22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

"Dünyâlık olan her şey, senin dünyâyı terketmen husûsunda aleyhindedir. Sana yardımcı<br />

olmaz. Şu üç sıfat velîlerin sıfatındandır. Sen bunlara iyi yapış.<br />

1) Her hususda Allahü teâlâya dayanmak, tevekkül etmek.<br />

2) Allah'a dayanıp, hiçbir şeye düşkün olmamak.<br />

3) Her hâlükârda Allahü teâlâya yönelmek."<br />

"Tevekkül, bütün işleri Allahü teâlâya havâle etmektir." buyurdu.<br />

Gaflete düşmekten sakındırırdı. Bu hususta; "İnsanın müptelâ kılındığı en çetin şey gaflettir.<br />

Allahü teâlâ bir kulunu severse, onu gafletten korur." buyurdu.<br />

Rızkından endişe eden kimsenin hâlini ise şöyle anlatmıştır: "Dîni ile Allah yolundadır. Fakat<br />

rızkı husûsunda Allah'a tevekkül etmemektedir. Böyle kimse bu hâlde Allah'a yönelmemiş,<br />

O'ndan kaçıyor demektir."<br />

Mansûr Betâihî hazretleri Rıfâî yolunun büyüğü olan SeyyidAhmedRıfâî hazretlerinin dayısı<br />

ve hocası idi. Çok âlim ve velî yetiştirdi.<br />

Ahmed Rıfâî hazretleri onun hakkında şöyle anlatır: "Dayım Mansûr'dan işittim. Buyurdu ki:<br />

"Seven dâimâ kendinde değildir. Bu kendinden geçme hâlinden çıkamaz. Çıkarsa hayret<br />

hâline girer. Hayretten kurtulursa, sarhoşluğa (kendinden geçmeye) döner."<br />

Yine; "Yeryüzü Allah aşkını tatsaydı, bu aşk ve muhabbet sebebiyle bir ateş parçası hâline<br />

gelen meyveleriyle, yeryüzündeki ağaçlar alev alev tutuşur, dalları yapraksız kupkuru bir<br />

çubuk hâline gelirdi. Bu aşk ateşine, demir ve sarp kayalar, insandan daha dayanıklı ve<br />

tahammüllü değildir." buyurdu.<br />

Mansûr el-Betâihî hazretlerinin vefâtı yaklaşınca hanımı; "Oğluna vasiyet et, onu yerine vekil<br />

bırak." dedi. "Hayır, kızkardeşimin oğlu Ahmed Rıfâî'yi vekil bırakacağım." buyurdu.<br />

Hanımı bu hususta ısrâr edince, oğlunu ve kızkardeşinin oğlu Ahmed'i yanına çağırıp; "Gidin<br />

bana biraz çiçek toplayıp getirin." dedi. Gittiler, sonra oğlu bir demet çiçek getirdi.<br />

Kızkardeşinin oğlu AhmedRıfâî ise eli boş döndü. "Neden toplamadın?" diye sorunca; "Elimi<br />

uzattığım her çiçek Allahü teâlâyı tesbih ediyordu. Koparmaya kıyamadım." dedi. Hanımı bu<br />

hâli görünce, onun kerâmetini ve Ahmed Rıfâî'nin üstünlüğünü anlayıp ısrarından vazgeçti.<br />

1) Kalâid-ül-Cevâhir; s.83<br />

2) Tabakât-ül-Kübrâ; c.1, s.134<br />

3) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.2, s.268<br />

4) Kerâmât-il-Kâmilîn ve Menâkıb-il-Ârifîn, No: 558<br />

5) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.7, s.89<br />

MA'RÛF-I KERHÎ;<br />

Büyük velîlerden. AdıMa'rûf bin Fîrûz, künyesi Ebû Mahfûz'dur. Doğum târihi<br />

bilinmemektedir. 815 (H.200) senesinde Bağdat'ta vefât etti. KabriBağdât'tadır. Kabri<br />

başında yapılan duâ makbul ve müstecabdır. Bağdât'ın Kerh beldesinden olduğu için Kerhî<br />

denilmiş ve Mârûf-ı Kerhî diye tanınmıştır. Sofiyye-i aliyyenin büyüklerindendir.<br />

İranlı hıristiyan bir anne ve babanın çocuğu iken, hıristiyanlığı öğrenmesi için bir râhibe<br />

gönderildi. Kardeşi Îsâ onun İslâma gelişini şöyle anlatmaktadır: "Ben ve kardeşim Ma'rûf<br />

okula gidiyorduk. Hıristiyan idik. Hıristiyan râhip, çocuklara (Hâşâ) Allahü teâlâ üçtür:<br />

Baba, Oğul, Ruh'ül kudûs derdi. KardeşimMa'rûf, Allah birdir birdir diye bağırırdı. Râhib

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!