22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

"Efendim! Bu nasıl misâfirdir ki, herkesten çok izzet ve hürmet bulmuştur?" dedim. Babam;<br />

"Bu misâfir diğerlerine benzemez. Kâmil, olgun bir velî olup, gönül sâhibidir. Muhterem<br />

hocamızın hâl ve şânına yakın bir derecesi vardır. Zîrâ dedi ki: "Uzun zamandan beri âlemi<br />

dolaşırım. Çok memleketler gezdim. Elli seneden beri pek çok velîyi ziyâret ettim. Zâhirde<br />

bilinmeyen velîler ile mânevî meclislerde görüştüm. Ancak bu mübârek zâtın, cümlesinden<br />

üstün derecelere sâhip Gavs-ı âzam makâmında olduğunu müşâhede ettim. Bu muhterem<br />

hocamızın vücûd-ı şerîfini Allahü teâlânın aşkı yakmıştır. Buraya gelip İsmâil Fakîrullah<br />

hazretlerinin mübârek yüzünü gördüğümde, kendimi onun gönül aynasında buldum. İşte<br />

benim seyahatim tamam oldu ve murâdıma kavuştum." Babama; "Bu hiç konuşmayan<br />

misâfir, bunları size ne zaman söyledi?" diye sordum. Cevâbında; "Biz kalblerimizle<br />

konuştuk. Hattâ bundan başka daha pekçok hikmetler üzerinde uzun uzun sohbet ettik."<br />

dedi."<br />

Oğlu İbrâhim Hakkı hazretleri anlattı:<br />

"İsmâil Fakîrullah hazretlerinin hizmetçilerinin başı ve evlâdı gibi olan babam Derviş Osman<br />

Efendi, artık elli iki yaşına girmişti. Bu fâni dünyânın fenâlığından kurtulmak ve bir an önce<br />

Allahü teâlâya kavuşmak arzusuyla yanmağa başlamıştı. Bir gün kendi dostlarından<br />

MollaZiyâd ismindeki bir imâm, babamı yalnız gördüğü bir gün; "Osman Efendi kardeşim!<br />

Yıllardır İsmâil Fakîrullah hazretlerinin yanında hizmet etmekle şerefleniyorsun. Seni<br />

oğlundan daha üstün tutmaktadır. Hâl böyle iken, hâlâ maksadına kavuşamadın mı?" diye<br />

sordu. Babam da; "Henüz murâdımın nihâyetine kavuşamadım. Sana söz veriyorum ki,<br />

maksadıma kavuştuğum zaman sana haber veririm. Yatakta olsan dahî kaldırırım." dedi.<br />

Babamın bu sözünden on gün geçmişti. Sonra babam rahatsızlandı. Bu imâm, babama beş<br />

gün beş gece hizmet etti. Babam yemek yiyemeden, su içmeden ateşler içinde beş gün yattı.<br />

1719 (H.1132) senesinde elli iki yaşında Hakk'ın rahmetine kavuştu."<br />

Babasının vefâtınıİbrâhim Hakkı hazretleri şöyle anlattı: "Benim çok sevdiğim babam ve<br />

anam, dert ortağım, üzüntülerimin gidericisi, hücredaşım, gurbet yoldaşım Derviş<br />

OsmanEfendi, Cumâ gecesi sabaha yakın dünyâdan âhirete göçtü. Hak yolunda can verip<br />

Allahü teâlâya kavuştu. Maksadı hâsıl olarak, rahmet deryâsına daldı. Bu yetim, o gece başka<br />

misâfir odasında yattı. Sabahleyin kalkıp, hasta babamı görmek istediğimde oradakiler bana;<br />

"Git önce namazını kıl, sonra gel. Hasta şimdi rahatladı." dediler. Bu söz üzerine mescide<br />

gittim. Herkes burnunu tutuyordu. Hepsinin nezle olduğunu sandım. Namazdan sonra<br />

odamıza geldiğimde babamın vefât ettiğini gördüm. Benim de rahatım gitti, gönül evim<br />

zulmetle doldu. Bir anda babamın ayrılık hasretiyle virânelerdeki kuşlara döndüm. Öyle<br />

feryâd etmek istedim ki, sesim göklere çıkacaktı. Ben bu hâlde iken, o merhamet kaynağı<br />

mübârek hocam geldi. Benden o üzüntü ve elemi aldı. Ben de kalkıp kendi kendime; "Şimdi<br />

ayıptır, sabredeyim. Hocam gittikten sonra nasıl ağlayacağımı ben bilirim." dedim. Mübârek<br />

hocamız herkese selâm verip, garip oğlu Derviş Osman Efendinin başı ucunda oturdu. Şehîd<br />

olan rûhuna bir fâtiha okuyup sevâbını bağışladı ve murâkabeye daldı. Ben hocamın<br />

karşısında, babamın da ayak ucundaydım. Bir anda Allahü teâlânın inâyeti erişti, ihsânlarına<br />

kavuştum. Vefât eden babam, mübârek başını kaldırdı. Kimyâ tesiri olan nazarıyla yüzüme<br />

bakıp tebessüm ederek tâziyede bulundu. O anda mübârek göğsünden şimşek gibi bir nûr<br />

parladı. Kalbim titredi, üzüntü ve elem gidip, yerine sürûr ve lezzet doldu.Babamı bu hâlde<br />

görünce bayramlıklarını giymiş bir çocuk gibi sevindim. Üzüntülü duran dostlar bu<br />

sevincime bir mânâ veremeyip hayret ettiler. Allahü teâlânın ihsânı ve mübârek hocamızın<br />

himmeti, bereketi ile olan bu hâdiseyi oradakiler görememişti. Hocamız oradan ayrıldıktan<br />

sonra, merhum babamın yüzünü açıp baktım. Gülen bir hâldeydi. Yüzü nûrlu, bedeni sıcak ve<br />

yumuşaktı. Sanki uyuyordu.Cenâze namazına üç kasaba, çevre köyler ve bütün Siirt halkı<br />

geldi. Namazını hocamız kıldırdı. Onun vefâtına benden başka herkes çok üzüldü. Çünkü<br />

babam Derviş Osman Efendiyi tanıyan herkes çok severdi."

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!