22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

kutb-ı zaman dediği nedir?" diye sordu. Babası; "Oğul! Şeyh hazretleri senin kutup olacağını<br />

müjdelediler." dedi.<br />

Eğridir'in Kışlıcak köyü imâmı Nâsuh Fakîh şöyle anlatmıştır:<br />

Babam anlattı: "Bir gece evimde yatıyordum. Kapı çalındı. Çıkıp baktığımda, Muhammed<br />

Çelebi Sultan hazretleri olduğunu gördüm. Elinde içi dolu ve çıkınlanmış bir sofra ve bir de<br />

nacak vardı. Sofrayı bana verip; "Peşimden gel." buyurdu. Giderken önümüze bir deryâ<br />

(deniz) çıktı. Bana; "Yürü korkma!" dedi ve önümden deniz üzerinde yürüdü. Ben de tâkib<br />

ettim. Deniz üzerinde yürümeye başladım. Tahtaya basar gibi su üzerinde yürüyordum. Kısa<br />

bir zaman sonra bir hisara vardık. İslâm ordusu hisarın etrâfını sarmış beklemekteydi.<br />

Muhammed Çelebi Sultan elindeki nacakla hisarın kapısına vurunca, bir râhip kapıyı açtı.<br />

Önümüze düşüp evine götürdü. Evine varınca bir dehlize girdik. Merdivenle aşağı indik.<br />

Orada bir mescid gördük. Mescidde rahleler, Kur'ân-ı kerîmler vardı ve mumlar yanıyordu.<br />

Bizi oraya götüren râhip, papaz kıyâfetini çıkarıp, müslüman kıyâfeti giydi ve yanımıza<br />

oturdu. Şeyh Muhammed Çelebi Sultan bana taşıdığım sofrayı açmamı söyledi.Sofradaki<br />

yiyecekleri çıkardım. Yedikten sonra duâ ettiler. Sonra râhibe; "Artık hisarı verin!" deyince,<br />

"Emir sizindir!" karşılığını verdi. Sonra oradan çıkıp gittik. Bir müddet sonra şafak söktü.<br />

Sabah namazının vakti girmişti. Benim abdestim yoktu.Bana bir yer târif edip; "Falan ağacın<br />

altında arı ve tatlı bir su vardır. Var orada abdest al." dedi. Gidip abdest aldım. Kendisi imâm<br />

oldu sabah namazını kıldık. Sonra tekrar yürüdük. Daha önce üzerinden geçtiğimiz denize<br />

geldik. Yine deniz üzerinden yürüyerek geçtik. Henüz güneş doğmadan Mezar-ı Şerîf denilen<br />

yerdeki dergâha ulaştık. Ben; "Sultanım bu garib haller, gezip gördüğümüz yerler nedir?"<br />

dedim. "Gittiğimiz hisar Kefe Hisarıdır. İslâm askerleri onu almaya varmışlardı. Bugün hisar<br />

kapısını açarlar." buyurdu. Târih koydum. İşâret ettiği gün o saatte Kefe Hisarı fethedildi."<br />

Muhammed Çelebi Sultan'ın meşhur hallerinden biri de, Hızır aleyhisselâmla çok görüşüp,<br />

sohbet etmesidir. Bâzan evinde otururken karşıda bulunan Eğridir Gölüne dikkatle bakar ve<br />

birini bekler gibi dururdu. Hızır aleyhisselâm göl üzerinden yürüyerek yanına gelirdi.<br />

Görüşüp sohbet ederler, sonra yine geldiği gibi su üzerinden giderdi. Bu hâli çok<br />

görülmüştür. Halîfelerinden Âlimi Rabbânî Dâvûd Efendi; "Hızır aleyhisselâmla böyle<br />

görüştüklerine defâlarca şâhid oldum." diye anlatmıştır.<br />

Şeyh hazretlerinin çiftliğinde değirmeni olan bir ortağı vardı. Köyünde bu değirmeni<br />

çalıştırarak geçimini temin ederdi. Köyün ileri gelenlerinden birinin de değirmeni vardı. Bu<br />

kimse sâdece benim değirmenim çalışsın diye o kimsenin değirmeninin oluğuna taş bırakır<br />

çalışmasına mâni olurdu. Bu durumu Muhammed Çelebi Sultan hazretlerine birkaç defâ açıp<br />

zulme uğradığını söyledi. Adam da bu işinden bir türlü vaz geçmedi. Bir gün gene şikâyet<br />

etti. Muhammed Çelebi Sultan hazretleri; "Ayruk (gayrı) etmesün." buyurdu ve başka söz<br />

söylemedi. Şikâyette bulunan kimse bu sözden pek bir şey anlayamadı. Hattâ talebelere şeyh<br />

hazretleri fazla bir şey söylemedi ve kâdıya (hâkime) göndermedi diye yakındı. Talebeler<br />

şeyh hazretleri sana ne buyurdu diye sordular. O da; "Ayruk etmesün." dediğini<br />

söyledi.Talebeler bu sözü duyunca; "Öyleyse söz tamam oldu. Artık kurtuldun. Var git sen<br />

artık işin sonunu gözle." diye teselli etti. O kimse değirmenine gidip baktığında, değirmenin<br />

suyunun taştığını ve dışarı aktığını gördü. Yine taş bırakıldı zannederek oluğu yokladı.<br />

Değirmenin çalışmasına mâni olan kimse yine bir taş bıraktırmak için bir adam göndermiş,<br />

bu adam da taş bırakırken oluğa kendi düşüp ölmüştü. Bu hâdiseye çok şaşıp köye döndü.<br />

Köye gidince de, değirmenin oluğuna taş bıraktıran kimsenin de âniden öldüğünü öğrendi.<br />

Zâlimin elinden kurtulduğu içinAllahü teâlâya şükretti. Muhammed Çelebi Sultan'a<br />

muhabbeti ve bağlılığı arttı.<br />

Muhammed Çelebi Sultan zamânında Isparta'nın Barla kazâsından iki tüccar ticâret için<br />

Bursa'ya gitmişler. Bunlardan birinin eceli gelip paralarını kesesine koyarken vefât etmiş.<br />

Hacı İvaz adındaki diğer arkadaşı onun böyle dünyâ sevgisi içinde öldüğünü ibretle görüp

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!