ne kadar hızlı! Meleklerden daha çabuk gelip gidiyorlar." dedi. Daha sonra<br />

Yûsuf Efendiden Kur'ân-ı kerîm okumasını istedi. Yûsuf Efendi Kur'ân-ı kerîm okurken<br />

Muhammed Hazîn vefât etti. Cenâzesi evden çıkarıldığında hafiften yağmur yağmaya ve<br />

etrafta çok kalabalık hâlde garip kuşlar uçmaya başladı.<br />

Muhammed Hazîn vefât etmeden önce, Siirt'teki Firsaf köyünde şimdiki türbesinin yerini<br />

göstererek; "Vefâttan sonra mekânımız burasıdır. Hâlid bin Velîd muhârebe sırasında çadırını<br />

buraya kurmuştur." dedi. 1890 (H.1308) senesinde vefât eden Muhammed Hazîn, kalabalık<br />

bir cemâat tarafından daha önceden gösterdiği yere defnedildi. Bir sene sonra üzerine türbe<br />

yaptırıldı. Türbenin yapımı sırasındaki kazıda toprağın altından, birkaç ok ve kıvırcık saçlı<br />

bir şehîd çıktı.<br />

MUHAMMED HUCCETULLAH;<br />

Hindistan'ın büyük velîlerinden. İmâm-ı Rabbânî Müceddîd-i elf-i sânî Ahmed Fârûkî<br />

Serhendî hazretlerinin torunu ve Urvet-ül vüskâ Muhammed Ma'sûm Fârûkî hazretlerinin<br />

ikinci oğludur. 1624 (H.1034) senesinde dedesi İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin vefât ettiği yıl<br />

doğdu. İsmi Muhammed Nakşibend olup, lakabı Huccetullah'tır. Tasavvufta Hullet ismi<br />

verilen pek yüksek makamların sâhibi idi.<br />

Muhammed Huccetullah, dedesinin vefâtına yakın dünyâya geldi. O doğacağına yakın babası<br />

Muhammed Ma'sûm'a, İmâm-ı Rabbânî hazretleri; "Bu yakınlarda doğacak oğlun, yüksek<br />

mârifetlere ve sırlara kavuşacak, zamânının anlamaktan âciz kalacakları bir insân-ı kâmil<br />

olacaktır." buyurdu. Hakîkaten kısa bir süre sonra doğan çocuğa, Şâh-ı Nakşibend<br />

Muhammed Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin ismini verdiler. Muhammed Nakşibend'i babası<br />

küçük yaştan îtibâren iyi bir tahsîle tâbi tuttu. Tefsir, hadîs, fıkıh, bunun yanısıra zamânın fen<br />

ilimlerini en mükemmel şekliyle öğretti. Genç yaşta büyük bir âlim olan Muhammed<br />

Nakşibend, mübârek babasının kıymetli sohbetiyle, bereketli teveccühleri ile, kalb<br />

ilimlerinde yüksek mârifet sâhibi oldu. Velîlikte büyük derecelere kavuştu. Hullet ismi<br />

verilen makâmın sâhibi olup, lakabına Huccetullah dediler.<br />

Muhammed Nakşibend hazretleri, 1703 (H.1115) senesinde seksen bir yaşında vefât edip,<br />

hakîkî âleme göç ederek sevdiklerine kavuştu. Üç oğlu vardı. Herbiri de velîlikte yüksek<br />

dereceler sâhibiydi. Bunlar; Ebû Ali, Muhammed ve Mûsâ Kâzım'dır.<br />

Muhammed Nakşibend hazretleri, sağlığında zamânın devlet reislerine, beylere, vâlilere,<br />

âlimlere ve sâlihlere nasîhat eder, uzakta olanlarına ise mektuplar yazarak dînin emirlerini<br />

bildirirdi. Bunlar iki cild hâlinde toplanmıştır. Birinci cildde yüz yirmi sekiz, ikinci cildde<br />

altmış sekiz mektup vardır. İki cild bir arada 1963 (H.1383) senesinde Pakistan'ın<br />

Haydarâbâd şehrinde basılmıştır.<br />

Muhammed Nakşibend hazretleri, yazdıkları mektuplarından birinde buyurdular ki:<br />

"Allahü teâlâya hamd olsun. Seçtiği kullara selâm olsun. Mektubunuzla şereflendik.<br />

İkrâmlarınız da geldi. Duâ etmemize sebeb oldu. Hadîs-i şerîfde; "Duâ kapılarının<br />

kendisine açıldığı kimseye (yâni duâ nasib olan kimseye) kabûl kapıları ve Cennet, yâhut<br />

rahmet kapıları da açılır" buyruldu. O hâlde duâda kusur etmemelidir. Kapalı kapıları duâ<br />

anahtarı ile açmalıdır. İhtiyaçlarını Allahü teâlâdan yalvararak ve O'na sığınarak istemeli,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!