22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Muhammed bin İnan bizi ziyârete geliyor.” diye buyurmuş.”<br />

Nasrânî (hıristiyan) bir kadının çocuğu hasta oldu. Bu kadının Muhammed Fergal’e hüsn-i<br />

zannı olup, onun büyüklüğüne inanırdı. Çocuğum hastalıktan kurtulursa, Muhammed<br />

Fergal’e bir halı vermeyi adadım dedi. Muhammed Fergal’e, bu kadının niyeti ve bütün<br />

yaptıkları mâlum oldu. Buyurdu ki: “Şimdi halının yününü hazırladılar. Yünü büktüler<br />

(eğirdiler) ve dokumaya başladılar. Bitirdiler. Vermek üzere yola çıktılar. Şu ânda falan yere<br />

getirdiler. Şimdi de kapının önünde, biriniz çıkıp alsın.” Dışarı çıkıp baktıklarında, halıyı<br />

kapının önünde buldular. Muhammed Fergal, halıyı getireni çağırtıp, ağırlayıp hediyeler<br />

verdi. “Yum gözünü.” buyurdu. O kişi, kendini bir ânda memleketinde buldu.<br />

Muhammed Fergal’den evleneceğinde fazla mehir istediler. O da; “Şu kuyunun başına gidin<br />

ve Muhammed Fergal’in emri var, bir kova altın, bir kova da gümüş vereceksin deyin”<br />

buyurdu. Gidip baktıklarında, orada bir kova altın, bir kova da gümüşün olduğunu gördüler.<br />

Bunun, Muhammed Fergal’in kerâmeti olduğunu anladılar.<br />

Birgün İbn-i Zerâzîrî, Muhammed Fergal’in ziyâretine geldi. Edeble, elini öptü ve oturdu. O<br />

zaman Fergal buyurdu ki: “Birçok yerlere hükmeden biri olacaksın.” Çok geçmeden sultan<br />

onu memleketin genel vâlisi olarak tâyin etti.<br />

Bir zaman Muhammed Fergal, Mısır’daki vâliye elçi gönderip, çiftçiler ile ilgili bir<br />

meselenin hallini istedi. Vâli, gelen elçinin yüzüne karşı Muhammed Fergal hakkında<br />

uygunsuz şeyler söyledi ve üstelik; “Git hocana söyle, iki yüzlü hîleci olmasın” dedi. Elçi<br />

geri dönüp, olanı biteni anlattı. Bunun üzerine Muhammed Fergal, parmağını toprağı<br />

delercesine yere götürdü. Çok geçmeden sultânın o vâliyi vazifeden aldığı ve evinin de<br />

başına yıkılmasını emrettiği haberi geldi. Orası Tûlûnoğlu Câmii yanı olup, harap bir<br />

hâldedir.<br />

Birisi Muhammed Fergal’in yanına geldi ve Kur’ân-ı kerîm okumaya başladı. Bir aralık<br />

yanıldı. Fergal’den başka kimse yanlışını farketmedi ve; “Yanıldın.” buyurdu. O kişi; “Sen<br />

hâfız değilsin, benim yanıldığımı nasıl anladın.” dedi. Muhammed Fergal de; “Semâya<br />

yükselen bir nûr görüyordum. Birden kesildi. İki nûr arasında bir ayrılma oldu. İşte o zaman<br />

yanıldığını anladım.” buyurdu.<br />

Buyurdu ki: “Evliyâ tasarruf sâhibidir. Her kimin bir hâceti olursa, kabrime gelsin, yüzüme<br />

karşı dursun, arzusunu bana söylesin. Allahü teâlânın izniyle onun hâcetini gideririm.”<br />

MUHAMMED FERGAL ÇAĞIRIYOR<br />

Bir gün Nakib Muhaymir’in kızını timsah kaptı. O ağlayarak Muhammed Fergal’in huzûruna<br />

gelip durumu anlattı. Muhammed Fergal de;"Hemen o timsahın kızını kaptığı yere git.<br />

Yüksek sesle, ey timsah! Seni Muhammed Fergal çağırıyor de” buyurdu. Muhaymir gidip<br />

denileni yaptı. Timsah derhâl geri dönüp nehirden çıktı. Yollarda bir merkeb gibi yürüyüp,<br />

Muhammed Fergal’in yanına geldi. Halk bu duruma çok hayret etti. Timsah gelince,<br />

Muhammed Fergal demirciye emredip, onun dişlerini söktürdü. Sonra timsaha emredip,<br />

kızcağızı karnından çıkarmasını söyledi. Timsah, kızı canlı, fakat baygın bir durumda çıkardı.<br />

Bundan sonra o beldeden hiç kimseye zarar vermeyeceğine söz verip, ağlıyarak oradan<br />

ayrıldı ve nehire indi.<br />

1) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.1, s.163<br />

2) Tabakât-ül-Kübrâ; c.2, s.101<br />

3) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.12, s.309

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!