22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

yapmayayım." deyince; "Koy bıçağını beline." dedi. Arnavud bıçağı beline koyup Mehmed<br />

Emîn Efendinin ayaklarına kapandı. Bundan sonra günahlarına tövbe edip, Mehmed Emîn<br />

Efendinin sohbetlerine devâm etti. Zamanla makbul talebelerinden oldu.<br />

Seyyid Yahyâ Efendi şöyle anlatır: "Babam yeniçeriler ocağına mensûb olduğundan, Mora<br />

yarımadasının fethi târihi olan 1715'te kapıkulu talebelerine katıldım. Sonra da İslâm<br />

askerinin Belgrad'dan dönüşünde İstanbul'da kâtiplik vazifesi yapmama izin vermeleri<br />

üzerine, sabah hocam Mehmed Emîn Efendinin huzûrundan ayrılıp, Ağakapısı'na gidip,<br />

ikindiden sonra dönüyordum. Bu hâl üzere devâm etmekteyken, 1745 senesi Recep ayında<br />

hocam Mehmed Emîn Efendinin göğsünde küçük bir sivilce çıkıp, rahatsızlanmasına sebep<br />

oldu. Bunun üzerine bizim evi teşrîf edip, bir hafta müddetle dostlarımızla kaldı. Göğsünde<br />

çıkan sivilceye bâzı merhemler sürerek tedâvi etmeye çalıştık. Fakat gün geçtikce ağırlaştı.<br />

Sonra kendi evlerine döndüğünde, bir sivilce de omuzlarında çıktı. Tabibleri getirip<br />

gösterdiğimizde, o sivilcenin şirpençe olduğu anlaşıldı. İhtimamla, dikkatle tedâvi etmeye<br />

başladık. Aradan kırk elli gün geçti. Fakat bir türlü iyileşme alâmeti göremedik. Nihâyet bu<br />

hâlde iken vefât etti.<br />

Vefâtını işiten büyük zâtlar toplandı. Mehmed Emîn Efendinin talebesi olanBaklalıCâmii<br />

imâmı el-Hâc Muhammed Efendi o gece bir rüyâ gördü. Mehmed Emîn Efendi, ona<br />

rüyâsında; "Yarın gel, benim cenâzemi yıka!" buyurduğundan, sabahleyin hocalarının evine<br />

gelip durumu gördü ve rüyâsını anlattı. Himmetzâde merhûm Abdüssamed Efendinin dâmâdı<br />

Ordu şeyhi Abdülhalîm Efendi, cenâzesini yıkamak için gelmişti. Baklalı Câmii imâmı<br />

Muhammed Efendi bu vazifenin kendisine verildiğini söyleyince, Abdülhalîm Efendi gasl<br />

işini bırakıp su dökme hizmetini yaptı. Abdülhalîm Efendi ile, el-Hâc Muhammed Efendi<br />

cenâzesini yıkayıp kefenlediler. Sonra Fâtih Sultan Mehmed Hân Câmiinde cenâze namazı<br />

kılınıp, evinin yakınında Pîrî Paşa Medresesi önündeki kabristana defnedildi.<br />

Mehmed Emîn Efendi, İstanbul'a ilk geldiğinde bir ay Pîrî Paşa Medresesinde kalmıştı ve<br />

orayı sevmişti. Ne zaman bu medresenin önündeki mezârlığın yanından geçse durup, orada<br />

medfûn bulunanların rûhuna Fâtiha-i şerîfe okurdu. Yanındakilere de; "Burada her zaman<br />

böyle duâ ediniz." derdi. Vefât edince kendisi de oraya defnedildi.<br />

Mehmed Emîn Efendinin alnı açık ve nûrlu, kaşları yay gibi ve araları açık, gözleri iri, parlak<br />

ve elâ idi. Burnu düzgün ve doğru, yanakları ne etli ne de zayıftı. Bıyıkları ile kaşları aynıydı.<br />

Sakalı yuvarlak ve beyazdı. Uzuvları düzgün, yürüyüşü Resûlullah efendimizin sünnetine<br />

uygundu. Konuşması tatlı ve tesirli, sesi gür olup, Dâvûdî idi. Şefkati çok, yetişmiş ve<br />

yetiştiren büyük bir mürşid-i kâmildi. Son derece mütevâzi davranır ve hâllerini dâimâ<br />

gizlerdi. Talebeleri ile yakından ilgilenir, müşkillerini çözüp, tesellî ve ferahlık verirdi.<br />

Meclisinde herkesin anlayışına göre konuşur, her ilmin, her fennin hakîkat ve inceliklerinden<br />

de bahsederdi. Kıymetli tefsir kitaplarından söz açınca, kitaba bakmadan ibâreyi aynen<br />

okurdu. Buhârî ve Müslim kitaplarındaki hadîs-i şerîfleri de böylece ezberden okurdu.<br />

İbâdet ve tâatlarını son derece gizlemeğe çalışır, giyinişinde, kıyâfetinde husûsî bir elbise<br />

veya kıyâfet giymeyip, bu hususta halkın giydiklerini tercih ederdi.<br />

Kendisinden nasihat isteyenlere dâimâ; "Önce şunu iyi bilmelidir: Müminlere önce lâzım<br />

olan, Ehl-i sünnet ve cemâat âlimlerinin bildirdikleri şekilde îtikâd etmektir. Çünkü doğru<br />

îtikâd, herkes için temeldir. Temel olmayınca binâ olmaz. Doğru îtikad her şeyden önce<br />

geldiği için, önce onu söylüyoruz. Ehl-i sünnet ve cemâat; Eshâb-ı kirâm, Tâbiîn ve Tebe-i<br />

tâbiîn efendilerimiz, müctehid imâmlar ve kıyâmete kadar onlara tam olarak tâbi olanlardır."<br />

buyurdu.<br />

Her sene vasiyetini yazmak âdeti idi. Vasiyeti şöyledir:<br />

Allahü teâlâya hamd, kendisinden sonra peygamber gelmeyecek olan şefâatçımız<br />

Muhammed sallallahü aleyhi ve selleme, âline (akrabâlarına), Eshâbına (arkadaşlarına),

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!