22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

vesîle oldu. Onun sohbetine gelenler çok istifâde ederek döndüler. Ondan duâ isteyen<br />

hastalar, duâsı bereketiyle ve Allahü teâlânın izniyle şifâ bulup, sıhhatlerine kavuşup geriye<br />

döndüler.<br />

Muhammed bin Eslem hazretleri, geceleyin muhtac olanların ne ihtiyaçları olduğunu gizlice<br />

tesbit eder, sonra da başkalarından borç alıp, ihtiyâcı olanlara gönderir ve götüren şahsa,<br />

kimin gönderdiğini söylememesini tenbih ederdi. Bir gün yahûdînin birisi gelip, kendisinde<br />

bulunan alacaklarını istedi. O anda Muhammed bin Eslem'in cebinde hiç para yoktu ve kalem<br />

açmakla (yontmakla) meşgûldü. Yerde kalem açılması ile çıkan ufak parçalar (yongalar)<br />

bulunuyordu. Yahûdîye; "Onları al." buyurdu. Yahûdî yongaları eline aldığında hepsinin altın<br />

olduğunu görüp, hayret etti; "Böyle bir zâtın hürmetine, ufak ağaç parçaları altın oldu. Şuna<br />

inandım ki, bu zâtın mensub olduğu din, hak dindir, bâtıl olamaz." dedi ve müslüman oldu.<br />

Muhammed bin Eslem Tûsî hazretleri, yanlış ve eğri yollara sapmamayı tavsiye eder, hak ve<br />

hakikatı insanların anlayabileceği şekilde geniş olarak anlatırdı. Bu hususta şöyle rivâyet<br />

ettiler. Abdullah ibni Mes'ûd radıyallahü anh şöyle anlatıyor: Resûlullah sallallahü aleyhi ve<br />

sellem doğru bir çizgi çizdi ve; "Bu Allah yoludur." buyurdu. Sonra bu çizginin sağından<br />

ve solundan çıkan çizgiler çizip; "Bu yolların herbirinde şeytan vardır ve kendine<br />

çağırır." buyurdu ve; "Doğru yol budur. Bu yolda olunuz! Fırkalara bölünmeyiniz"<br />

(En'âm sûresi: 53) meâlindeki ayet-i kerîmeyi okudu.<br />

Resûlullah efendimiz; "Benî İsrâil (İsrâiloğulları), yetmiş bir fırkaya ayrılmıştı.<br />

Bunlardan yetmişi Cehennem'e gidip, ancak bir fırkası kurtulmuştur. Nasârâ (yâni<br />

hıristiyanlar) da, yetmiş iki fırkaya ayrılmıştı. Yetmiş biri Cehennem'e gitmiştir. Bir<br />

zaman sonra benim ümmetim de yetmiş üç fırkaya ayrılır. Bunlardan yetmiş ikisi<br />

Cehennem'e gidip, yalnız bir fırka kurtulur." buyurdu. Eshâb-ı kirâm (radıyallahü<br />

anhüm); "Yâ Resûlallah! Kurtulanlar kimlerdir?" diye sorunca; "Cehennem'den kurtulan<br />

fırka, benim ve Eshâbımın gittiği yolda gidenlerdir." buyurdu.<br />

Muhammed bin Eslem Tûsî bu hadîs-i şerîfi rivâyet ettikten sonra buyurdu ki:<br />

"İşte ben her işimde bu hadîs-i şerîfi ölçü aldım. Karşılaştığım işler bunlara uygunsa yaparım,<br />

değilse terkederim. İlim sâhibleri de böyle yapsa, Resûlullah efendimizin izinde gitmiş<br />

olurlar. Fakat onları dünyâ ve mal sevgisi aldatıyor. Eğer hadîs-i şerîfte; "Biri hâriç<br />

hepsiCennet'e gidecek." denseydi biz o bir fırkada olmaktan korkardık. Halbuki; "Biri hâriç<br />

hepsi Cehennem'e gidecektir" denmektedir."<br />

Büyüklerden birisi şöyle anlatıyor: Bir gün şeytanın havadan yere düştüğünü gördüm."Ey<br />

Mel'ûn! Bu nasıl iştir?" diye sordum. "Şu anda Muhammed bin Eslem abdest alıyor, ondan<br />

korkup kaçarken buraya düştüm. Nerede ise ayağım kırılacaktı." dedi.<br />

Muhammed bin Eslem, Müsned ismindeki kitabına, "Îmân; Allah'a, meleklerine,<br />

kitaplarına, Peygamberlerine, âhiret gününe, hayır olsun şer olsun, kaderin hepsine<br />

(hepsinin, Allah'ın takdiri, dilemesi ve yaratması ile olduğuna) inanmaktır" hadîs-i şerîfini<br />

yazarak başladı ve "Îmânın, Allah'a inanmak ile başlaması, O'nun fazlı, rahmeti ve<br />

kullarından dilediğine yaptığı bir ihsândır. Kulunun kalbine, kendisine îmân etmek nîmetini<br />

ihsân etmekle bir nûr saçar, bu nûrla kulunun kalbini aydınlatır. Göğsünü açar, genişletir.<br />

Kalbindeki îmânı arttırır ve onu ona sevdirir. Böyle olunca kalp, îmânın bütün şartlarına<br />

inanır. Öldükten sonra dirilmeğe, hesâba çekilmeğe, Cennet'e ve Cehennem'e, Allahü<br />

teâlânın kalbine saçtığı nûr sebebiyle, hepsine görür gibi inanır. Kalbi inanınca, dili de buna<br />

uygun söyler, tasdîk ve şehâdet eder ve her bir organ buna uygun amel işleyip, Allahü<br />

teâlânın emrine itâat eder. Farzları yapıp, haramlardan kaçar. Bunu yapınca tam ve olgun<br />

müslüman olur." Sonra meâlen; "...Allahü teâlâ size îmânı sevdirdi onu kalblerinizde<br />

güzelleştirdi. (Hucurât sûresi 7)" ve "Allah'ın İslâm nûru ile kalbine genişlik verdiği<br />

kimse, kalbi mühürlü nursuz gibi midir? Elbette o, Rabbinden bir hidâyet üzeredir"

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!