22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

öylece farzları kaçırmak. İkincisi, kalbin gaflete dalıp, âzâların yaptığı işin farkında<br />

olmaması.”<br />

1) Hilyet-ül-Evliyâ; c.10, s.315<br />

2) Tabakât-us-Sûfiyye; s.249<br />

3) Tabakât-ül-Kübrâ; c.1, s.98<br />

4) Târih-i Bağdâd; c.3, s.201<br />

5) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.3, s.266<br />

MUHAMMED EFENDİ;<br />

Evliyânın büyüklerinden. İsmi Muhammed'dir. Acı Çorba lakabı ile meşhûr olmuştur.<br />

Kaynaklarda doğum ve vefât târihleri bulunamayan Şeyh Muhammed hazretlerinin, on altıncı<br />

asrın ikinci yarısında vefât ettiği bilinmektedir.<br />

Evliyânın meşhûrlarından Akşemseddîn'in oğlu Fadlullah Efendinin hizmet ve sohbetlerinde<br />

yetişip kemâle gelen Şeyh Muhammed Efendi, zâhirî ve bâtınî ilimlerde derin âlim ve velî bir<br />

zât oldu. İlim tahsîlini tamamlayıp kemâle geldi. Tasavvufta yüksek derece ve olgunluklara<br />

kavuşup, kendisini ibâdet ve tâata verdi.<br />

Diğer büyük velîler gibi, bu da, insanlara bulundukları dünyâlık mevkiler ve sâhib oldukları<br />

servetlere göre kıymet verilmesini hoş karşılamaz ve böyle yapılmasından şiddetle nefret<br />

ederdi. Yanına gelenler arasında, zengin, fakir, yüksek ve aşağı şeklinde bir ayırım yapmaz,<br />

kıymet ve üstünlüğün İslâmiyete uymak nisbetinde olduğunu bildirirdi. Dînimizin emirlerine<br />

son derece bağlı, Allahü teâlâyı unutmayan dağdaki bir çobanın, Allahü teâlâdan gâfil olan<br />

bir sultandan binlerce kat daha kıymetli olduğunu söylerdi.<br />

İstidâd sâhibi birisi kendisine gelse, ona mutlaka alâka gösterir, ilim ve edeb öğrenmesinde<br />

ona faydalı olurdu. Talebeler sohbetleri bereketi ile öyle yüksek derecelere kavuşurlardı ki,<br />

başkaları uzun seneler mücâhede edip uğraşmakla o dereceleri elde edemezlerdi.<br />

Ekseri gecelerde meclisinde bulunanlar ile birlikte, başka bir şey düşünmeyip, yalnız Allahü<br />

teâlâyı zikretmekle meşgûl olurlardı. Onların bu hâlini görenler, bulundukları yerden nûr<br />

yayıldığını ve bu nûrun gök yüzüne doğru yükseldiğini görürlerdi. Nice insanlar, Şeyh<br />

Muhammed'e bir müddet hizmet etmekle, yüksek derece ve makamlara kavuşmuşlardı.<br />

Bir gün, Şeyh Muhammed hazretleri talebelerine şöyle tenbihde bulundu: "Yakın zamanda<br />

bana bir hâl olur ve hareketsiz kalırım. O hâlim ile karşılaştığınızda, üç gün beklersiniz, üç<br />

günden sonra vücûdumda bir kabarma ve şişme görürseniz, o zaman vefât etmiş olduğumu<br />

anlar, beni defnedersiniz."<br />

Şeyh Muhammed'in bu sözü söylediği sırada, orada bulunan ve talebelerinden olan bir zât<br />

şöyle anlattı: "Ârif-i billâh olan o büyük zât, yukarıdaki sözü söyledikten bir zaman sonra,<br />

kendisinde bildirdiği gibi bir hâl oldu. Hakîkaten hiçbir hayat belirti ve hareketi görülmeden,<br />

üç gün o hâlde durdu. Üç gün geçtikten sonra, vücûdunda şişme eserleri görülmeye<br />

başlayınca, vefât ettiğini anladık. Yıkayıp kefenledikten sonra defnettik.<br />

1) Şakâyik-ı Nu'mâniyye Tercümesi (Mecdî Efendi); s.425<br />

2) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.14, s.370

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!