22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

edeyim, evliyâlıkta yükselmek büyük iş, bizim küçük gayretimizle elde edilmez, himmet<br />

buyursunlar teveccüh eylesinler de, o yüksek makamlara beni kavuştursunlar diye<br />

düşünüyordum. Vardım. Bahçed yalnız oturuyorlardı. Selåâm verip ellerini öptüm. Yüzüme<br />

bakıp; "Tahir, şu ağaç ne ağacıdır?" buyurdu. "Manolya" dedim. "Şu nedir?" buyurdu. "Gül"<br />

dedim. "Ya Tâhir! Bunların suyu bir, havası bir, toprağı bir de, niçin boyları farklıdır?<br />

Meselâ şu çimene ne yapılsa gül ağacı olabilir mi, gül de, manolya kadar büyür mü?"<br />

buyurdu. "Hayır efendim." dedim. "Demek ki, farklılık istidadlarından kâbiliyetten geliyor.<br />

Ve demek ki, çim; ot, gül gibi, gül de manolya gibi olmaz!" buyurup tekrar bana baktılar.<br />

"Kusurumu bağışlayın efendim." dedim.<br />

Bitlis yolunda bir genç, kışın tipiye tutulup, yolunu kaybeder. Helâk olacak halde iken; "Yâ<br />

Rabbî! Zamânımızın kutbunu imdâdıma yetiştir!" diye yalvarır. Hemen siyah sakallı birisi<br />

zuhûr eder, atın dizginlerini tutup, istikamet verir ve; "Böyle git, şehre varırsın!" buyurur.<br />

Genç, o gaybdan gelip kendisine yol gösteren zâtın şemaline dikkat eder. Otuz sene sonra,<br />

Bâyezîd Câmiinde, tesâdüfen vâzında bulunur. Ben bu şeyhi bir yerden tanıyacağım diye<br />

düşünür. Vâzdan sonra çıkarlarken, Abdülhakîm Efendinin yanına yaklaşır, daha<br />

konuşmadan, Abdülhakîm Efendi; "Bitlis'teki tipi fırtınasını mı hatırladın?" diye kulağına<br />

hafifçe söyler. Gözyaşlarını tutamayıp, eline sarılır, öper... öper.<br />

Seyyid Abdülhakîm Efendi, kendisini candan seven ve tıbbîyede okuyan bir talebesinden<br />

eczacılığı seçmesini istedi. Talebe tıbbiyede sınıfın birincisiydi. Ancak anne ve teyzesi ise<br />

onun Eczacılığa geçme isteğine şiddetle karşı çıkarlardı. Böyle bir şeye teşebbüs ettiği<br />

takdirde haklarını helâl etmeyeceklerini bildirdiler. Genç büyük bir üzüntü içerisinde Fâtih<br />

Câmii avlusuna geldi. Na yapacağını bilmez bir hâldeydi. Bir tarafta annesi diğer tarafta ise<br />

canından çok sevdiği hocası. Âniden aklına gelen bir düşünceyle câmi avlusuna girecek ilk<br />

kişiyle istişâre etmeye karar verdi. Nitekim biraz sonra câmi avlusuna giren zâtın yanına<br />

yaklaşarak; "Efendim size bir şey danışmak istiyorum." dedi. Buyurun sizi dinliyorum<br />

demesi üzerine; "Ben tıbbiyede talebeyim. Hocam tıbbiyeyi bırakıp eczâcılığı seçmemi<br />

istiyorlar. Annem ve teyzem ise şiddetle karşı çıkarak haklarını helâl etmeyeceklerini<br />

söylediler. Ne yapayım?" O zat; "Senin hocan kim evlâdım?" deyince, "Seyyid Abdülhakîm<br />

Arvâsî hazretleri." cevâbını verdi. Bu söz üzerine o zat; "Evlâdım senin hocan öyle bir<br />

kimsedir ki, bin ana fedâ olsun. Hiç düşünmeden sözünü tut!" dedi. Talebe bu söz üzerine<br />

derhâl eczâcılığa kaydını yaptırdı. Daha sonra meşveret ettiği o zatın yine Abdülhâkim<br />

Efendi hazretlerinin talebelerinden Cevat Bey olduğunu öğrendi. Hocasının bereketi ile daha<br />

sonra anne ve teyzesi de haklarını helâl ettiler.<br />

Diş hekimi emekli albay Sabri Bey anlatır: Abdülhakîm Efendi, arada bir bana, teyemmüm<br />

nasıl yapılır diye göstererek öğretirdi. Kendi kendime, şimdi su olmayan yer yok, acaba<br />

neden bu kadar teyemmüm üzerinde duruyor derdim. Vefâtından otuz sene sonra, ellerimde<br />

yara çıktı. Hatta bir başparmağımı kestiler. Doktorlar ellerine su vurmayacaksın dediler. Üç<br />

sene teyemmümle yâni onların gösterdiği şekilde teyemmüm ederek namaz kılmak zorunda<br />

kaldım.<br />

Buyurdular ki:<br />

Kur'ân-ı kerîm şifâdır. Fakat şifâ, suyun geldiği boruya tâbidir. Pis borudan şifâ gelmez.<br />

Gerçek kerâmet, kerâmetin gizlenmesidir. Bunun dışında görünenler, velînin irâde ve ihtiyârı<br />

ile değildir. İlâhî hikmet öyle gerektiriyor demektir.<br />

Allahü teâlâ sırrını eminine verir. Bilen söylemez, söyleyen bilmez.<br />

Ahmaklık, hatâda ısrar etmektir.<br />

Hak'tan ve Hak yolundan başka her ne düşünülürse, hepsi ayrılık ve perişanlık yoludur.<br />

Din bilgileri, dünyâda ve âhirette, huzûru, seâdeti kazandıran bilgilerdir.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!