22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

MUHAMMED CÂN;<br />

Büyük velîlerden. İsmi, Muhammed Cân'dır. Doğum yeri ve târihi bilinmemektedir. 1849<br />

(H.1266) senesinde Mekke-i mükerremede vefât etti.<br />

Muhammed Cân, ilim tahsîlini tamamladıktan sonra, büyük İslâm âlimi Abdullah-ı<br />

Dehlevî'nin hizmetlerinde bulunarak, yüksek derecelere kavuştu. Gündüzleri hocasının<br />

hizmetinde bulunur, geceleri de şehir dışına çıkıp, Şeyh Kutbüddîn Bahtiyâr-ı Kâkî<br />

hazretlerinin kabrine giderek orada sabaha kadar ibâdet ile meşgûl olurdu. Çok riyâzet ve<br />

mücâhedede bulundu. Nefsin istediklerini yapmayıp istemediklerini yapardı. Yüksek hâllere<br />

kavuştu.<br />

Bir kimsenin çocuğu çok hastalanmış ve yaşama ümîdi kalmamıştı. Son çâre olarak, şifâ<br />

niyetiyle, Şeyh Kutbüddîn Bahtiyâr hazretlerinin kabr-i şerîfine götürdüler. Gece olunca<br />

oraya Şeyh Muhammed Cân hazretleri geldi. Türbenin içinde ibâdet ve tefekkürle meşgûl<br />

oldu. O zaman hasta çocuğun babası, çocuğu, Muhammed Cân'ın karşısına oturtup kendisi de<br />

dışarıya çıktı. Muhammed Cân, ibâdet ve murâkabesini tamamlayınca, hasta çocuğa nazar ve<br />

teveccüh ettiler. Allahü teâlânın izniyle hasta çocuk derhal şifâ buldu.<br />

Muhammed Cân, hocası olanAbdullah-ı Dehlevî'den icâzet alınca Hicaz'a gitti. Ömrünü,<br />

insanlara Allahü teâlanın emir ve yasaklarını öğretmek, güzel ahlâk sâhibi olmalarına<br />

çalışmakla geçirdi.<br />

Muhammed Cân'ın yüksek hâlleri, SultanAbdülmecîd Hanın annesinin kulağına varınca,<br />

Vâlide Sultan onun için Mekke-i mükerremede, dergâh yapılmasını emretti. Bu dergâh<br />

yapılınca, Muhammed Cân, talebelerini yetiştirmeye burada devâm etti.<br />

1) Makâmât-ı Mazhariyye; s.188<br />

2) Sefînet-ül-Evliyâ; c.2, s.161<br />

3) İslâm Âlimleri<strong>Ansiklopedisi</strong>; c.18, s.128<br />

MUHAMMED CEVÂD;<br />

Oniki imâmın dokuzuncusu, tanınmış büyük velîlerden. Künyesi, Ebû Câfer, ismi<br />

Muhammed Cevâd bin Ali bin Mûsâ Kâzım bin Câfer-i Sâdık bin Muhammed Bâkır bin<br />

Zeynelâbidîn bin Hüseyin bin Ali bin Ebî Tâlib'dir. Takî lakâbı ile meşhûrdur. 810 (H. 195)<br />

târihinde, Receb ayının onunda Medîne'de doğdu. 835 (H.220) yılında Zilhicce ayının<br />

altısında Bağdât'ta vefât etti. Kabri, dedesi Mûsâ Kâzım hazretlerinin kabrinin arkasındadır.<br />

Muhammed Cevâd hazretleri, Resûlullah efendimizin torunu olup, hazret-i Ali ile hazret-i<br />

Fâtıma'nın (radıyallahü anhümâ) evlâdlarındandır. Hazret-i Hüseyin'in torunlarından olduğu<br />

için "Seyyid"dir. Muhammed Cevâd daha küçük yaşta, büyük ve derin bir âlim olmuştur.<br />

İmâmlığı on altı sene iki ay on dört gündür. Halîfe Me'mûn, kızıÜmmü Fadl'ı<br />

MuhammedCevâd ile evlendirmiş, Medîne'ye göndermiştir. Her yıl halîfe Me'mûn,<br />

Muhammed Cevâd'a on bin dirhem gönderirdi. Ali Nakî ve Mûsâ isminde iki oğlu, Fâtıma ve<br />

Emmâme isminde iki de kızı vardı. MuhammedCevâd'ın menkıbeleri ve kerâmetleri çoktur.<br />

Şöyle anlatılır: Bir gün halîfe Me'mûn ava çıkarken, çocukların oynadığı sokaktan geçti. O<br />

esnada, bütün çocuklar sokaktan kaçtı. Muhammed Cevâd da orada çocukların yanında<br />

duruyordu. Yalnız o olduğu yerden ayrılmadı. Bunun üzerine halîfe Me'mûn ona yaklaşarak:<br />

"Ey çocuk! Bütün çocuklar kaçtığı halde, sen neden kaçmadın?" diye sorunca, İmâm-ı Takî:<br />

"Ey Emîr-ül-Müminîn, yol dar değil ki, kenara çekilip genişleteyim. Suçum yok ki, senden<br />

korkup kaçayım. Senin suçsuz kişileri incitmeyeceğine inanıyorum." diye cevap verdi. Bu<br />

güzel yüzün ve tatlı sözlerin sâhibi olan çocuk halifenin hoşuna gitti. Ona; "Sen kimin

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!