22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

düşününüz ki, bundan başkası olmasa gerek. Muhakkak ufak bir ihtiyâtsızlık bu hâle sebeb<br />

olmuştur." dedi. İyice düşününce; "Yemek pişerken, ihtiyâtlı olmayan, helâl olduğu şüpheli<br />

iki üç odunun da yemek pişirmek için yakıldığını hatırladım." dedi.Bunun gibi, şüphelilerden<br />

sakındığı gibi, mübâhların fazlasından da sakınır, mübâhları zarûret mikdârı kullanırdı.<br />

Yemek husûsundaki bu ihtiyâtı, onların mübârek yollarının ve hâllerinin letâfet ve temizliği<br />

sebebiyleydi. Temiz bir aynaya, bir nefesin bile tesir edeceği kadar, saf ve temizdi. Bu<br />

sebepten, talebeleri toplanınca, etraflarında en temiz ve en muhlis olanları oturturlardı.<br />

Aralarında bir yabancı olsa, hemen onun gafleti, noksanlığı, düşünceleri mübârek kalb<br />

aynasına aksederdi.<br />

Bir gün dervişlerden birinin bir yorgana ihtiyâcı oldu.Hatırından, ondan bir yorgan istemeyi<br />

geçirdi. Muhammed Bâkî-billah hazretlerine bu düşüncesi, zâhir olup, namazdan sonra;<br />

"Filân dervişe ve yorgan ihtiyâcı olanlara, yorgan veriniz." buyurdu. O derviş; "O günden<br />

beri Muhammed Bâkî-billah hazretlerini üzecek bir düşüncenin kalbimden geçeceğinden<br />

korktum." demiştir.<br />

Bir gün, azîzlerden biri, onun muhlis talebelerinden birine, arzu ve istek dolu bir mektup<br />

gönderdi. Bu mektup Muhammed Bâkî-billah hazretlerine takdim edildi. Yüksek bir tevâzu<br />

ile mektubun arkasına şöyle yazdı: "Maalesef bu âcizde iş yapacak kuvvet kalmadı.Allahü<br />

teâlâ, bu geride kalmış günlerinin mâtemini tutana birkaç gün ömür verirse, en büyük<br />

gayretle maksadı ararım, hayâtımı bu yolda veririm. Allahü teâlâ bu miskine, her iki<br />

cihândaki işini, kudret-i ilâhiyyeye bırakmasını ve bütün tutulmalardan kurtulmasını ihsân<br />

eylesin. Âmin. Yâ Rabb-el-âlemîn... O kardeşime ricâ ederim ki, bu arzunun husûlü için,<br />

yüzünüzü yerlere sürünüz. Ve fakîrin bu arzusuna kavuşması için Allahü teâlâya duâ ediniz.<br />

Zîrâ arkadan, gıyâben yapılan duâları, Allahü teâlâ hemen kabûl eder. Duâlar ederim<br />

efendim."<br />

Muhammed Hâşim-i Keşmî, Şeyh Tâceddîn'den şöyle nakletmiştir: Birgün Muhammed<br />

Bâkî-billah hazretleri, nehre doğru gidiyordu. Muzdarip, garip, çok üzüntülü olduğu<br />

anlaşılıyordu. Ben de arkasından gidiyordum. Biraz sonra, arkasından geldiğimi anladı, âh<br />

ederek, içli bir sesle; "Ey Tâceddîn, vâridât, feyzler, nûrlar, hâller ve esrârı o kadar üzerime<br />

yağdırıyorlar ki, bu nehir mürekkeb olsa, onları yazamadan biter. Amma benim için<br />

bunlardan ne çıkar. Benim aradığım görülemez, bilinemez, istek anlatılamaz, istenen<br />

vasfedilemez." buyurdu.<br />

Beyt:<br />

Ne taleb dile gelir, ne matlûb anlatılır,<br />

Ne onun bir benzeri, ne bunun misli vardır.<br />

Muhammed Bâkî-billah hazretleri, tasavvuf hâlleri içinde kendinden geçmiş bir durumda<br />

olmasına rağmen, iki sene talebelerini yetiştirmekle meşgûl oldu. Talebelerinin en büyüğü ve<br />

en üstünü olan İmâm-ı Rabbânî hazretleri tasavvufta yetişip kemâle ulaşınca, kendini<br />

sohbetten tâlim ve telkinden çekip, dostlarını ve talebelerinin yetiştirilmesini ona havâle etti.<br />

Kendini bu işten çekip, yalnızlığı tercih etti. Âhirete âit büyük bir elem ve üzüntü ile yalnız<br />

kaldı. Sâdece cemâatle namaz kılmak için dışarı çıkardı.<br />

Muhammed Bâkî-billah hazretlerini kim görse; "Yeryüzünde yürüyen bir meyyite kim<br />

bakmak isterse, Ebû Kuhâfe'nin oğluna, yâni Ebû Bekr-i Sıddîk'a baksın." hadîs-i<br />

şerîfini hatırlardı. Bununla berâber, nazarlarının heybet ve tesiri duvarlara işlerdi. Gafiller,<br />

kendisini görünce; "Onları görenler Allah'ı hatırlarlar." hadîs-i şerîfini akıllarına<br />

getirirlerdi. Hattâ öyle ki; bir gün Hindûların tarlalarının bulunduğu bir köyden geçiyordu.<br />

Orada bulunanların gözleri Muhammed Bâkî-billah hazretlerine takılınca, birbirlerine: "Bu<br />

nasıl bir insandır ki, onu görünce Allah hâtırımıza geldi." dediler.<br />

Bir zât şöyle anlatmıştır: "Bir gün, gelip namaza yetiştim ve Muhammed Bâkî-billah'ın da

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!