22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

7) Makâmât-ı Nakşibendiyye; s.22,43<br />

8) İrgâm-ül-Merîd; s.51<br />

9) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; s.972<br />

10) Kâmûs-ül-A'lâm; c.4, s.3066<br />

ABDÜLHAMÎD BİN NECÎB NÛBÂNÎ;<br />

Kudüs alimlerinden. On dokuzuncu yüzyılın sonları ve yirminci yüzyılın başlarında<br />

yaşamıştır. Kudüs'ün kuzeyinde Mezâri köyünde meşhur bir âiledendir. Yûsuf Nebhânî<br />

hazretleri 1887 senesinde Beyrut'ta Cezâ Mahkemesi reisi iken onunla görüştüğünü, kendisi<br />

ile bir çok kimsenin onun velîliğine inandığını bildirmektedir. Bizzat onun kerâmetlerine<br />

şâhid olmuştur. Aşağıdaki menkıbelerin hepsini Yûsuf Nebhânî anlatmıştır:<br />

Abdülhamîd Nûbânî Beyrut'a gelip ilk görüştüğümüzde (1893) alnıma baktı ve; "Şeyh Ali<br />

Ömerî sana alamet koymuş." dedi. Hakikaten Şeyh Ali Ömerî Beyrut'a geldiğinde dişleri ile<br />

alnıma iz yapmış ve; "Bu, evliyânın seni tanıması için koyduğum bir alâmettir." demişti. O<br />

zaman bunu Şeyh Ali Ömerî'nin bir latîfesi saymıştım. Şeyh Abdülhamîd Nûbânî bana böyle<br />

söyleyince, onun latîfe olmadığını ancak evliyâ zatların anlayabildiği bir hakikat olduğunu<br />

anladım. Bunu daha önce kimseye söylemediğim hâlde yalnız o anladı.<br />

Bana bir gün; "Zamânın evliyâsı seni seviyor ve işlerine de yardımcı oluyorlar. Bu velîlerden<br />

ikisi ile Büyük Câmide görüştüm. HaniLazkiye'de bir iş için yardım istemiştin de sana<br />

yardım etmişlerdi." dedi. Bunları söyleyince hayretler içerisinde kaldım. Aradan seneler<br />

geçmişti ve kimseye de anlatmamıştım. Hâdise şu idi:<br />

Lazkiye'de Cezâ Mahkemesi reisi iken bir hıristiyan öldürülmüştü. Onun akrabâsı ve diğer<br />

hıristiyanlar kâtil olarak, köyün ileri gelen müslümanlarından birini gösteriyorlar, uzun<br />

müddet hapsedilmesi veya îdâm edilmesini istiyorlardı. Halbuki o müslüman suçsuzdu. Ona<br />

iftirâ ediyorlardı. Vilâyetin vâlisi ile bu hususta telgrafla görüştüler. Birçok yalancı şâhit<br />

buldular. Mahkemede müslüman şahsı, öldürülen hıristiyana kurşun sıkarken gördüklerini<br />

söyleyeceklerdi. Nihâyet, dâvâ mahkemeye intikâl etti. Müslüman şahıs hapse atıldı ve<br />

üzerinden aylar geçti. Bu mevzuda halk arasında bu işin iftirâ olmasından başka birşey<br />

konuşulmuyordu. Papazlar da bu hususta beni teşvik için evime geldi. Bu husûsu gören<br />

pekçok şâhit de var, diyorlardı. Lazkiye'nin ileri gelen müslümanlarından bâzılarını da bu<br />

hususta iknâ etmişlerdi. Ben kendilerine inşâallah hak ortaya çıkıncaya kadar bu meseleyi<br />

tetkik edip inceleyeceğim deyip sözü kestim. Ancak hâdisenin ortaya çıkışından îtibâren<br />

gelen haberlerden bunun kesin olarak yalan ve iftirâ olduğunu iyi anladım. Fakat hıristiyan<br />

yalancı şahitler çok olduğu için o müslümanı kurtarmam çok zordu.<br />

Kânun şahitlik hususunda müslüman ile kâfir arasında fark görmüyordu. Bu sebeple<br />

düşüncem karışmıştı, o müslümanı kurtaramam diye korkuyordum. Çünkü benimle beraber<br />

hüküm veren dört kişi daha vardı. Üçü onun aleyhine hükmetse ekseriyete göre hüküm<br />

verilir. Suçlu olduğu sâbit olunca hakkında verilecek hüküm îdamdır. Benim bulunduğum<br />

mahkemede suçsuzluğuna<br />

ğuna inandığım bir müslümanın zarar görmesi hakikaten çok ağır geliyordu. Mahkeme günü<br />

zihnim çok karışıktı. Evden çıktım yolda giderken bu işin kolay olması için Ehl-i Nevbet<br />

denilen zamânın evliyâsından yardım istedim. Çünkü onlar Allahü teâlânın izni ile gizli<br />

tasarruf sâhibi olup yardım ederler. Ben; "Ey Allahü teâlânın sevgili kulları! Ey Ehl-i<br />

Nevbet! Bu zor dâvâya bir nazar buyurun da eziyet meşakkat olmadan bu müslüman Allahü<br />

teâlânın izni ile kurtulsun." gibi sözlerle yalvardım.<br />

Yalvarmalarımın netîcesi olarak Mahkemede herkesin yanında hakîkatin, o müslümanın<br />

suçsuzluğunun ortaya çıkması için herkesin iknâ olacağı her çâreye baş vurdum. Şâhitlere

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!