22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

yaşına kadar ondan tefsîr, hadîs ve fıkıh ilimlerini öğrenen Osman Efendi, herkesin takdir<br />

ettiği bir âlim oldu. Cenâb-ı Hakk'ın vergisi olarak yaratılışından güzel ahlâklı olan Osman'a,<br />

Derviş Efendi lakabını taktılar.<br />

Derviş Osman Efendiye, annesinin vefâtından sonra babası, Hasankale yakınında Fendiği<br />

köyünden Seyyid Dede Mahmûd'un kızı Seyyide Hanîfe Hâtunu nikâh etti.<br />

MollaBekr çok cömert idi. Bu sebeple misâfiri hiç eksik olmazdı.Hattâ misâfir gelmediği<br />

zaman geç vakitlere kadar yemek yemeden bekler, gelmez ise sabaha kadar aç beklerdi. Bir<br />

sonbahar akşamı, Zekeriyyâ isminde Özbek'li bir misâfir gelmişti. Zamânın velîlerinden<br />

olanZekeriyyâ Efendi,Molla Bekr Efendinin evinde hastalandı. Molla Bekr, sâlih bir<br />

müslümanın derdleriyle uğraşmaktan kazanacağı sevapları düşünerek, oğlu Osman Efendiyi<br />

hizmetine verdi. Osman Efendi, zevk ile altı ay Zekeriyyâ Efendiye hizmet etti. Zekeriyyâ<br />

Efendi, bir gece odasında heyecanla sağa sola koşturarak garip hareketler yaptı. Uzun süren<br />

bu koşturmasından sonra; "Elhamdülillah yangın söndü." dedi. Zekeriyyâ Efendiyi hayretle<br />

seyredenDerviş Osman, bu söze bir mânâ veremeyerek; "Efendim, hangi yangın söndü?" diye<br />

sordu. O da; "Biraz önceİstanbul'da büyük bir yangın çıkmıştı. Evleri yanan bâzı yetimler<br />

zamânın evliyâsından yardım istediler. Biz de yangını söndürmek için vazifelendirildik.<br />

Hamdolsun şimdi söndü, fakat çok ev yanıp kül oldu." buyurdu.Hakîkaten bir müddet sonra<br />

İstanbul'dan gelen biri bu yangını anlattı. Aynı güne rastlıyordu.<br />

Zekeriyyâ Efendi bir gün, Derviş Osman'a; "Bize altı aydır hizmet edip, çok ikrâmlarda<br />

bulundunuz. Bu hizmetiniz çok makbûle geçti, çok sevaplar kazandınız. Şimdi sıra bizde. Şu<br />

anda hâcet kapıları açıktır. Dileyiniz. Her ne dilerseniz cenâb-ı Hak ihsân eder." buyurdu.<br />

Derviş Osman bu söze çok heyecanlandı ve; "Murâdım, îmân ile ölerek, âhirete gitmek ve<br />

Cennet-i âlâya kavuşmaktır." dedi. Zekeriyyâ Efendi; "Daha çok, daha kıymetli şeyler iste!<br />

Allahü teâlâ büyük dereceler isteyeni sever." deyince, Osman Efendi ağlayarak; "Cennet'te<br />

Allahü teâlânın Cemâliyle müşerref olmak isterim." dedi.O da; "Allahü teâlâ kalb gözünü<br />

açsın ve o arzuna kavuştursun!" buyurdu. O andaDerviş Osman'ın gönül gözü açılarak<br />

melekler âlemini seyretmeye başladı. Zekeriyyâ Efendi, Derviş Osman'a günde on bin defâ<br />

Kelime-i tevhîd söylemesini tavsiye ederek, oradan ayrıldı. Derviş Osman, büyük bir aşk ile<br />

her gün on bin Kelime-i tevhîdi söyleyerek, kalb aynasını cilâlamaya başladı.<br />

Bu sırada babası MollaBekr, çıkan Osmanlı Rus savaşındaKırım'a gitti.Kefe'ye gelince şehîd<br />

oldu. Ondan sonra evin bütün işleri Derviş Osman'a kaldı. Ticâret ve zirâat işleri,<br />

hizmetçilerle uğraşmak, gelen gidenle ilgilenmek, kardeşlerinin âh u vâhını inleyip<br />

sızlamalarını susturmak ve muhterem babasının ölüm hasreti, onun zikir, fikir ve huzûruna<br />

mâni oldu. Kalbinin dağıldığına çok üzülen Derviş Efendi, çok ağlayıp inledi. Üzüntü ve<br />

keder denizine daldı. Onu teselli edecek bir rehberi yoktu. Yakınlarda kendisini yetiştirecek,<br />

derdine dermân olacak bir rehber bulamayınca üzüntüsü daha da arttı. Bütün vücûdunu<br />

mânevî bir soğukluk kapladı. Artık büsbütün dünyâ hayâtından usanmıştı. 1703 (H.1115)<br />

senesinde bir Cumâ gecesi, kalb hastalığından kurtulmak düşüncesiyle istihâre namazı kılıp,<br />

uzun uzun, ağlayarak duâ etti. O gece rüyâsında, dünyâyı terk etmek ve kendini Allahü<br />

teâlâya kavuşturacak bir velîyi arayıp bulmak lâzım geldiği bildirildi. Uyanınca bu emri<br />

yerine getirmek için karârını verdi. O sabah güneş doğarken bir oğlu dünyâya geldi. İsmini<br />

İbrâhim Hakkı koydu. Oğlunun olmasına ziyâdesiyle sevinen Derviş Osman Efendi âdetâ<br />

hastalıktan kurtuldu.<br />

Osman Efendi, oğlunun doğumundan sonra rüyâda emredilen vazifeyi yapmak üzere<br />

Erzurum'a geldi. Erzurum'da Gümrükçü Derviş Bey, kendi oğlunu yetiştirmek üzere bir hoca<br />

arıyordu. Osman Efendiyi görünce ona dolgun ücretle ders vermesi için teklifte bulundu.<br />

Fakat Osman Efendi kabûl etmedi. Habib Efendi isminde tasavvuf ehli muhterem bir zâtın<br />

yanına gitti. Velilerden olan Habib Efendi, Derviş Osman Efendiye çok izzet ve ikrâmlarda<br />

bulundu. Onu Mehdî mahallesinde yaptırdığı câmiye imâm yapmak istedi. Fakat Osman

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!