22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

5) Eshâb-ı Kirâm; (6. Baskı) s.362<br />

6) Şezerât-üz-Zeheb; c.2, s.48<br />

7) Rehber<strong>Ansiklopedisi</strong>; c.12, s.290, c.13, s.211<br />

8) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.3, s.281<br />

MUHAMMED CİSR;<br />

Trablus'ta yetişen büyük velîlerden. Babasının ismi Mustafa'dır. İsmi Muhammed, künyesi<br />

Ebü'l-Ahvâl'dir. Aslen Mısır'ın Dimyat kasabasındandır. 1792 (H.1207) senesinde<br />

Trablusşam'da doğdu. Babasının terbiyesinde yetişen Muhammed Cisr, küçük yaşta Kur'ân-ı<br />

kerîmi ve yazı yazmayı öğrendi. Babası ile birlikte evliyânın büyüklerinden Şeyh Abdullah<br />

Debbâ'nın sohbetlerinde bulundu. On sekiz yaşına gelince, ilim tahsîline devâm etmek için<br />

Câmi-ul-Ezher'e gitti. Mısır'da iken babası vefât etti. Burada Şeyh Muhammed Ketbî ve Şeyh<br />

AhmedSavî'den icâzet, diploma aldı. Sonra memleketine döndü. İnsanlara, Allahü teâlâya<br />

kavuşturan doğru yolu anlatmaya çalıştı.<br />

Muhammed Cisr, ilmiyle âmil, zühd, verâ, takvâ sâhibi bir zâttı. Doğruyu söylemekten hiç<br />

çekinmezdi. Vakitlerini, devamlı Allahü teâlâya ibâdet veya talebe yetiştirmekle geçirirdi.<br />

Hacı Abdülkâdir Efendi anlatır: Babam Hacı Osman bir sene Süveyş yoluyla Hicaz'a<br />

gittiğinde, Şeyh Muhammed Cisr bir gece bizim evi teşrif etti ve bizde kaldı. Otururken bir<br />

ara Muhammed Cisr'de bir hal meydana geldi. Sıkıntılı bir durumdaydı. "Yâ Latîf! Yâ Hafîz!<br />

Yâ Allah! Selâmet ver." diyordu. Bir müddet bu halde kaldı. Ben ise hiçbir şey<br />

konuşmuyordum. Fakat Muhammed Cisr'in bu hâli sebebiyle bende bir korku meydana geldi.<br />

Biraz sonra önceki normal hâline döndü ve bana; "Selâmetteler, selâmetteler, kurtuldular,<br />

korkma." buyurdu. Onun bu sözlerinden acabâ babamın başına bir şey mi geldi diye endişe<br />

ettim ve; "Efendim! Acabâ babamın başına bir şey mi geldi?" diye sordum. Yine; "Korkma!<br />

Selâmetteler, selâmetteler, kurtuldular." buyurdu. Artık bir şey sormadım. Fakat yine de<br />

babam için endişeliydim. Aradan bir müddet geçtikten sonra babamdan mektup geldi.<br />

Mektubunda; "Falanca gece Kızıldeniz'de yolculuk ederken gemilerinin kayaya çarptığını,<br />

gemilerinin parçalandığını ve eşyâlarla birlikte battığını, kendisinin ve yolcuların kurtulup,<br />

bir kaya üzerine, çıktıklarını, Allahü teâlânın lütfu ile oradan geçen bir gemiye bindiklerini,<br />

fakat ellerinde hiçbir şey kalmadığını yazıyordu. O hâdisenin gecenin geçtiği târih ile<br />

Muhammed Cisr'in bizde kaldığı gecenin târihini karşılaştırdığımda, aynı zamâna denk<br />

geldiğini gördüm.<br />

Muhammed Cisr bir ara İstanbul'a gitti. İstanbul'dayken Mekke Şerîfi Abdülmuttalib<br />

kendisini üzmüştü. O gece rüyasında Şerîf Abdülmuttalib Peygamber efendimizi Muhammed<br />

Cisr'in elinden tutmuş olarak gördü. Bu esnâda Şerîf Abdülmuttalib onlara doğru yöneldi.<br />

Fakat Peygamber efendimiz mübârek yüzünü ondan çevirdi. Şerîf Abdülmuttalib; "Yâ<br />

Resûlallah! Mübârek yüzünü benden niçin çeviriyorsunuz?" diye arz etti. Peygamber<br />

efendimiz, Muhammed Cisr'i işâret ederek; "Bunu niçin üzüyorsun? Sen benim evlâdım isen,<br />

bu da benim evlâdımdır." buyurdu.Şerîf Abdülmuttalib korku ile rüyâdan uyandı. Sabah<br />

olunca, hemen Muhammed Cisr'in yanına gitti ve ona gördüğü rüyâyı anlattı. Ondan af diledi.<br />

Peygamber efendimizin mübârek soyundan olduğu kat'î belli olmamakla berâber bu hâdise<br />

Muhammed Cisr'in Peygamber efendimizin neslinden olduğuna delil gösterilir.<br />

Şeyh Ahmed Abdülcelîl'in ayağından rahatsızlığı vardı ve bir hayli muzdaripti. Doktorlar<br />

hastalığın tedâvîsinden âciz kalmış, hattâ bâzı tabipler vücûda sirâyet edip yayılmaması için o<br />

ayağın kesilmesini teklif etmişlerdi. MuhammedCisr İstanbul'dan yeni dönmüştü. Şeyh<br />

Ahmed Abdülcelîl'i sorduğunda, durumunu arz ettiler. O da ziyâretine gitti. Ahmed<br />

Abdülcelîl yatağında hareketsiz halde yatıyordu.Elindeki asâsı ile hasta ayağına vurdu. Bu

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!