22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

dergâhına götürdü. Cumâ günü idi. Pekçok âlim, fakîh, hatîb orada toplanmıştı. Namaz vakti<br />

yaklaşınca, âlimler birbirine bakıp kim öne geçecek diye bekleştiler. O esnâda Muhammed<br />

el-Mürşidî, kaldığı odadan çıkıp, sağa ve sola baktı. Babamın arkasında olduğum hâlde,<br />

nazarı bana erişti ve; “Ey Muhammed yaklaş!” buyurdu. Beni alıp kendi odasına götürdü.<br />

Orada, farz, sünnet ve namaz ile ilgili bâzı bilgilerden anlattı. Kalkıp güzel bir abdest aldım.<br />

Berâberce mescide çıktık. Bana minberi gösterip; “Ey Muhammed, şimdi minbere çık,<br />

insanlara hutbe oku, nasîhat et” buyurdu. Ben heyecanla; “Orada ne söylenir bilmem.” diye<br />

arzettiğimde; “Minbere çık.” buyurup, hatîblerin hutbede eline alıp dayandıkları bir kılıç<br />

verdi. Müezzin ezânı bitirinceye kadar, ben kılıca dayalı olarak ne söyliyeceğimi düşünmeye<br />

başladım. Ezân bitince, ayağa kalkıp Besmele okudum. Arkasından fasîh bir şekilde hutbe<br />

okumaya başladım. Daha önce bilmediğim, duymadığım şeyleri söyledim. Vâzımın tesiri ile<br />

cemaat büyük bir huşû’ ve dikkat ile bana bakıyorlardı. Nihâyet, hutbemi tamamlayıp<br />

mimberden indim. Namazdan sonra Muhammed el-Mürşidî bana yaklaşıp; “Çok güzel bir<br />

hutbe okudun. Tebrik ederim. Seni hutbe okumak ile vazifelendirdim” buyurdu. Daha sonra<br />

oradan ayrılıp babamla hacca gittik. Babam Mekke’de kalarak, benim geri dönmemi ve<br />

Muhammed el-Mürşidî’ye uğrayıp duâsını almamı söyledi. Dönüşte Muhammed<br />

el-Mürşidî'nin huzûruna çıktım. O, babamı sordu. Ben de; “Efendim, size selâmı var.<br />

Ellerinizden öpüyor.” dedim. Bana; “Yaklaş, şu hurma ağacına dayan, zîrâ Ebû Midyen<br />

Abdullah, onun yanında üç sene kaldı.” buyurdu ve sonra özel odasına girdi. Bir müddet<br />

sonra dışarı çıktı ve bana oturmamı emretti. “Ey Muhammed! Biz senin babanı severiz. O,<br />

bizim kardeşlerimizdendir. Ancak sen. Ancak sen...” buyurdu. Onun bu sözünden, ehl-i<br />

dünyâ ile çok görüşüp bu sebeple zararda olduğumu anladım. Sonra bana; “Ey Muhammed!<br />

Şu anda babanın hasta olduğu vehmindesin. Hâlbuki baban sıhhat ve âfiyettedir. O şimdi<br />

Resûlullah efendimizin mimberi şerîflerinin sağ tarafındadır. Onun sağında Hâlil-ül-Mâlikî,<br />

solunda Mekke kadısı Ahmed bulunuyor. Memleketin Tlemsân’da da.” deyip, yere bir dâire<br />

çizdi, etrâfında dönüp; “Allahü teâlâ orada, senin yakınlarını, akrabâlarını tehlikeden korudu,<br />

himâye etti.” dedikten sonra; “Yavrum, sen hatîblik yap. İleride Garbî Câmiinde hatîblik<br />

yapacaksın. O câmi, İskenderiyye'nin en büyük câmisidir.” buyurdu. Daha sonra yanıma,<br />

yiyecek, içecek koyup, beni yolcu etti. Daha sonra Tlemsân’da hısım ve akrabâlarımın<br />

korunduğu haberini aldım. Muhammed el-Mürşidî, tasarrufu kuvvetli bir zât idi. Onun<br />

duâsının bereketiyle, işlerimiz buyurduğu gibi oldu.”<br />

Muhammed el-Mürşidî, birgün etraftaki köylere haber gönderip, dergâha çağırdı. Köylülerin<br />

hepsi geldi. O, odasına girip uzun müddet kaldı. Gelenler ne olacağını merakla beklediler.<br />

Fakat o, odasından çıkmadı. Nihâyet merakla odasına girildiğinde, vefât etmiş olduğu<br />

görüldü. Hâlbuki odasına girerken hiçbir şeyi yoktu. Gelenler cenâzesini yıkayıp namazını<br />

kılıp, dergâhına defnettiler.<br />

İBN-İ BATTÛTA<br />

İbn-i Battûta şöyle anlatır: “İskenderiyye’ye uğradığımda, Muhammed el-Mürşidî’nin<br />

ziyâretine gittim. Dergâhına selâm verip girdim. Beni kucakladı. Daha sonra namaz vakti<br />

gelince, beni öne geçirip imâm yaptı. Misâfir gelenlerden birini imâm yapmak âdeti imiş.<br />

Yatma vakti geldiğinde, bana dergâhın damına çıkıp orada uyumamı tenbih etti. Dama çıkıp<br />

orada uyudum. Rüyâmda, kanatlanıp, kıble istikâmetine doğru uçtuğumu gördüm. Bu rüyâ<br />

sebebiyle hayrete düştüm. Muhammed el-Mürşidî, sabah namazında beni tekrar imâm yaptı.<br />

Sonra da rüyâmı şöyle tâbir etti: “Sen hacca gideceksin, Resûl-i ekremin ravda-i<br />

mutahheralarını ziyâret edip, Yemen, Irak, Horasan, Hindistan taraflarına gidip, uzun seneler<br />

oralarda kalacaksın. Dilşâr Hindî adlı kardeşin, seni bâzı tehlikelerden koruyacak.” Daha<br />

sonra bana biraz azık ve para verip, beni yolcu etti. Aynen buyurduğu gibi oldu. Duâlarından<br />

çok istifâde ettim. O, sâlih, âbid (çok ibâdet eden) bir zât idi. İnsanlarla az görüşür ve onlara

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!