22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

günahkâr bile olsa, Allahü teâlâ o kimseye pekçok ihsânlarda bulunur."<br />

"Kanâatkâr olup, elini ve dilini kötülükten muhâfaza edip, evinde oturan kimseye Allahü teâlâ<br />

merhâmet etsin. Allahü teâlânın sevdikleriyle görüşmek onların sohbetlerine katılmak büyük bir<br />

nîmettir. Kim bu nîmete kavuşmuş olarak ölürse, şüphesizAllahü teâlânın ihsânlarına ve Cennet'ine<br />

kavuşur ve orada sevdikleriyle berâber olur."<br />

"Allahü teâlânın rızâsı için olmayan her şey boştur, mânâsızdır."<br />

"Kimin nefsi ıslâh olmuş ise, onun nezdinde dünyânın zerre kadar kıymeti yoktur."<br />

"Allahü teâlâ, Cennet'i nefslerinize karşılık kıldı. Nefsinizi, Cennet dururken, başka şeylere<br />

satmayınız."<br />

1) Tabakât-ı İbn-i Sa'd; c.5, s.91<br />

2) Hilyet-ül-Evliyâ; c.3, s.179<br />

3) Tam İlmihâl Seâdet-iEbediyye; (49. Baskı); s.1090<br />

4) Vefeyât-ül-A'yân; c.1, s.449, c.4, s.169<br />

5) Ensâbü'l-Eşrâf; c.5, s.214, 223, 260<br />

6) Tabakât-ıŞîrâzî; s.62<br />

7) El-A'lâm; c.6, s.270<br />

8) Kâmûs-ül-A'lâm; c.6, s.2190<br />

9) Eshâb-ı Kirâm; (8. Baskı) s.364<br />

10) Nûrü'l-Ebsâr; s.103<br />

11) İslâm Âlimleri<strong>Ansiklopedisi</strong>; c.1, s.373<br />

12) Tarâik-ül-Hakâyık; c.2, s.228<br />

MUHAMMED HÂNÎ;<br />

Evliyânın büyüklerinden. İsmi, Muhammed bin Abdullah bin Mustafa Hânî'dir. 1798<br />

(H.1213) senesinde, Hama ve Haleb arasında bulunan Hân-ı Şeyhûn'da doğdu.<br />

Muhammed Hânî, tasavvuf yolunu Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî'den öğrendi. Mevlânâ Hâlid-i<br />

Bağdâdî'nin önde gelen talebelerindendi. Ona hizmette en önde yer alırdı. Bir kuşluk vakti<br />

Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî'nin huzûruna girmek için kapının önüne geldi. Mevlânâ Hâlid-i<br />

Bağdâdî'nin ayakkabıları kapının önündeydi. İçeri girip; "Efendim, güneş ayakkabınızı<br />

bozuyor." dedi. Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî; "Git onu gölgeye bırak." buyurdu. Muhammed<br />

Hânî hemen ayakkabıları alıp, gölge bir yere koydu. Büyük bir edeple içeri girip hocasının<br />

huzûrunda oturdu. O anda hocasının teveccühüne kavuştu ve kendinden geçti. Ayılınca;<br />

"Hocamın ayaklarını öpeyim." diye aklından geçirdi. O anda Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî; "Git<br />

ayakkabıları öp. Zîrâ o, kurtulman için sebeb oldu." buyurdu. Bu olaydan kısa zaman sonra<br />

Muhammed Hânî kemâle geldi. Kemâle geldikten sonra çok kerâmetleri görüldü.<br />

Muhammed Hânî hazretlerinin torunu Şeyh Abdülmecîd Hânî anlatır: "Bizzat şâhid oldum.<br />

En büyük amcam Şeyh Ahmed, böbreklerinde taş olduğu için çok rahatsızlanmıştı. Birçok<br />

tabibe baş vurduğu hâlde, derdine çâre bulamamışlardı. Bu durumu Muhammed Hânî<br />

hazretlerine arzettiği zaman, dedem ona bir şey yazdı. O yazıyı bir taşa koyup üzerine su<br />

dökmesini, sonra da ondan içmesini söyledi. O da dedemin söylediği gibi yaptı. Bir müddet<br />

sonra böbreklerindeki taş parçalanarak idrarla berâber dışarı çıktı. Böylece amcam<br />

hastalıktan kurtuldu."<br />

Yine torunu Abdülmecîd Hânî anlatır: "Babam bana, dedemin bâzı şeyleri, Allahü teâlânın<br />

izni ile, olmadan önce haber verdiğini ve dediklerinin aynen çıktığını söyledi. Dedem,<br />

talebelerinin hatırlarından geçenleri, Allahü teâlânın izni ile bilirdi. O, talebelerine hâllerini<br />

sormaz; onların, düşündüklerini, hâllerini ve hareketlerini kendilerine söylerdi. Onlara bir işi

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!