22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

yükseği oldu. Hocasının verdiği vazifeleri edepli bir şekilde ve tam olarak yerine getirdiği<br />

gibi, arkadaşlarına karşı da muâmelesi hoştu.<br />

Muhammed Emin Efendi hocasının huzûrunda geçirdiği yıllarla ilgili olarak şöyle anlatır:<br />

"Senelerce hocam Ömer Efendinin sohbetinde bulundum. Huzurlarına girdiğimde edep ve<br />

hayâmdan otur demedikçe oturduğumu ve onun yüzüne baktığımı hatırlamıyorum. O<br />

emretmeden huzurdan ayrılmadım. Bâzan bana oturmamı emrederdi de ben edep, hayâm<br />

sebebiyle oturamazdım. Hocamın huzûruna babasının talebelerinden yaşlı bir zât geldi.<br />

Hocam onu benim halvette bulunduğum odaya getirdi. Orada günlerce berâber kalıp<br />

mücâhede, nefsin istemediklerini yapmak ve riyâzete, nefsin istediklerini yapmamağa devâm<br />

ettik. Gece olduğu zaman bir müddet istirahat etmek için husûsî yerlerimize çekildik. Ben o<br />

ihtiyar zâtın uyuyacağını zannettim. Halbuki o zât Allahü teâlânın ismini zikrederek<br />

murâkabeye daldı. Ben de ona uyup aynı şeyleri yaptım. Her ne zaman başımı kaldırıp o zâta<br />

baktıysam, bu hâli üzere duruyordu. Yorgunluk hissettiğim zaman kendi nefsime dedim ki:<br />

"Ey alçak nefsim! Sen daha ömrün başındasın ve gençsin. Halbuki bu zât ihtiyar ve güçsüz<br />

hâle gelmiştir. O, Allahü teâlâya ibâdetle meşgûlken sen yorgun olduğunu söylemekten<br />

utanmıyor musun?" Böylece günler ve geceler boyu halvette kaldık. Bir gün hocam o ihtiyar<br />

zâta; "Bu Erbilli genç nasıldır?" diye sordu. O zât; "O genç çok yorgundur." dedi. Ben<br />

hocama karşı saygısızlık yaptığımı zannettim. Hocam o zâta; "Niçin yorgundur?" diye<br />

sorunca; "Halvette bulunduğum sırada ne zaman başımı kaldırsam bu genci oturmuş<br />

murâkabe eder halde buldum. Nefsim bana istirahat etmemi emrettiği zamanlar ona dedim ki:<br />

"Bu kimse genç yaşında uykuya ve istirahata daha çok muhtaçtır. O uyumuyor da sen nasıl<br />

uyumak istiyorsun. Halbuki sen dünyâdan yüz çevirdiğini ve âhirete yöneldiğini iddiâ<br />

ediyorsun. Bu iddiân ile hareketlerin birbirini tutmuyor." dedim." dedi. Hocam tebessüm<br />

ederek buyurdu ki: "Senin onda gördüğünü, o sende gördü. Benim yanımda sizin aranızda<br />

fark yoktur."<br />

Muhammed Emin Erbilî hazretleri hocasının huzûrunda ve sohbetinde olgunlaşıp yüksek<br />

mânevî derecelere ulaştıktan sonra, icâzet, diploma ve hilâfet alarak tasavvuf yolunda talebe<br />

yetiştirmekle vâzifelendirildi. İnsanlara İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlatmak ve mübârek<br />

zâtların kabirlerini ziyâret etmek üzere seyâhate çıktı.Bu yolculuğu ve ziyâretleri esnâsında<br />

çeşitli garib hallerle karşılaştı. Yûnus aleyhisselâmın kabrini ziyâret ettiği sırada kabirle<br />

kendisi arasındaki perde kaldırılınca, Yûnus aleyhisselâmın oturduğunu ve peygamberlerin<br />

onu gruplar hâlinde ziyâret ettiklerini gördü. Onların selâmlaşmalarını ve konuşmalarını<br />

işitti. Orada hazır olan peygamberler, Peygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem<br />

gelmesini bekliyorlardı. Muhammed Emin Erbilî hazretleri orada bulunanlara dedi ki: "Ben<br />

burada hazır bulunanların nurlarını örten büyük ve parlak bir nur görüyorum." Orada<br />

bulunanlar; "O buraya teşrif edecek olan yaratılmışların seyyidinin nûrudur." dediler.<br />

Muhammed Emin Erbilî, Yûnus aleyhisselâmın kabrini ziyâreti esnâsında gördüklerini<br />

hocasına ve arkadaşlarına anlatınca, arkadaşları ona Peygamber efendimizin meclisini nasıl<br />

gördün, diye sordular. O buyurdu ki: "Diğer peygamberlerin onun önünde, talebelerin,<br />

hocasının önünde edep ve hayâları sebebiyle diz çöktükleri gibi olduklarını gördüm."<br />

Muhammed Emin Erbilî hazretleri hocasından izin alarak hac vazifesini yerine getirmek ve<br />

sevgili Peygamberimizin kabr-i şerîfini ziyaret etmek için Hicaz'a gitmek üzere yola çıktı. Bu<br />

yolculuğu sırasında Allahü teâlâya tevekkül ederek azık almadı. Kalbinde en ufak bir rızık<br />

endişesi ve Allahü teâlâdan başkasına güvenme düşüncesi yoktu. Allahü teâlâ onu bu<br />

tevekkülü ve niyeti sebebiyle bolca rızıklandırdı. Basra'ya vardığı zaman yolculuk için bir<br />

gemiye bindi. Geminin sâhipleri ondan hiç ücret almadılar. Gemide bulunduğu sırada bir<br />

kimse yanına geldi. Muhammed Emin Erbilî hazretleri o kimseye; "Sen filân kimse değil<br />

misin?" diye sorunca, o kimse; "Evet." dedi. Muhammed Emin Erbilî o kimseye yanına aldığı<br />

iki emânet çantayı vererek; "Bu iki çantayı sana Muhammed Nûr gönderdi." buyurdu. O<br />

kimse çantaları aldıktan sonra, Muhammed Emin Erbilî hazretlerine hediye etti. Muhammed

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!