22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ışığı, din ve milletin kendisinden râzı olduğu, efendimiz Hâce Muhammed Bâkî Üveysî<br />

Nakşibendî (kaddesallahü sirreh) hazretlerinin yüksek hâllerini bir kitap hâlinde toplayasın.<br />

Böylece o iki serveri sevenlere, onların hâllerini tanıtır ve yâdigâr bırakırsın" buyurdular.<br />

Sermâyemin az olmasına rağmen, emirlerine uymaktan başka çârem kalmadı. Bu sözlerden<br />

az bir kısmını yazdığımda, takdir-i ilâhî ile kalbinden nûr ve huzûr saçılan eşsiz hocamdan<br />

icâzet alarak, onun emri ile Burhanpûr'a gittim. Uzakta kaldığım zamanlar, ayrılık elemleri ve<br />

hasretimi teskin için, bu yüksek halleri ve sözleri yazmak arzûsu dayanılamıyacak hâle geldi.<br />

Henüz bir mikdâr yazınca, hazret-i hocamızın tüyler ürpertici vefât haberi, kalbi yaralı<br />

talebelerini mâteme gark etti. Vefâtından sonra, teselliyi, hâllerini ve sözlerini anlatmak ve<br />

yazmakta buldum.<br />

Nazm:<br />

Bir balık ki mahrûm kalır Fırat'dan,<br />

Artık yaşayamaz ümid keser hayatdan.<br />

Hazret-i İmâm'ın vefât haberi bu garibe gelince, üzüntümün ve ızdırâbımın çokluğundan<br />

ciğerim yandı, gözüm yaşlarla doldu. Gönlüm perişân oldu.Sahrâlara düştüm. Lisân-ı hâl ile<br />

şu rubâîyi söylüyordum:<br />

Mâdem sen yoksun, yüzümü sahraya döneyim,<br />

Kalbime dağlar kadar gam yükü yükleyeyim.<br />

Her gördüğüm dikenden, soracağım gülümü,<br />

Ve her gördüğüm kuştan, ankâmı isteyeyim.<br />

Akşam olunca şehrin kenarında, virâne bir mescidde, o pahasız hazînenin hayâliyle başıma<br />

gam örtüsünü bürüdüm. İçim yanıyor, kalbim parçalanıyordu. İçimden soğuk âhlar çekiyor,<br />

gözümden yakıcı gözyaşları döküyordum.<br />

Soğuk âh âteş-i gamla, gözümüz yaşlı her zaman,<br />

Aşk habercisinden bir başka âcizlik var her zaman.<br />

Damarlarım iplik oldu, yanan tenim iflâh olmaz,<br />

Senin aşkından kalbimiz parçalanıyor her zaman,<br />

Her kılın dibi mâtemden halka oldu, ey Hâşim,<br />

Her halkada nice dille ben ağlarım her zaman.<br />

Bu yanma ve gözyaşları arasında, hazret-i İmâm göründü. "Sabretmek lâzım." buyurdular.<br />

Binlerce kırıklık, perişânlık ve şaşkınlıkla; "Ey iki dünyâ seâdetimin sebebi, ateşe kim<br />

dayanabilir?" diye arz ettim. "İbrâhim aleyhisselâma benzeme hâlini yerine getirmek<br />

lâzımdır. O ateşe atılırken sabretmişti." buyurdular. Bu kendinden geçmiş sarhoş âşığın<br />

divâneliği arttı ve şu rubâîyi okudum:<br />

Divâne gönlüm bu sözden daha çok mecnûn oldu,<br />

Açılan yaralardan, feryâdım efzûn oldu.<br />

Kırılan şişelerin içinde bir şey kalmaz,<br />

Bu kalbim kırıldıkça daha çok kanla doldu.<br />

Tekrar sahrâlara çıkmak istedim. Mescidin kapısından ayağımı dışarı atınca yere yıkıldım.<br />

Kendimden geçtim. Bu fakîrin tanıdıklarından biri, o gece oradan geçiyordu. Beni tanıyıp<br />

evine götürdü. Bizim evdekilere, beni gam ve mâtemle dolu olan evimize götürmeleri için<br />

haber verdi. Orada kalmama râzı olmadıklarını anlayınca, ister istemez, güçsüz kuvvetsiz,<br />

zorla kendi virânhâneme geldim. Gelirken dilimde şu hasret şiiri vardı:<br />

Yol başlarında göz yaşı dökerek oturayım,<br />

Gelen geçen yolculardan, senden haber sorayım.<br />

Bâzan toz gibi kalkıp, bâzan yere ineyim,<br />

Bundan iyi seferi olamaz güçsüzlerin,<br />

Ciğerim, seve seve, yanıyor söyleyeyim,<br />

Gözümü kâse yapıp, altın gümüş ister gibi.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!