22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Kapındaki fakirlerden gözyaşı dileneyim,<br />

Evim inilti yatağı, ben de olayım ney gibi.<br />

Belki böylece Yûsuf'tan bir haber edinirim,<br />

Sahrâda yanan bir susuz, deryâya inmiş gibi,<br />

Ondan haber verecek birini bekleyeyim.<br />

Bu kâfile erbâbı, bey' ve şirâ hayrânı,<br />

Gönlü düğüm yapıp Hâşim, hayâlle avunayım.<br />

Ömrünü insanlara Allahü teâlânın emir ve yasaklarını bildirmekle geçiren Hâşim-i Keşmî<br />

hazretleri, 1645 (H.1054) senesinde Burhanpûr'da vefât etti. Kalabalık bir cemâatle kılınan<br />

cenâze namazından sonra bu şehirde defnedildi.<br />

En mühim eseri Berekât-ı Ahmediyye'dir. Bu kitabın bir ismi de Zübdet-ül-Makâmât' tır.<br />

Bu eserini İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin vefâtından bir sene önce yazmaya başlayıp, 1627<br />

(H.1037) senesinde tamamlamıştır. Kitap, belâgat ve fesâhat bakımından çok yüksek olduğu<br />

gibi, ihlâs ve muhabbetle yazıldığından, çok feyzli ve bereketlidir. Evliyânın büyüklerinden<br />

Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretleri; "Berekât kitabını okumak, îmânın vicdânileşmesine<br />

sebeb olur. Benim vardı. Seferde kayboldu. Bulursanız kabrimin başında okuyun"<br />

buyurmuştur. Kitap, İhlâs Holding A.Ş. tarafından neşr edilmiştir.<br />

Kitap iki maksad üzeredir. Birinci maksad; İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin mürşidi Hâce<br />

Muhammed Bâkî'yi, ikinci maksad; her cephesiyle, İmâm-ı Rabbânî hazretlerini, yüksek<br />

oğullarını ve değerli halîfelerini beyân eder.<br />

Ayrıca İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin talebelerine yazdığı mektuplarından meydana gelen<br />

Mektûbât kitabının üçüncü cildini 1623 (H.1033) yılında toplamaya başladı. Eseri 1630<br />

(H.1040) senesinde tamamladı.<br />

1) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; (49. Baskı) s.1118<br />

2) Zübdet-ül-Makâmât, Önsöz<br />

3) Hadarât-ül-Kuds; s.368<br />

4) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.16, s.82<br />

MUHAMMED HAZÎN;<br />

Anadolu'da yetişen büyük velîlerden. Doğum târihi ve yeri belli değildir. Hayâtı hakkında<br />

fazla bir bilgi yoktur. Küçük yaşta ilim tahsîline başlayan Muhammed Hazîn ilim öğrenmek<br />

için Seyyid Tâhâ hazretlerine gitti. Seyyid Tâhâ, Muhammed Hazîn'e; "Senin işin Osman-ı<br />

Tavîlî'nin elindedir. Ona gidiniz." buyurdu. Bunun üzerine Muhammed Hazîn Irak'a<br />

gitti.Şeyh OsmanTavîlî'nin sohbetlerinde bulundu ve kemâle geldi. İcâzet alıp memleketi<br />

olan Siirt'e döndükten sonra Ulu Câmide vâz ve nasîhatlara başladı.Muhammed Hazîn<br />

ömrünün sonuna kadar insanlara Allahü teâlâya kavuşturan Ehl-i sünnet vel-cemâat yolunu<br />

anlatmaya çalıştı. Sohbetleri çok bereketli olurdu. Çok talebe yetiştirdi.<br />

Siirt ve havâlisinde uzun süre yağmur yağmamıştı. Dereler kurumuş, değirmenler çalışmaz<br />

olmuştu. MuhammedHazîn bu günlerde talebelerine; "Kalkın! Unumuz kalmadı, değirmene<br />

gidip un öğütelim." dedi. Talebelerinin; "Değirmenler su olmadığı için çalışmıyor."<br />

demelerine rağmen; "Gidelim!" dedi. Bir çuval buğday alıp değirmene gittiler. Muhammed<br />

Hazîn talebelerine değirmeni temizlemelerini söyledi. Kendisi dolabı tâmir etti. Bu sırada<br />

gökyüzünü yavaş yavaş bulutlar kapladı. Bir süre sonra yağmur yağmaya başladı. Bardaktan<br />

boşanırcasına yağan yağmur dereyi coşturdu ve değirmen çalışmaya başladı. Buğday öğütme<br />

işi tamamlanınca, yağmur dindi.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!