22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Mîr Muhammed şöyle anlatır: Yine bir gün Resûlullah efendimizi rüyâda gördüm. Hazret-i<br />

Ebû Bekr de yanındaydı. Buyurdular ki: "Ey Ebû Bekr! Oğlum Muhammed Numân'a de ki;<br />

"Şeyh Ahmed'in makbûlü benim makbûlümdür. Şeyh Ahmed'in merdûdu (reddettiği) benim<br />

de merdûdumdur. Benim merdûdum da Allahü teâlânın merdûdudur." Bu müjdeyi işitince,<br />

son derece sevinip; "Elhamdülillah ki, ben hazret-i İmâm'ın makbûlüyüm. O hâlde Allahü<br />

teâlânın da makbûlü oluyorum." diye içimden geçirdiğimde, Resûlullah efendimiz hazret-i<br />

Sıddîk-ı ekber'e buyurdular ki; "Oğlum Muhammed Numân'a de ki; Onun makbûlü olan,<br />

Şeyh Ahmed'in de makbûlüdür, benim de, Allahü teâlânın da makbûlüdür. Onun merdûdu,<br />

Şeyh Ahmed'in, benim ve Allahü teâlânın merdûdumuzdur."<br />

Yine bir gün rüyâda, pâdişâhların cülûs veya tebrik günlerinde yaptıkları gibi, bir meydana<br />

büyük bir çadır kurulduğunu gördüm. Bütün insanların yaşadığı memleketler o çadırın<br />

altında kalıyordu. Dünyâdaki pâdişâhlar, hâkimler, memleketin idâresini yürüten âmirler ve<br />

devlet erkânı hep orada bulunuyorlardı. Köyler, şehirler, çarşılar, yollar, ölüm, hayat, fakirlik,<br />

zenginlik, efendilik, hizmetçilik hep orada... Bütün o erkân, iş yapmak için, çadırın<br />

tepesindeki deliğe bakıyorlar ve ardından ikinci bakışları dünyâya ve dünyâdakilere<br />

oluyordu. İş yapanlardan herbirine oradan bir iş buyuruluyordu. Hatırımdan, "Ben de yukarı<br />

bakayım, orada ne vardır ki, bütün bu erkân oradan emir alıp, iş yapıyorlar." diye geçti.<br />

Başımı kaldırınca, çadırın orta direğinin en üst noktasında bir pencere olduğunu ve hazret-i<br />

İmâm orada oturup, mübârek yüzünü o pencereye koyarak, işaret ettiğini gördüm. Bütün<br />

dünyâdaki devlet erkânı, yapacakları işleri onun o işaretlerinden anlıyor, birbirine uyan ve<br />

uymayan işleri, hep o bir işâretten çıkarıp yapıyorlardı.<br />

Yine bir gün sabah namazından sonra câmide oturmuş murâkabe ile meşgûl oluyorduk.<br />

Hocam ile karşı karşıya oturmuştuk. Bir ara başımı meşgûliyetimden kaldırdım. Hazret-i<br />

İmâm'ın yerinde Resûlullah efendimizin oturduğunu gördüm. Üzerimi bir heybet kapladı.<br />

Hemen başımı önüme eğdim. Bir müddet sonra, tekrar başımı kaldırdım. Hazret-i İmâmın da<br />

Server-i kâinâtın yanında oturduğunu gördüm. Tekrar murâkabe için başımı eğdim. Bir an<br />

sonra yine başımı kaldırdım. Gördüm ki, Resûlullah efendimizin yerinde hazret-i İmâm,<br />

hazret-i İmâm'ın yerinde de, Resûlullah efendimiz oturuyor. Tekrar murâkabeye koyuldum.<br />

Bir zaman sonra başımı kaldırınca, iki yerde de Resûlullah efendimizi gördüm. Biraz sonra<br />

ikisini de hazret-i İmâm buldum. Sonra da hazret-i İmâmın yalnız oturduğunu gördüm. Bu<br />

gördüklerim baş gözü ile olmuştur, rüyâ ve vaka hâli değildir.<br />

Hazret-i İmâm'ın Mektûbât isimli üç cild, değer biçilmez eserinde, Mîr Muhammed Numân<br />

hazretlerine yazılmış mektuplar vardır. Bunlardan bazıları şöyledir:<br />

"...Üstâdım Hâce Muhammed Bâkî-billah'tan işittim. Buyurdu ki, Şeyh Muhyiddîn-i Arabî<br />

yazıyor ki: "Kerâmet ve hârikaları çok görülen evliyâ, son nefeslerinde, bunları<br />

gösterdiklerine pişmân olmuştur. Keşke hiç kerâmetimiz görülmeseydi demişlerdir."<br />

Evliyânın üstünlüğü, hârikaların görülmesi ile ölçülseydi, bunların görünmesine pişmân<br />

olmak yersiz olurdu.<br />

Suâl: Vilayette, hârika görünmesi şart olmayınca, hakîki velî ile, yalancı şeyhler birbirinden<br />

nasıl ayrılır?<br />

Cevap: Bu dünyâda evliyânın belli olması lâzım değildir. Doğru ile yalancının karışması<br />

lâzımdır. Bu dünyâda hak ile bâtılın, doğru ile yanlışın karışması lâzımdır. Velînin, kendi<br />

vilâyetini bilmesi de şart değildir. Kendi vilâyetini bilmeyen evliyâ çok idi. Bunları, başkaları<br />

nasıl tanıyabilir? Tanımalarına lüzum da yoktur. Evet, peygamberlerin (aleyhimüsselâm)<br />

hârikalar göstermesi lâzımdır. Böylece, nebî, nebî olmayandan ayrılır. Çünkü, nebînin<br />

peygamberliğini tanımak herkese lâzımdır. Evliyâ, insanları, kendi peygamberinin dînine<br />

çağırdığı için, peygamberinin mûcizeleri kendilerine yetişir.Evliyâ, eğer dinden başka bir<br />

şeye çağırmış olsaydı, o zaman, hârikalar göstermesi elbette lâzım olurdu. Dîne çağırdığı için<br />

hârika göstermesi hiç lâzım değildir. Din âlimleri, herkesi, kitaplarda yazılan emirleri

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!