22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Efendi, derd ve gam ateşiyle eriyip, kendini yetiştirecek bir rehber bulmak arzusuyla yanıp<br />

kavrulmuş, sabrı ve karârı kalmamıştı. Aklı fikri hep rüyâsında verilen emirdeydi. O sırada<br />

Lala Paşa Câmiine Özbekli Zekeriyyâ Efendi vâiz olarak gelmişti. Bunu işiten Derviş Osman<br />

Efendi, hemen yanına gidip durumunu bildirdi ve kendisini yetiştirmesi için yalvardı.<br />

Zekeriyyâ Efendi, onu güler yüzle karşılayıp iltifâtlarda bulundu. O gece istihâre namazı<br />

kılıp, cenâb-ı Hakk'a yalvaran Zekeriyyâ Efendi, ertesi günüOsman Efendiye; "Ey kardeşim!<br />

Biz seni kabûl ederdik. Lâkin bizden önce seni sultânımız almıştır.Sana müjdeler olsun ki,<br />

senin sâhibin çok büyüktür. O öyle bir yetiştiricidir ki, bu zamanda pek nâdir bulunur. Altı<br />

seneden beri senin gelmeni beklemektedir. Her hâlde iki seneye varmaz görüşmeniz vâki<br />

olacaktır. Sen onun hasretiyle yanmaya devâm et ve bunun kıymetini bil. Allahü teâlâya<br />

tevekkül eyle sonun selâmettir." buyurdu.<br />

Derviş Osman Efendi, bu müjdeyi alınca çok sevindi. İki sene daha beklemeye karar verip<br />

tekrar evine döndü. Eve dönüşünün ikinci senesinde hanımı Hanîfe Hâtun vefât etti. Yedi<br />

yaşındaki oğlu İbrâhim Hakkı'yı amcalarına emânet edip, tekrar bir rehber bulmak üzere yola<br />

çıktı. Eyyûb Efendi isminde bir velî ile arkadaş olup, diyâr diyâr dolaşarak, vâd olunan zâtı<br />

araştırmaya başladılar. Önce Bitlis'e gittiler, Eyyûb Efendi daha önce burada Molla<br />

Muhammed Arvâsî hazretlerinin sohbetinde ve hizmetinde bulunmuş, ondan ilim öğrenmişti.<br />

Osman Efendi, Bitlis'in güzelliğine hayran kaldı. Akarsularını, meyve ağaçlarını, güzel<br />

evlerini görünce hayret edip, arkadaşı Eyyûb Efendi'ye; "Burası Cennet midir?" diye<br />

sormaktan kendini alamadı. Orada bir hafta kaldıktan sonra, Eyyûb Efendiyle, vefât eden<br />

Molla Muhammed Arvâsî hazretlerinin Müküs'deki kabr-i şerîfini ziyârete gittiler. Burada da<br />

bir hafta kalıp, Hicaz'a gitmek niyetiyle Siirt'e doğru yola çıktılar. Hizan'dan Siirt'e giden<br />

kervanda ihtiyâr bir kimse ile tanıştılar. Dertlerini anlatıp sohbet ettiler. O ihtiyâr bunlara,<br />

"Siirt'in Tillo kasabasında şeyh İsmâil Fakîrullah hazretleri vardır. Allahü teâlânın çok<br />

sevdiği evliyâsındandır. Onu ziyâret etmeden, duâsını almadan bir yere gitmeyin!" dedi. Bu<br />

habere çok sevinen iki arkadaş, o ihtiyâra; "Siz önden gidip, bizi ziyâretine kabûl<br />

buyurmasını söyleyebilir misiniz?" ricâsında bulundular. O zât kabûl edip Tillo'ya gitti.İsmâil<br />

Fakîrullah'ın huzûruna çıkıp; "Yarın iki Erzurumlu ziyâretinize gelmek isterler." deyince;<br />

"Evet, senelerdir onları bekliyorum. İçlerinden biri tekrar Erzurum'a dönecek, diğeri ise<br />

bizim hizmetimizde kalacaktır." buyurdu.<br />

Ertesi günü Derviş Osman Efendi ile Eyyûb Efendi, on sene aramaya karar verdikleri, fakat<br />

on gün içinde kavuşacakları zâtın huzûruna gittiler. Eyyûb Efendi, İsmâil Fakîrullah<br />

hazretlerini daha görür görmez büyüklüğünü mârifet nûruyla anladı ve şükür secdesine<br />

kapandı. İsmâil Fakîrullah ise; "Ey MollaEyyûb! Bu senin haccındır." diyerek müjde verdi.<br />

Fakat Derviş Osman Efendi, bu zâtın büyüklüğünü ilk anda anlayamadı. Onun kafasında hep<br />

Kâ'be-i muazzama vardı. Aradığını orada bulacağını zannediyordu. Ziyâretten sonra tekrar<br />

Siirt'e gitti. Üç gün sonra Tillo'da kalan arkadaşı Eyyûb Efendinin yanına geldi. Eyyûb<br />

Efendi ona; "Kardeşim Osman Efendi! On sene arayarak bulmak istediğimiz zâtın, bu<br />

olduğuna inandım. Onun kıymetini bilip, burada kalacağım. Bu Ramazân-ı şerîfi, câmide<br />

îtikâf ederek geçireceğim. Bu arada mübârek hocamın cemâl-i şerîfini görüp, sohbetiyle<br />

bereketlenmeyi kendime murâd edindim" deyince, Osman Efendi de arkadaşının bu hâline<br />

imrenip câmide îtikâfa çekildi. Osman Efendinin kalbindeki hastalık her geçen gün azalmaya,<br />

İsmâil Fakîrullah hazretlerine olan muhabbeti ve hayranlığı çoğalmaya başladı. Yavaş yavaş,<br />

vücûdu sıhhat, gönlü rahata kavuştu. Her geçen sâniye kalbinden gaflet ve gam gidip, yerine<br />

sürûr ve huzur doldu. Bayram geldiğinde, aradığı mübârek zâtın İsmâil Fakîrullah hazretleri<br />

olduğuna kanâat getirdi. Bundan sonra onun en büyük hizmetçisi olmaya gayret gösterdi.<br />

Bayramdan sonra arkadaşı Eyyûb Efendi Erzurum'a gitti. OsmanEfendi, hocasına hizmeti<br />

canına minnet bildi. Sekiz seneden beri aradığı rehberini bulmanın verdiği zevk ile, hocasının<br />

buyurduğu her emri ânında yapmaya başladı. Gam ateşlerini söndürüp her hastalıktan şifâ<br />

buldu. Pekçok imtihanlardan geçti. Sonunda mârifet devletine kavuşarak, velîlik

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!