22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ISMARLAMAYINCA GELMEZSİN<br />

Mısır defterdarlığından emekliye ayrılan Dehânîzâde'nin babası Kâtip Mehmed Çelebi anlattı:<br />

"Sünbül Sinân Efendi benim hocamdı. O vefât ettikten sonra üç sene, halîfesi olan Merkez Efendiye<br />

hiç gitmemiştim. Bir gece rüyâmda hocam Sünbül Efendiyi gördüm. Buyurdu ki: "Mehmed Efendi!<br />

Niçin gaflet edip Merkez Efendiye teslim olmazsın? O benden daha üstündür. Hemen var, eksik kalan<br />

eğitimini tamamla!" SabahleyinMerkez Efendinin huzûruna gittim. Beni görünce; "Ismarlamayınca<br />

gelmezsin. Fakat benden üstündür deyince gelirsin. Hâlbuki hocamızın benden üstündür demesinin<br />

sebebi, senin hakkımdaki kötü zannını bertaraf etmek içindir. Yoksa kıyâmet gününde yüksek<br />

hocamızın sancağı altında haşrolmayı ümîd ederiz." dedi. Şaşırdım kaldım ve tövbe edip talebesi<br />

oldum."<br />

1) Şakâyik-ı Nu'mâniyye Tercümesi (Mecdî Efendi); s.522<br />

2) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; (49. Baskı) s.1109<br />

3) Kâmûs-ul-A'lâm; c.6, s.4265<br />

4) Tezkire-i Halvetiyye (Süleymâniye Kütüphânesi Esad Efendi Kısmı, No: 1372); s.24b<br />

5) Sefînet-ül-Evliyâ; c.3, s.268<br />

6) Lemezât; s.236<br />

7) Hadîkat-ül-Cevâmi; c.1, s.257<br />

8) Tuhfet-ül-Mücâhidin; (Nûruosmâniye-2293); v.538 a<br />

9) İslâm Âlimleri<strong>Ansiklopedisi</strong>; c.14, s.197<br />

MERZÛK SÂRİFÎ;<br />

Zebid şehrinde yetişen evliyânın bü-yüklerinden. İsmi, Merzûk olup, babasınınki, Hasan’dır.<br />

Nisbesi Yemenî’dir. Babası, Züâl’den gelip Zebid’de yerleşmişti. Doğum târihi belli değildir.<br />

Merzûk hazretleri orada yetişti. İbrâhim-i Çeştî, Merzûk Sârifî, Ahmed-i Sayyâd, Ebû Gays<br />

bin Cemîl, Muhammed Hâkimî ve başka âlimlerin sohbetinde bulundu. Kendisi de birçok<br />

talebe yetiştirdi. Keşif ve kerâmet sâhibi, evliyânın büyüklerindendir. Ümmî idi. Yâni<br />

okuması yazması yoktu. Fakat Allahü teâlânın inâyeti, yardımı ile çok ilim sâhibi olmuştu.<br />

Her âlim ile bildiği ilimlerle ilgili olarak konuşurdu. Yâni birçok ilimde söz ve ihtisas<br />

sâhibiydi. Dostlarına çok faydalı olurdu. Herkes kendisinden çok istifâde ederdi. Talebelerini<br />

çok güzel yetiştirirdi. Evlâdından, soyundan çok âlim gelmiş olup, kendilerine Benî Merzûk<br />

denilmiştir. Merzûk Sârifî, bu âlimler sülâlesinin ceddi, atasıdır. Zebid şehrinde ilim<br />

öğrenmek isteyen herkes kendisine gelip, talebe olurdu. Herkes tarafından tanınır ve sevilirdi.<br />

Torunlarından Yahyâ-i Merzûkî, Benî Merzûk evliyâsını, âlimlerini anlatan bir kitap<br />

yazmıştır. Bu kitapta şöyle anlatıyor: Bir defâsında, zamânın sultanı, Merzûk Sârifî’yi bir<br />

ziyâfete dâvet etti. Maksadı, onun hâlini iyice anlamak, imtihan etmek, denemekti. Kerâmet<br />

sâhibi olduğu söyleniyor, bakalım aslı var mı? düşüncesiyle hareket ediyordu. Bir sığır ve bir<br />

de at kestirip, etlerini ayrı ayrı pişirttirdi. Ayrı ayrı tabaklara koydurdu. Sonra Merzûk<br />

Sârifî’yi sofraya dâvet ettiler. Merzûk Sârifî talebelerinden bâzılarıyla gelip sofraya oturdu.<br />

Sultanın adamları da sofraya oturdular. Merzûk Sârifî, içinde sığır etinin bulunduğu tabakları<br />

talebelerinin önlerine dağıttı. İçinde at eti bulunan tabakları da sultanın adamlarının önlerine<br />

koydu. Sultan dikkatle tâkib ediyordu. Sığır etlerinin hepsinin Merzûk Sârifî ve talebelerine,<br />

at etlerinin de kendi adamlarına geldiğini görünce, çok hayret etti. Tabaklar önceden, sâdece<br />

sultanın bileceği şekilde karıştırılmıştı. Merzûk Sârifî ise, bu tabakları hiç yanlışlık olmadan<br />

ayırıyor, sığır etlerini kendi talebelerine, at etlerini de sultanın adamlarına ayırıyordu. Sultan

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!