22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

yapmaya çağırıyor. Evliyâ, hem buna çağırıyor, hem de dînin bâtınına dâvet ediyor. Önce,<br />

dîne çağırıyor. SonraAllahü teâlânın ismini zikretmeyi gösteriyor. Her zaman, aralıksız zikr-i<br />

ilâhi ile olmayı ehemmiyetle istiyorlar. Böylece vücûdu zikr kaplayıp, kalbde Allahü teâlâdan<br />

başka bir şey bulundurulmaz. Her şey öyle unutulur ki, insan kendini ne kadar zorlasa,<br />

Allahü teâlâdan başka bir şey hatırlayamaz. Bu iki türlü dâvet için, evliyânın hârikalar<br />

göstermesine niçin lüzum olsun? İrşâd etmek, bu iki dâveti yapmak demektir.<br />

Hârikanın, kerâmetin burada hiç yeri yoktur. Şunu da söyleyelim ki, uyanık bir talebe,<br />

tasavvuf yolunda ilerlerken, üstâdının nice hârikalarını, kerâmetlerini hisseder. O bilinmez<br />

yolda, her an, onun mededine baş vurup, hep yardımına kavuşur. Evet, başkaları için<br />

hârikalar göstermesi lâzım değildir. Fakat, talebesine her an kerâmet göstermekte, hârikalar,<br />

üst üste gelmektedir. Talebesi, üstâdının hârikalarını hissetmez olur mu ki, ölü olan kalbine<br />

hayat vermektedir. Onu, müşâhedelere keşiflere kavuşturmaktadır. Câhiller, ölüyü diriltip,<br />

mezârdan çıkarmayı, büyük kerâmet sanır. Büyükler ise, ölü kalpleri diriltmeye, hasta rûhları<br />

tedâvî etmeye ehemmiyet verir. Sofiyye-i âliyyenin büyüklerinden, HâceMuhammedPârisâ:<br />

"İnsanların çoğu ölüleri dirilteni büyük bildiğinden, Allahü teâlâya yakın olanlar, bunu<br />

yapmak istemeyip ölü rûhları diriltmişler, talebenin ölü kalplerini diriltmeye çalışmışlardır.<br />

Doğrusu da, kalpleri, rûhları diriltmek yanında, ölüleri diriltmenin hiç kıymeti yoktur. Hattâ<br />

abes, yâni faydasız şeyle vakit öldürmek olur. Çünkü, ölüyü diriltmek ona birkaç günlük<br />

ömür kazandırır. Kalplerin diriltilmesi ise sonsuz hayâta kavuşturur. Allahü teâlâya yakın<br />

olanların vücûdları kerâmettir. İnsanları Allahü teâlâya dâvet etmeleri, Hak teâlânın<br />

rahmetlerinden bir rahmettir. Ölü kalpleri diriltmesi, hârikaların en büyüğüdür. İnsanların<br />

selâmeti, onların varlığı iledir. Mahlûkların en kıymetlisi onlardır. Allahü teâlâ, onlar ile<br />

rahmet yağdırıyor. Onlar sebebi ile rızk gönderiyor. Onların sözleri devâdır. Acıyarak bir<br />

bakışları şifâdır. Onlar, celîs-i ilâhîdir, Allahü teâlâ ile berâber olandır. Allahü teâlânın<br />

lütufları, ihsânları, onların bulunduğu yerden eksik olmaz. Yanlarında bulunanlar kötü olmaz.<br />

Onları tanıyanlar mahrûm kalmaz." buyuruyor.<br />

O büyükleri, yalancılardan ayıran farkların en açığı; her sözlerinin, hareketlerinin dîne uygun<br />

olması, yanlarında bulunanların kalplerinde,Allahü teâlânın korkusu ve sevgisi hâsıl<br />

olmasıdır ve başka şeylerden soğumalarıdır. Evliyâ ile münâsebeti olanlarda, bu alâmetler<br />

görülür. Münâsebetleri olmayanlar, zâten herşeyden mahrûmdur. Fârisî beyit tercümesi:<br />

İyiliğe elverişli olmayan kimse,<br />

Faydalanamaz, Pegamberi de görse.<br />

(2. cild, 92. mektup)<br />

Allahü teâlâya hamd olsun ve O'nun seçtiği kimselere selâmlar olsun! Kıymetli seyyid<br />

kardeşim! Dikkatle dinleyiniz! İyi düşünceli olan kardeşlerimizin dertlerden kurtulmamız<br />

için, her çâreye baş vurduklarını, hiçbirinin fayda vermediğini haber aldım. "Allahü teâlânın<br />

yarattıklarında, gönderdiklerinde hayır, iyilik vardır." hadîs-i şerîfi meşhûrdur. İnsan<br />

olduğumuz için, başımıza gelenlerden, bir aralık üzülmüştük. İçimiz sıkılmıştı. Birkaç gün<br />

sonra, Allahü teâlânın lütfu ile, üzüntü ve sıkıntılar gitti, hiç kalmadı. Onların yerine sevinç,<br />

genişlik geldi. Bizimle uğraşanlar, Allahü teâlânın istediğini istemekte ve yapmaktadırlar.<br />

Böyle olunca, sıkılmanın, üzülmenin yersiz olduğu, Allahü teâlâyı seviyorum diyenin böyle<br />

olmaması gerektiği anlaşıldı. Çünkü sevene, sevgilinin gönderdiği acıların da, O'ndan gelen<br />

iyilikler gibi sevgili ve tatlı olması lâzımdır. Sevgilinin iyilikleri tatlı geldiği gibi, O'nun<br />

acıtması da tatlı gelmelidir. Hattâ, O'ndan gelen acılarda, tatlılardan daha çok lezzet<br />

bulmalıdır. Çünkü acılar, sıkıntılar nefse tatlı gelmez. Nefis, böyle şeyleri istemez. Her<br />

bakımdan güzel olan, her şeyi güzel olan Allahü teâlâ, bu kulunu incitmek dileyince, O'nun<br />

irâdesi, isteği, bu kula elbette güzel gelmelidir. Daha doğrusu, bundan zevk almalıdır.<br />

Bizimle uğraşanların diledikleri, istedikleri, Allahü teâlânın dilediğine uygun olduğu için ve<br />

bunların dilekleri, O sevgilinin dilediğini gösterdiği için, bunların diledikleri ve yaptıkları da,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!